Çok uzun zamandır tanıtımı yapılan Diriliş Ertuğrul nihayet dün akşam ekranlara
merhaba dedi. Diziye dair ilk duyduğumuz cümleler çekimler için ‘çok emek’ ve ‘çok
para’ harcandığıyla ilgiliydi. Tanıtımların sayısı arttıkça merak da aynı
oranda artmaya başladı.
Yayın gününü Çarşamba olarak belirlemek başta
iddialı bir seçim gibi göründü gözüme
. Güzel
Köylü, Kara Para Aşk, Hayat Yolunda ve
Yılanların
Öcü gibi hepsi reyting listesine var gücüyle asılan güçlü yapımların
karşısında ne yapacağı, nasıl bir izlenme oranı alacağı merak konusu oldu.
Fakat bu sabah reyting sonuçlarına bakınca bunun ne denli doğru bir tercih
olduğunu hep birlikte gördük. Çünkü hepsi birbirinden çok başka hikayeleri
işleyen rakipleri gibi
Diriliş de sıra
dışı hikayesiyle dimdik duruyordu listede. Bu hep böyle gider mi, her hafta zirveye
oturur mu bilmem. Fakat ben dün akşam gerçekten bir sonraki bölümünü merak
ettiğim, hevesle, keyifle seyrettiğim bir hikayeye tanıklık ettim.
Dizimizin asi oğlu Gündoğdu, bakalım Kayı Boyu'nun başına ne işler açacaksın...
Dizinin ilk bölümünde; kış mevsiminin kapıya
dayandığı, kıtlığın kol gezdiği günlerde, kendilerine yeni bir yurt bulamamış Kayı
Boyu’nun zor koşullarda sürdürdükleri yaşamlarından birkaç gün seyrettik.
Süleyman Şah’ın iki oğlu Gündoğdu ve Ertuğrul’la tanıştık. Gündoğdu’nun asi ve
hırçın tavırlarından hem karakterine, hem de dizinin seyrine dair tüyolar
aldık. Kaan Taşaner’i iyi polis haliyle
de, zengin, şımarık ve suçlu genç rolüyle de çok beğenirdim. Ve şimdi Süleyman
Şah’ın kıskanç ve asi oğlu Gündoğdu rolüne de cuk oturmuş buldum. Oynadığı her
karaktere bizi inandıran başarılı duruşuna selam olsun.
Ertuğrul Bey bir ceylan bile avlayamadı o gün fakat bir ceylanın gözlerine bağlandı.
Ava çıkıp avlanan Ertuğrul
Dizimize ismini veren esas kahramanımız Ertuğrul, abisi
Gündoğdu’nun aksine iyi kalbi, merhameti ve cesaretli tavırlarıyla hepimizi
büyüledi. Engin Altan Düzyatan hakkında bu rolün hakkını veremeyeceği ile
ilgili pek çok önyargılı yorum okumuşluğum ve duymuşluğum var. Tahmin ederim
sizin de vardır. Fakat ben dün akşam Engin Altan değil, Ertuğrul seyrettim
ekranda. Rolüne çok çalıştığı her halinden belliydi. Belki önyargılar onun
kulağına da gitti ve bunu kırmak için çok daha fazla çabaladı, bilmiyorum. Ama
her ne yaptıysa iyi yapmış, doğru yapmış, çok da güzel yapmış. Bize nefis bir
Ertuğrul Bey seyretme zevkini yaşattığı için bir tebrik de Engin Altan Düzyatan’a...
Ertuğrul Bey Alplerini yanına alarak çıktığı avdan elinde
bir ceylanla değil de esir bir aileyle döndüğünde aklıma bu deyim geldi. Güzel
gözlü bir ceylanın peşinden koşarken bir başka güzel gözlü ceylanı haçlı askerlerinin
elinden kurtarıp obasına getirdi. O küçük ve sevimli ceylanı avlayamadı fakat
Halime isimli bir ceylanın gözlerine takılıp kaldı. Haçlıların elinden
kurtardığı Halime ve ailesinin gerçekte kim oldukları şimdilik muamma. Fakat
ortada bilinen bir gerçek var ise o da; Ertuğrul’un aileyi esaretten
kurtarmasıyla hem obanın hem de Ertuğrul’un bir ateşin ortasına düştüğü
gerçeğidir.
Hali, tavrı, bakışıyla tam bir Türk kızı Halime.
Halime Hatun
rolüne hayat veren Esra Bilgiç’e de on tam puan. Sahiden o dönemde yaşıyormuş
gibi duruşu, hali, bakışı her bir şeyi övgüyü hak ediyor. Bir kere çok doğal ve
çok güzel bulduğumu belirtmek isterim. İddialı yapımlarda aşina olmadığımız bir
yüz tercih etmek riskli bir durum olarak kabul edilir. Bu tezin
Kuzey Güney’de Öykü Karayel ve şimdi de
Diriliş’te Esra Bilgiç’le çürüdüğü
kanaatindeyim. Dilerim başarısını pekiştirerek yoluna devam etsin.
Bu sahnede Süleyman Şah, Selçuklu Komutanı'na ders veriyor: ''Töre bilmeyenden Bey olmaz, adam da olmaz. Adam olmayanla da bizim işimiz olmaz!''
Diriliş, ‘vay be’ dedirten cinsten aksiyon sahneleri, dönemi çok
iyi yansıtan renkleri , başarılı cast seçimi ve hikayeyi, yormadan anlatan dili ile
bendenizden ‘geçer’, hatta ‘güle oynaya yürür gider’ not aldı. Reytinglerin çok
iyi olması herkes tarafından beğenildiğini gösterir mi? Belki evet. Belki de
merak edildiği için çok izlendi, bunu ancak haftaya öğrenebileceğiz. Sosyal
medyadaki başarısı ve gelen yorumlar dizinin çoğunluk tarafından beğenildiğini
gösteriyor. Fakat TRT’nin sosyal medyada büyük başarılar kaydedip reytinglere
bir türlü yansımayan diğer dizileri akla gelince temkinli davranmak gerektiğini
düşünüyorum.
Serdar Gökhan ve Hülya Darcan’ın oyunculuklarını
elbette yorumlayacak değilim. Özellikle Serdar Gökhan’ı ekranda uzun süredir
seyretmediğimiz için çok özlediğimi hissettiğim yorumunu yapabilirim yalnızca.
İki büyük sanatçının başarısı ve oyunculuklarının önünde de ancak saygıyla
eğilirim.
Yönetmenlik koltuğunda Metin Günay'ın oturduğu,
senaryosunu Mehmet Bozdağ, Atilla Engin ve Mustafa Burak Doğu'nun yazdığı Diriliş,
Çarşamba akşamı için özgün ve
iddialı bir alternatif. Tarih, kahramanlık, aşk, töre, Türk destanı gibi
kavramları duyunca kalbinizde ılık ılık bir şeyler akıyorsa zaten yolumuz
Diriliş’te kesişecektir.
Hem bilek, hem yürek işi
Diriliş’in yolu açık, bereketli ve ömrü uzun olsun. Allah utandırmasın dilerim.