On İki Öfkeli Adam: Adaletin hassas terazisi

On İki Öfkeli Adam: Adaletin hassas terazisi
Karar vermeniz gereken ciddi bir mesele var, karşınızda kararını baştan vermiş on bir kişi duruyor ve oybirliği sağlanmak zorunda. Ne yapardınız? Çoğunluğa uyar hemen işin içinden sıyrılmaya mı bakardınız, yoksa kendi düşüncenizi sonuna kadar savunur muydunuz? Konuya göre değişir mi? Ben de öyle düşünmüştüm. Peki, bir insan hayatı söz konusuysa durum farklılaşır mı? Elbette farklılaşır, farklı bir boyut kazanır, e nitekim öyle olmalıdır.

Kuşkusuz hepimizin düşüncelerimizi ve hatta bedenimizi çepeçevre saran önyargılarımız var hayatta. Kendimizden, yakınlarımızdan çok başka insanlar için çokça ardına sığındığımız sığ önyargılarımız var. Yaşadığı semte, giydiğinin markasına, mesleğine hatta kaşına gözüne göre statülere ayırıp ama bilerek ama elimizde olmadan yargıladığımız insanlar var. Bir kere suç işlemiş biri gözümüzde kendini asla aklayamaz öyle değil mi? Aldığı cezayı, yaptığının bedelini çekmiş olmasını kimse önemsemez. Bir kere suç işlemiştir ve o ‘sabıkasını’ ölene dek boynunda taşımak zorundadır, zorunda bırakılır. Yaşanan en ufak olumsuzluk karşısında anlamadan, dinlemeden karar verilir çünkü suçlu bellidir; kesin o yapmıştır! Sizin içinize küçücük bir şüphe düşse hemen etrafınızda bin türlü ses yükselir ve sonunda sizi de o şekilde düşünmeye mecbur bırakırlar veya siz hiç düşüncenizi paylaşmaz çoğunluğu kendi vicdanıyla baş başa bırakırsınız. Elbette, tartışmasız en doğrusu sonuna kadar kendi fikrinizin arkasında durmanızdır ki belki de sizin sesiniz çoğunluğun sesini bastırmaya yetecek güçtedir. Çoğunluk ile haklılık eş anlamlı olmadığı gibi çoğunluk her zaman adaleti sağlamaz, gün gelir en büyük adaletsizlik sebebi olur.

On İki Öfkeli Adam cinayetle suçlanan bir çocuğun suçlu olup olmadığına oybirliğiyle karar vermesi gereken on iki jüri üyesi adamın çatışmasını anlatıyor. Oyunda hak, hukuk, adalet kavramları tartışılıyor ve bu kavramları on iki farklı akıldan, on iki farklı vicdandan süzerek izliyorsunuz. Farklı hukuk sistemine ait bir oluşum da olsa, 1954 yılında yazılmış da olsa kendi ülkenizin hukuk sistemini ama en çok kendi adalet duygunuzu sorguluyorsunuz. “Ben olsam ne yapardım?” sorusu tüm oyun aklınızda yankılanıp duruyor.


Filmi izlemenizi de tavsiye ederim.

Reginald Rose tarafından kaleme alınan On İki Öfkeli Adam televizyon uyarlamasıyla Emmy ödülü kazanmış, 1957’deki film uyarlamasıyla da Oscar’a aday olmuş. Ben de oyunu izlemeden önce ve ilk kez hukuk fakültesi 1. sınıfta ‘Hukuksal düşünce ve beceri” dersinde film uyarlamasını izlemiş ve çok etkilenmiştim. Elbette tiyatro sahnesinde daha bir etkileyici daha bir sarsıcı hale geldi. On İki Öfkeli Adam ülkemizde tiyatro sahnesinde ilk kez 1958-59 sezonunda sahnelemiş, 1982-83 sezonunda tekrar izleyiciyle buluşmuş ve bundan tam 32 yıl sonra 2014 sezonunda Şehir Tiyatro’larının 100. yılında tekrar sahnelenmeye başladı. Güçlü oyuncu kadrosu, dünyayı simgelediğini düşündüğüm muhteşem dekoru ve çok beğendiğim afiş tasarımıyla şu an içinde bulunduğumuz 2015-2016 sezonunda sahnelenmeye devam eden bu başyapıtı başta hukukçu arkadaşlarım olmak üzere hepinize izlemenizi tavsiye ederim.

Unutmayalım, tiyatrodur iyidir, iyileştirir.

 
Oyun Künye Bilgileri:

Yazan: Reginald Rose
Çeviren: Cemal Berk
Yöneten: Arif Akkaya
Sahne Tasarımı: Ayhan Doğan
Oyuncular: Yalçın Avşar, Rahmi Elhan, Serdar Orçin, Burteçin Zoga, Gün Koper, Enes Mazak, Kutay Kırşehirlioğlu, Ahmet Özarslan, Metin Çoban, Ali Gökmen Altuğ, Nihat Alpteki, Mehmet Avdan, Ezgi Sümer Yolcu 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER