İflasın eşiğinde bir hastane ve Veysel Güçlü’nün
hastanesini kurtarmak adına bir formül arar, sonunda bulur. Eski öğrencilerinden yardım ister, yeni bir kadro toplamaya karar verir. Hayat Yolunda bize bu yeni kadro ile hem hastaneyi hem yeni hayatları
kurtarmalarının mücadelesini anlatacağını vaad etti..
Dün gece Kanal D'de yayına giren Hayat Yolunda'nın ilk bölümü tipik bir açılış bölümüydü. Hastanenin yöneticisi Veysel Güçlü (Ediz Hun) uzun yıllardır kendini hastalarına
adamış bir doktor. Hastanesinin kapısı herkese açık hem de kimsenin cüzdanlarına bakmadan. Kendi
deyimi ile hastanesi 'bir gecede kaderi değişenlerin hanı'. Ancak doktor Veysel’in
bu iyi niyeti onu borçlardan kurtarmaya yetmemiş. Dahası ilk bölümde gördük ki
hastane çalışanları da tek tek istifa ediyor ve batan tekneyi terk ediyorlar.
Tabii ki gemisini terk etmeyecek olan Kaptan misali Veysel Hoca hastaneye kilit vurmaya
niyetli değildi. Eski öğrencilerine tek tek e-posta yazdı ve onlardan hem hastaneye
ortak olmalarını hem de hastanede çalışmalarını istedi. Veysel Hoca'nın
bu aşamada bilmediği şey ise yardım istediği ve geçmişte her biri iyi arkadaş olan eski öğrencilerinin başlarına gelmiş
kötü bir olay nedeni ile araları açıktı. Bu sebebi henüz biz de bilmiyoruz.
Veysel Hoca'nın, Türkiye’nin
farklı illerine dağılmış ve yardım istediği öğrencilerinin listesi şöyle:
Bir hırslı, idealist ama dik başlı yakışıklı bir
doktor.
Bir bakımlı, zengin ama ukala yakışıklı bir
doktor daha.
Bir başarılı, evli ve çocuklu ama aldatılan
güzel bir doktor.
Bir hazır cevap, kaçık bir doktor.
Bir rasyonel düşünen ve duygularını sessize
almış güzel bir doktor daha.
Kağıt üzerinde mükemmel beşli!
Eski padişah yeni doktor Cem.
İdealist ve yakışıklı doktor Cem, (Engin Öztürk) Van’a
depremdezedelere yardım için gönüllü gelmiş ve İstanbul’da yaşadığı bir olay
nedeni ile de kalmış, geri dönmemiş. Tanıdık bir profil. Motosiklet kullanan, James
Dean modeli asi, para hırsı hiç olmamış, dışarıdan sert ama içerisinde
fırtınalar kopan bir adam. ER
dizisindeki Geoerge Cooleney’i hatırlattı. Zaten Engin Öztürk de yakışıklılık konusunda Cooleney ile yarışır.
'Hastan olayım Doktor Bey' diye kızlar yollara dökülmez mi?
Başarılı ama ukala doktorumuz ise Selim. Bu zamana
kadar başarısız olduğu hiçbir hastası olmamış bir beyin cerrahı.
Yakışıklılığının da farkında. Bildiğimiz Issız Adam profilinde. Sadece
hastanede çalışmıyor aynı zamanda televizyonda bir jön edası ile programlar
yapıyor. İstanbul'da yaşıyor. Burak Yamantürk bu profile cuk oturmuş gibi görünüyor.
Kaderi 600 yıldır aynı olan kadın.
Kadın doktorlarımızdan biri Şafak Günay. İzmir'de yaşayan evli ve
çocuklu başarılı bir cerrah. Hem hastaneyi hem ailesini idare edebilmek için
mücadele verirken armatör kocası Alp Günay tarafından asistanı Melis ile
aldatıldığını nöbetçi olduğu bir gecede kocası ve Melis’in trafik kazası sonucu
hastane getirilmesi ile öğrenir. Doktor Şafak’ı Nur Fettahoğlu canlandırıyor. Nur Fettahoğlu'nun, Muhteşem Yüzyıl’da canlandırdığı Mahidevran karakteriyle Şafak aynı tür kadınlardan. İnsanın aklına, aradan 600 yıl
geçmiş kadın hala aldatılıyor hala ağlıyor diye gelmiyor değil.
'Kaçık' doktorumuz ise Tayfun Kuzu. Hazır cevap, deli
dolu bir Karadeniz uşağı. Hastalara protein vermek yerine doktorluğa ara verip
protein ekmeyi seçmiş; tarımla uğraşıyor. Ta ki idolü Veysel Hoca ile
karşılaşana kadar. İlerleyen bölümlerde diziye renk katacak bir karakter gibi
durmakta ve Yıldıray Şahinler bu rol için seçilmiş çok başarılı bir kast diye
düşünüyorum.
Aşk bu bakışları çok değiştirecek gibi.
Son olarak Veysel Hoca'nın kızı Yelda var. Babasının
aksine daha rasyonel düşünüyor. Babasına hayran olduğu için onun yolunda
ilerlemiş ve doktor olmuş. Sanırım ilerleyen bölümler de doktor Cem’e aşık
olacak ve olaylar karışacak çünkü ilk bölümden anladığımız Cem, Şafak’ın eski
sevgilisi ve Cem hala Şafak’ı seviyor.
Veysel Hoca'dan gelen davete verdikleri cevaplar bize karakterlerin ruh hallerini de yansıttı. Örneğin, Cem e-postayı sadece "Sevgiler Cem" diye bitirirken ne kadar samimi bir karakter olduğunu da yansıttı. Selim ise Op. Dr. Selim Savaş diye bitirirken hayatında markalara ve ünvanlara olan tutkusunu yansıttı. Şafak doktor ise e-postayı sadece "sevgiler" diye bitirirken, en başından "kadının adı yok." algımızı pekiştirdi.
Kadro tamam, gelsin hastalar.
İlk bölüm en başta da söylediğim gibi karakterlerin tanıtıldığı bir bölüm oldu.
Görüntüleri ve çekimleri başarılı buldum. Oyuncular ve karakterler ilk bölümden sırıtmadı,
eski Mahidevran yeni Şafak hariç. Hikaye yapısı, karakterler, açılış sahneleri hep bilindik klişeler üzerine kurgulanmış. Diyalogları oyuncuların ağzından çıkmadan önce tahmin edebileceğiniz türden... Umarım
ilerleyen bölümlerde karakterler derinleşir. Bir hastane dizisi olarak ilgili sahnelerinin
temposu daha yüksek olmalıydı. Bu kadar yavaş ilerleyen acil servis sahneleri biraz sıkıyor. Hastane dizilerini, ölüm- kalım mücadelelerini izlemeyi seviyorsanız Hayat Yolunda tam size göre bir dizi olma iddiasını taşıyor. Ama bir Doktorlar değil. TNS verilerine göre parlak bir başlangıç yapamayan Hayat Yolunda'nın bütün ekibine başarılar ve uzun bir ekran yolculuğu dileriz.