Festivalin en çok beklenen filmlerinden
biri olan Requiem for the American Dream-The Chomsky Documentary,
cuma akşamı yapılan gösterimi ile Gezici Festival izleyicisi ile buluştu.
"Yaşayan En Önemli Entelektüel" (The Most Important Alive) olarak
addedilen akademisyen, aktivist, yazar, eleştirmen ve daha neler neler olan Noam
Chomsky'nin Amerikan toplumu içinde gelir dağılımındaki eşitsizlik ve demokrasi
konularındaki temel düşüncelerini sunan belgesel; ünlü düşünürün on ana başlık
altında açıkladığı, gün geçtikçe yukarılara tırmanan toplum içindeki eşitsizlik
sorununu makro ölçekli bir çerçeve içinde sunuyor.
Bilmiyormuşum gibi çek dostum.
Demokrasi ve toplum gibi ağır bir başlık
ve dünya çapında etkisi olan bir düşünürün 73 dakikalık belgeselinin, 3
yönetmenin ortak çalışması sonunda sunulmuş olması da dikkat çekici aslında. Chomsky’nin
yıllar içinde şekillenen birikimi sinemanın olanakları ile
birleştirilmiş, sunduğu veriler görselleştirilerek izleyicinin yardımına
koşulmuş.
Üç güzel beyin.
Chomsky 10 bölüm boyunca Batı'nın
(ABD’nin) emeğe bakışının tarihsel süreçteki durumu ve bunun yarattığı krizleri
Adam Smith, Thorstein Veblen gibi önemli teorisyenlerin çalışmaları
kılavuzluğunda açıklıyor. Sınırlı bir zamana sığdırılan bu bilgilerin dört seneye
yayılmış bir çalışmanın ürünü olması, dikkatle damıtılarak izleyiciye
sunulduğunu belli ediyor.
Arşiv görüntülerinden animasyonlara
çeşitlendirilmiş teknikler ile hareketlendirilen belgeselde bu çeşitlilik,
izleyicinin dikkatini toplamasına olanak sağlıyor. Bir yandan da etkili ama pek
de yenilikçi olmayan bir şekilde kullanılan müzik ve Chomsky’nin anlatımına ara
ara eşlik eden arşiv konuşmaları ile izleyicisini bu ağır konunun içinde
boğulmaktan kurtarıyor.
Sonuç olarak, belgeselin “izleyicisini
düşündüren” bir yapım olduğunu iç rahatlığı ile söyleyebiliriz. Festivalin 21.
Yıl teması “Güvencesiz Hayatlar” kapsamında gösterilen Requiem for the
American Dream, 1 Aralık Salı programında da yer alıyor. Kaçıranlar için bir
fırsat daha var yani, bilginize ^.^