İki Sevda Kuşu… Hayatının
ilkbaharında, içlerindeki kır papatyalarıyla birlikte aşkı, sevmeyi, sevdayı
kokluyorlar. Birbirlerini çok seviyorlar. Öyle seviyorlar ki; bir gece aşkları
için geçmişlerinden vazgeçip, geleceklerini kurmak adına el ele verip, yeni
hayatlarına yelken açmaya gidiyorlar. Hayat bu ya, illâki kötü şakasını sevdalı
kuşlara yapacak. Oğlan sabırsızlıkla mahallenin en kuytu köşesinde beklerken,
kız biraz geç kalıyor. Ah, nereden bilecekler ilkbaharlarını da yaşamaya geç
kalmış olduklarını? Bu sırada oğlan, sevdasının yüreğindeki baskısına
dayanamayarak yanı başındaki ağaca isimlerinin baş harfini kazıyıveriyor. İşbu
ya, hayat sevdalı kuşlara en kötü şakasını yapmaya başlıyor.
Meğer günlerden darbe günüymüş.
Meğer sokağa çıkma yasağı getirmişler. Meğer bahar çiçeklerini koklayamadan
soldurmuşlar. Oğlanı oracıkta nedenini, niçinini sormadan, sorgulamadan içeri
alıveriyorlar. Kız geliyor, sevdiği yok. Bekliyor, bekliyor, bekliyor. Ne gelen
var ne de giden! Sevda Kuşu’nun kanadı kırılıyor. Anlıyor ki bu sevda yüreğine
fazla gelmiş. Hayâlleri, umutları, beklentileri, yarınları, geleceği… Hepsi tek
seferde kır papatyalarıyla birlikte solup gidiyor. Bundan böyle sevmek,
sevdalanmak kız için yasak elma oluyor. Yine de sevdiğinden bir ân olsun
vazgeçemiyor. Yüreğinin en kuytu köşesinde ilerleyen zamanla birlikte yer
almaya devam ediyor.
İnsan plân yaparken kader gülermiş
Hayâlleri solan genç kız,
ailesinin isteği üzerine evlilik hazırlığına giriyor. Tam da o gün, dedim ya
hayat kötü şakasını yapıyor diye. Sevdiği oğlan en nihayetinde asker tarafından
yanlış anlaşılmanın bir sonucu olarak girdiği nezarethane sürecinden alnının
akıyla çıkıveriyor. Şans bu ya, düğün günü Sevda Kuşu’nu beyazlar içerisinde
başka bir adamın kolunda görüyor. Yiten zamana mı acısın, sevdasının ellerinin
arasından uçup gitmesine mi?
Şimdi hayâllerimiz ile birlikte yüzüğüm de öksüz kaldı
Gel zaman, git zaman aradan
otuz altı yıl geçiyor. İki kuş, başka kanatlar altından yuvalarını yapıyor.
Birlikte kurdukları hayâlleri farklı bireylerle gerçekleştiriyor. İkisinin de
iki çocuğu oluyor. Adamın ilk çocuğu kız, kadınınki oğlan. Bu defa hayat, en
kötü şakasının ikinci perdesine geçiyor. Şimdi oyun sırası Sevda Kuşları’nın
çocuklarında. Fakat Itır kız ile Tarık oğlan kendi baharlarına geç kalmadan
muratlarına eriveriyor. İşte hikâyemizde bize burada sunuluyor.