Gordion Düğümü nasıl çözülür?

Gordion Düğümü nasıl çözülür?
Efsaneye göre, düzenin sağlanması için yeni bir kral arayan Frigler bir türlü kimin kral olacağına karar veremeyince kahine danışırlar. Kahin ise onlara, şehre öküz arabasıyla ilk kim girerse kralın o olması gerektiğini söyler. Gel gör ki şehre ilk olarak gele gele yoksul bir köylü olan Gordios gelir. Kahinin sözünden çıkarak lanetlenmekten korkan halk, hiçbir vasfı olmamasına rağmen Gordios'u kral ilan eder. Gordios krallığı boyunca gösterdiği adaletli tavrı ve iyilikseverliğiyle halkının gözbebeği olur. Gordios ölmeden önce ise sahip olduğu her şeyi borçlu olduğu öküz arabasını, tanrısı Sabazios'a hediye etmek ister ve arabayı alıp Gordion'daki tapınağa götürür. Ardından kızılcık dallarını o güne kadar kimsenin bilmediği yöntemle düğümler ve arabayı tapınağa sabitler. Ve der ki, "Kim bu düğümü çözer, işte o Asya'nın hakimi olacaktır!"

O günden sonra binlerce insan düğümü çözmeye çalışır ama başaramaz. Yüzyıllar sonra İskender adında henüz yirmili yaşlarının başındaki bir Makedon kralı ordusuyla şehre gelir, efsaneyi duymuştur. İskender uzunca bir süre uğraşır, ama bir türlü düğümü çözemez. Daha sonra birden kılıcını çeker ve düğümü ikiye böler, haliyle de düğümlü tüm dallar açılır. İnsanların şaşkın bakışları arasında İskender düğümü çözdüğünü ilan eder. Ve o genç çocuk sadece birkaç yıl içinde gerçekten de Pers İmparatorluğu'nu fethederek tüm Asya'nın hakimi olur böylece de Büyük İskender ûnvanını alır.. * Burada önemli olan nokta, o zamanlardaki bilinen Dünya'nın sonu Asya'dan ibarettir..

İlk olarak Kördüğüm'ün genel hikayesi hakkında bir fikir beyan etmek gerekirse; açıkçası eğer gelecek bölümlerin nasıl şekilleneceği hakkındaki tahminlerimde yanılmıyorsam, şahsen hikayenin çatışma alt yapısının sağlam kurulduğunu düşünüyorum.. Benim çıkardığım sonuçlar şu şekilde; Ali Nejat'ın yeğeni yüzünden duyduğu vicdan azabı ve ablası Feyza ile zaman içinde kapanacağı yerde Kaan kaynaklı olarak derinleşerek süre gelecek olan ilişkileri. Ha keza Naz ve Umut'un geçmişlerinden gelen yaralarının ortak noktada Ali Nejat'ta karşılık bulacak olması. Ne gibi mi? Naz'ın evlat sahibi ol(a)mayan biri olarak Kaan'a göstereceği yakınlık ve yüksek ihtimal Feyza'nın bundan hoşlanmayacak olması. Umut'un ise yıllar boyunca dondurucuda tutmak zorunda kaldığı hayali olan araba tasarlamaya Ali Nejat sayesinde başlaması ve yine yüksek ihtimal bu iki araba delisinin bu ortak payda sayesinde çok iyi arkadaş olması. Ve en sonunda da dananın kopacağı yer olarak Ali Nejat-Naz etkileşimi ve bir nevi Aşk-ı Memnu.. 

Başroller hakkında bir iki kelam etmek gerekirse; İbrahim Çelikkol benim zaten ekrana yakıştırdığım biri. Gerçi oyunculuğunu beğenmeyenler oluyor lâkin ben herhangi bir falso görmüyorum. Misal Merhamet dizisinde aynı kişiyi farklı zaman dilimlerinde, birbirinden davranış ve karakter olarak tamamen alakasız iki ayrı karakter gibi oynarken, gayet başarılıydı. Ayrıca asıl önemlisi, özellikle son birkaç yıldır çılgınlık olarak nitelediğim bir durum neredeyse sektörün tamamını ele geçirmiş durumda. Ne mi? Hani eskiden derlerdi ya yakışıklı değil, ama sempatik.. İşte bu sıralar o durum evrim geçirdi ve oldu sana; yakışıklı değil, ama karizmatik! Bu da şu anlama geliyor.. Hepsi aynı tornadan çıkma olan crossfit ve steroid mahsulü, ancak yüz güzelliğinden eser olmayan jönler.. İşte İbrahim Çelikkol bu kategoriye girmeyenlerden.. Vücutsa o da var zaten, ama oyuncu dediğinin biraz da yüzüne bakılacak değil mi? Görsel sanat sonuçta bu. Eğer yazılan karakterin sahip olması gereken net bir fiziksel özellik belirtilmiyorsa tabii..

Belçim Bilgin Erdoğan'ın daha önce ne bir dizisini ne de bir filmini izlediğimi hatırlıyorum, o yüzden sıfır ön yargı. Ama bu durum  herhangi bir net yergi ya da övgü için de erken demek anlamına geliyor. Ama söylemeden edemeyeceğim, mimik kullanımı biraz zayıf gibi geldi.. Alican Yücesoy ise bildiğimiz gibiydi. Ne yalan söyleyeyim kendisini ne zaman izlesem, ekranda hep aynı kişiyi gördüğümü hissediyorum. Bakalım belki zamanla karakter iyice oturur ve farklı bir şeyler de görürüz..

Bölüme geçecek olursak; dediğim gibi hikayenin temeli iyi, geleceği de umut vaat ediyor ve hatta bölümün kendi içindeki ana çatışması da gayet güzeldi. Başa Cold Open eklemek de benim son derece sevdiğim bir tercih. Ancak iki saatin tamamına baktığımızda, hayır kurguyu beğenmedim. Neden? Kördüğüm öyle bir on-on beş dakika ile açıldı ki, geçtim lüksü şatafatı, yabancı dili falan, ekran başındakilerin binde üçünün ilgisini çekecek araba tasarım muhabbetini bile dinledik.. Hani dizi bildiğin bağırıyor "ben ab'yi vurmaya geldim" diye. Bir yandan da Didem'in hastalığının ne olabileceği konusunda merak tavan yapmış durumda.. Fakat o da ne? Birden Avrupa Yakası'nın dilimize kazandırdığı deyimle; "Düşüğünde aşağısı, adinin de bayağısı.." bir çırak tiplemesi diziyi esir aldı. Tipleme diyorum çünkü o bir karakter değil. Hadi on saniye bilemedin otuz saniye anlarım, arada kaynar. Ama sahne gidiyor geliyor çırağa geri dönüyor, kabus gibi. Ne gerek var? Ne şimdi bu? Biraz da totali vuralım mantığı mı? Peki bu kadar bayat esprilerle, zorlama hareketlerle belki üç beş kişinin fazladan ilgisini çekeriz derken kim bilir kaç kişinin o an kanalı değiştirdiğinin farkında mısınız? Açık söyleyeyim, ilk seferinde ne olduğunu anlamadığım için izledim, ama daha sonraki tüm sahnelerinde direk sesi kapattım.. Evet, belki de o çırağın getirdiği hurda araba ilerde hikayeye hizmet edecektir kim bilir, ama bunun yolu bu mu olmalı? Keza, "Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla!" temalı kaynana sahneleri de bence gereğinden fazla uzatılmıştı ve yine "Bizim 'millet' hır gür sever." mantığıyla bu kadar öne çıkarıldığını düşünüyorum o sahnelerin de..

Ne demiştik yazının başında? 22-23 yaşındaki İskender, Gordion'un düğümünü keserek arabayı tapınaktan ayırmıştı. Aslında düğümü çözmemişti ama sonuçta hedefine ulaşmıştı. Beklediği gibi de kehanet gerçekleşmiş ve İskender, Asya'nın fatihi Büyük İskender olmuştu.. Peki sonra ne oldu? Daha 33 yaşındayken ve en ufak bir rahatsızlığı yokken birden hastalandı ve Büyük İskender sadece birkaç gün içinde öldü. Ve kahinler o gün, o güne kadar kimsenin cesaret edip söyleyemediği şeyi söyledi.. İskender düğümü keserek hile yaptığı için cezalandırılmıştı!

Sözün özü; Kördüğüm ilk bölümü itibariyle bazı eksikler içermesine rağmen, ana hikayesinin sağlamlığı sayesinde bence bir şansı hak ediyor. Ancak umarım senaristler İskender'in düştüğü hataya bir daha düşmez..

Valandil..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER