Kiralık Aşk: Kıyısından dönmelere doyamadık!

Kiralık Aşk: Kıyısından dönmelere doyamadık!
İşte hayalimdeki DefÖm tanışması (O el niye dansa davet eder gibi?)
Bilindiği üzere sevgili Barış Arduç’un sağlık problemi sebebiyle senaristimiz Meriç Acemi, bu bölümü spontane bir şekilde kaleme almak zorunda kalmıştır. Kendisi elini taşın altına koymayı oldukça seven bir senarist olduğundan, yine itina ile klişelerden sakınmış ve "durun bir de sizi DefÖm çiftimin geçmişine götüreyim" demiş. Ee, biz de iyi gün seyircisi, kötü gün zapçısı olacak değiliz ya. Hazırladık çayımızı çekirdeğimizi açtık kanalımızı oturduk izledik. Yazıma elinize sağlık diyerek başlamayı borç bildim ve en baştan belirtmeden geçmek istemedim.

Evet gelelim genç Ömer ve Defne karakterine. Ömer ve Defne’yi şu anda büründükleri karakterlerine kavuşturan her ne varsa işte onu bu bölümde 2005-2016 yılları arasında izledik. Ömer’in güven probleminin ve yalnızlığı seçişinin temelinde yatan şeylere kulak aşinalığımız vardı elbette; Dedesi, iz, amcasına kırgınlığı(bir zamanlar), annesini ve babasını kaybedişi, bunlar bildiğimiz ama ötesine geçemediğimiz durumlardı. Bu bölümde fırsat bu fırsat denilmiş ve kafalardaki soru işaretleri bir nebze giderilmek istenmiş. Fena da olmamış hani ama naçizane görüşüm, Ömer karakteri her yönüyle çok güçlü ve sağlam bir karakter bu yüzden daha sağlam bir genç Ömer görmek isterdim oyunculuk olarak. Neyse gözlerimi kapatıyorum ve Ömer’i Barış Arduç oynamış gibi düşünüp vazifemi yapıyorum.

Gördük ki Ömer, dedesine olan kızgınlığı ile annesine olan üzüntüsünü harmanlandığı anlardan birinde bir de sevdiği kız yani İz tarafından terk edilmiş. Tabii bizim Ömer için önemli olan nokta yurt dışına gitmek için yapılan altı aylık hazırlık sürecinin ondan saklanması. Yalana karşı ilk tepkisini amcası ve yengesine verdikten sonra bir de İz’den darbe alınca, artık yalanlar onun için söyleyenin üzerinin kalın çizgilerle çizildiği bir hal almış. Hal böyle olunca Ömer de herkesten uzaklaşmayı tercih etmiş, Tabii ki kardeşim dediği Sinan haricinde. Yine de hala durumun farkında mı, değil mi çok anlayamadığım bir şekilde dedesi vasıtasıyla Sadri Usta ile tanışmış. Onun şu an Passionis’in iki patronundan biri yapan kişi, dolaylı olarak yine dedesi olmuş aslında.

Defne cephesine gelecek olursak, babasına dair herhangi bir şey göremedik ama, annesinin gidişi ile aldığı sorumluluklar, hayallerinden vazgeçişi, can dostları ile tanışma şekli, biraz ağlattı biraz gülümsetti bizi. Nasıl "Defo’ciğiiiimmm" olduğu da ayrı bir tatlılık kattı duruma, belirteyim dedim. Hayat gerçekten de Defne’yi hiç istemediği yerlere sürüklemiş (ama olsundu Ömer iplikçi ile aşk yaşayacaktı) Bölümde Ömer’i pek fazla göremedik doğal olarak ama gördüğümüz sahnelerde açık ara farkla  beğendiğim, Defne ile iki kez karşılaşmış oluşları tam oldu. Bizim genç Ömüş yine görür görmez fark etti esas kızımızı. Gözü yine kızıl, tostlu saçlara kaydı. Hatta bir adım ötesine geçip saçlarına iltifat da etti. Seni seni...

Defne’ye haber salın sizi bir araya getiren şey 200 bin lira değil yavrucuğum, sizin zaten bir araya gelesiniz varmış. İster kader deyin, ister kıyısına varmışlık, -malum kıyısından dönmelere doyamadık bu bölüm-. İkinci bir karşılaşma daha geldi ardından durakta ve "ben seni bir yerden tanıyorum yahu” bakışı vuku buldu. Şimdi Ömer’in gördüğü çilekli, çikolatalı rüyalar daha bir anlam kazandı. Ömer, bilinçaltın o “Çarşamba cadısı”nı itina ile muhafaza etmiş. Aksi halde o buz şelalesi Ömer, garson kız Defne’yi nasıl öyle "Hüüüüppp" diye içine çekecekti? Bölüm geçmişe gitmeli, gelmeli olunca benim kafa da böyle gitti geldi ayhhh anılar. Bölümü başından sonuna kadar özetlemek gerekirse Sabahattin Ali'den bir cümle kullanmak çok doğru bir tercih olur "Birbirimize rastlamadan evvelki hayatımız sahiden birbirimizi aramaktan başka bir şey değilmiş” 
 
Diğer karakterlerin gençliğine gidecek olursak. Sude’nin sorunlu bir geçmişi olduğunu biliyordum ama daha farklı şeyler vardı kafamda iki bardak bir çanak kırmakla yetindiğini düşünmemiştim. Fazla büyütmüşüm demekki kafamda. Neyse umarım Defne’ye oynayacağını düşündüğüm oyunda da yanılırım ya da ufak sıyrıklarla atlatırız. Ben oyunu ortaya çıkaracak kişinin Sude olacağını düşünüyorum da acccııııkıcık.
 
Koriş yine bizi güldürmeden edemedi. Dün nasılsa bugün de öyle kalabilen yegane insan ımhıhıhıhı. Neriman ile tanışmalarını görmek de ayrı bir olay. İkisinin neden çok iyi anlaştığı şimdi belli oldu, ikisi de oldukları yer ile olmaları gereken yerlerin kavgası içindelermiş her daim. Sonradan görme demek istemiyorum çünkü Neriman bale yaptı biliyorsunuz (Bu replikle alaka kurmaya çok çalıştım biraz daha zamana ihtiyacım var)
 
Yasemin’in evrimine değinmesem çok ayıp olur değil mi? Canı yanan taraf olmaktan, can yakan tarafa geçişinin mimarı bizim Koriş’miş iyi mi. Yaso’nun da Sinan ile bir türlü yolu kesişememiş. İkinci bir kıyısına varamamıştık değil belki ama, son bölüme bakınca Sinan ve Yasemin de çift olacak gibi gibi.
 
Yazımı bitirirken belirmek istiyorum ki yazmakta oldukça güçlük çektim. Çünkü bölüme odaklanırken oldukça zorlandım. Barış Arduç’un bölümün sonuna doğru skype yardımıyla görülmesi büyük bir jest oldu. Zaten herkesin de beklediği bir durumdu bu. Ona özel repliklerle bize haftaya gümbür gümbür dönecek oluşunun sinyalleri verildi hep bir ağızdan "ohhhh be!" dedik sanırsam. Geçmişler olsun sevgili Arduç.

Kiralık Aşk ekibine de büyük sorumluluk düşmüş gerçekten ellerine, kollarına sağlık..
#SeninleyizBarışArduç
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER