Lucifer: Şeytan tüyü mü var sende?

Lucifer: Şeytan tüyü mü var sende?

Her kurgu yapımın olduğu gibi dizilerinde özünde bir fikir vardır. Bir ihaneti, bir adamın alacağı muazzam intikamı, politikanın kirli yüzünü veya zombilerin dünyayı istila etmesi hep bir fikirdir. Bir de “ya şöyle olsaydı?...” gibi basit görünen ama içinde deha boyutunca zeka saklı olan fikirler vardır ki bunlardaki tat daha ilk dakikadan ağza yayılır ve yüzünüzde büyük bir gülümsemeye sebep olur.

Mesela geçen kış yayına giren The Last Man on Earth, “ya insanlık bir anda yok olsaydı ve geriye sadece bir avuç insan kalsaydı?” sorusu üzerine hazırlanmış bir yapımdı ve herkesin biraz olsun ilgisini çekmişti. Lucifer de bu tarz dizilerden bir tanesi. “Ya Şeytan kendisini emekli ederse?” gibi basit ama harika bir sorudan yola çıkmışlar.

Bölüm, Los Angeles’de başlıyor. Hep derim, “bir yabancı dizi mekan olarak Los Angeles’i seçmişse tembellik etmiş demektir ve gözümde maça 1-0 yenik başlar.” Fakat Lucifer’i bu genellemeye sokmayacağım. Zira kendinizi onun yerine koyun. Lucifersiniz ve emekli olup bir şehre yerleşip gece kulübü açacaksınız. Burası neresi olur? Tabii ki adı “günahlar şehri”ne çıkmış Los Angeles’den başka bir yer olamaz. Uyuşturucu, alkol, seks her yerde var da sırf ünlü olmak için insanların her şeyi yapabilecekleri yerler oldukça nadir.

Hayırlı evlat, hayırsız evlat...

Daha ilk dakikalardan polis memuru ve ünlü bir kadınla olan diyaloglarından Lucifer’in bizi çok eğlendirecek sağlam bir mizaha sahip olduğunu anlıyoruz. Kesinlikle “Ben şeytanım!”, “Ben güçlüyüm!”, “Yakarım, yıkarım gözlerinizi yerinden çıkartır burun deliklerinize sokarım!” tarzı bir karakter değil. Esprili, insanlara seçim hakkı sunma kisvesi altında yanlış yollara ve günahlara yönlendiren çekici bir karakter. Şeytan tüyü var bu adamda. Ayrıca son derece ilgili ve egosuz. Tabii ölümsüzlüğünün getirdiği belli bir kendine güven var ama o kadar... Lucifer dizi tarihine geçecek inanılmaz bir karakter olacak.

Aslında dizideki Lucifer tasvirini Hristiyan inancında bulamazsınız. Hristiyanlıkta Lucifer daha çok Allah karşısında ona zıt güçlü bir karakter olarak gösterilir. Dizideki insanın aklını çelen Lucifer ise daha çok İslamiyetin şeytan tasvirine daha çok uyuyor. Tabii ki Mike Carey’in bir çizgi-roman spin-off’u olan Lucifer’i yazarken bu durumdan haberi olduğunu sanmıyorum. Yine de hoş bir tesadüf olmuş.

Peki Lucifer bize sadece espirili, çekici emekli bir şeytanı mı sunuyor? Tabii ki hayır. Aynı zamanda ince ince Tanrı - Şeytan konumunu ve Hristiyanlığa göre “gerçekten Tanrı’nın sevgili çocukları mıyız?” konusunu sorgulatıyor. Bir başka melek, cehenneme geri dönmesi gerektiğini söylediğinde “sence ben doğuştan mı kötüyüm yoksa babamız istediği için mi kötüyüm” sorusu buna bir örnek. Bunun daha “Tanrı bir otobüs dolusu rahibeyi neden uçurumdan yuvarlar” çeşitlerini de göreceğiz.

Şeytan'ın giyim tarzı elbette klasik olacaktı...

Diziyi televizyona Tom Kapinos uyarlıyor. Daha önce Dawson’s Creek’de bölüm senaryoları yazmıştı ve Californication serisi ise tamamen onun eseriydi. Hank Moody sevenler Lucifer Morningstar karakterinde ondan biraz esintiler bulacaktır. Kapinos yine şahane bir iş çıkartmış.

Lucifer karakterine Tom Ellis hayat vermiş. Ellis daha önce pek çok dizide oynadı. Ben onu Rush’dan hatırlıyorum. Orada da çılgın bir doktoru oynuyordu. Aslında Lucifer’in mizahi yönüyle pek farklı değildi karakteri ama orada bir olmamışlık vardı. Burada ise karakterine adeta “cuk” diye oturmuş. Lucifer bu kadar güzel gülümserken en azından kadın kulların günah işledikleri için yargılanmaması gerekir. Bak bana da mevcut düzeni iki dakikada sorgulattı!

Son zamanlarda orijinal konu bulma ve kalite yönünden yabancı dizilerin düşüşe geçtiğini düşünürken Lucifer adeta bir itiraz gibi ortaya çıktı. Aslında pek dikkate almam ama dizinin IMDb puanı da şimdiden 9.0’ı bulmuş durumda. Sanırım beklenmedik anda ortaya çıkan şahane bir dizimiz daha oldu. Ne de güzel oldu. Pek de güzel oldu.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER