37.
Uluslararası Moskova Film Festivali “Türkiye” bölümü, düzenlenen basın
toplantısıyla sona erdi. “Annemin Şarkısı”yla başlayıp, “Kelebeğin Rüyası”
filminin gösterimi ardından gerçekleşen basın toplantısıyla sona eren sekiz
günlük festival maratonu, Rus izleyicilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Ayrıca festival sırasında iki ülke sineması
temsilcileri, uzun vadede ileriye dönük çalışmalar yapma kararı aldı.
Festivalin tüm basın toplantılarının gerçekleştiği, tarihi Kinoaktera tiyatro
salonundaki “Kelebeğin Rüyası” filminin özel gösterimi ardından düzenlenen
basın toplantısına; Cinema of Turkey kurucusu ve direktörü Yapımcı Elif
Dağdeviren, FIPRESCI (Uluslararası Sinema Yazarları Derneği) Başkanı Alin
Taşçıyan ile Kelebeğin Rüyası filminin başrol oyuncuları Mert Fırat ve Ahmet
Mümtaz Taylan katıldı. Rus basını ve izleyiciler,
festival süresince gösterilen “CINEMA OF TURKEY - YESTERDAY AND TODAY” bölümündeki tüm filmlere olduğu gibi Yılmaz Erdoğan’ın yazıp
yönettiği “Kelebeğin Rüyası” ve
sonrasında düzenlenen basın toplantısına yoğun ilgi gösterdiler. Türkiye sineması hakkında daha detaylı
bilgiler öğrenmek için sorular sordular.

Mert Fırat; filmle ilgili olarak gelen soru üzerine; “Rus kültürü, Türkiye’ye çok yakın… Az önce bir
seyirci yanıma gelip filmde dedesini ve anneannesini görmüş gibi hissettiğini
söyledi. Bizler de anneanne ve dedelerimizi gördük senaryoyu okuduğumuz ilk
andan itibaren. Cumhuriyetin ilk yıllarının atmosferini özellikle… Benim için
en zor kısmı neyin onlara şiir yazdırdığını ve şiiri nasıl yazdıklarını anlamak
oldu. Ölümle kurdukları ilişkiyi anlamak ve buna Çehov gibi, Puşkin gibi
mesafeyle bakıyor olabilmeleri. Karakterlerin ikisi 13 yaşında verem oldu ve 21
yaşına kadar her gün ölebilme ihtimali ile yaşadılar. Bu ihtimali şaka konusu
haline getirip ironi olarak bakarak, şiir yazmaya başladılar.” dedi.
Filmin bir
diğer başrol oyuncusu Ahmet Mümtaz
Taylan ise basın toplantısı sırasında Yönetmen
Yılmaz Erdoğan’a gönderme yaparak; “Bu iki şair yirmili yaşlarının başında
öldüler; Puşkin’den daha genç yaşta... Onların düellosu ölümleydi. Ancak Puşkin
kadar tanınmıyorlardı kendi ülkelerinde. Bu filmden sonra çok daha fazla kişi
tanıyor artık onları ve bu filmin yönetmeni de gerçekten iyi bir şairdir. Bu filmle şiire olan borcunu ödemesine
yardımcı olduğumuz için çok mutluyuz” dedi.

“Rusya seyircisi Türkiye sinemasını anladı,
sevdi ve alkışladı”
Basın
toplantısındaki kapanış konuşmasına 37. Moskova Uluslararası Film Komitesi, TC
Başbakanlık ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’na teşekkür ederek başlayan Elif Dağdeviren; “Türkiye Sineması olarak bizim
için değerli ve geleceğe dair umut verici bir buluşma oldu. Kasım 2014’te
Moskova’da öğrenci festivalinde yine bir bölüm açmıştık. O festival sırasında Rus
ve yabancı öğrencilerden gelen olumlu tepkiler bizi çok heyecanlandırmıştı.
Bunun üzerine Moskova Uluslararası Film Festivali ile iletişime geçildi ve
bugüne geldik. Üç ayda çok güzel bir program ve çalışma geliştirdik ve bir kez
daha fark ettik ki gerçekten de Rus edebiyatı ve sineması Türkiye sineması
üzerinde etkiler bırakmış. Ayrıca Rusya ile Türkiye’nin iş ve sosyal kültürleri
de birbirine çok benziyor.” dedi.
Festivalde
gösterilmek üzere filmleri seçerlerken programı ikiye ayırdıklarını söyleyen Elif Dağdeviren; “Nedeni ise geçen yıl Türkiye Sinemasının 100. yılını kutladık. On
filmin beşini bu yüzyıla uluslararası damgasını vurmuş filmler arasından
seçtik. Diğer beş filmi de geçen yıl uluslararası başarılar kazanmış eserlerden
oluşturduk. Seyirciden gelen olumlu tepki ve müthiş sorular sadece bizi değil
katılan tüm yönetmen ve oyuncuları da çok mutlu etti. Rusya seyircisi Türkiye
sinemasını anladı, sevdi ve alkışladı” dedi.
“Türk Filmleri Moskova’da Düzenli Olarak
Gösterilecek”
Festival
sırasında iki ülke sineması temsilcileri ileriye dönük ortak çalışmalar yapma
kararı alırken yakın gelecekte hayat bulacak faaliyetlerden ilki; Türkiye
sinemasının en yeni örneklerinin düzenli olarak Moskova’da gösterime girmesi.
Stalin
zamanında, Sovyetler Birliği’nin ekonomik başarılarını halka göstermek için
kurulan devasa fuar ve eğlence merkezi; VDNH Park'ta
yer alan son sistem teknolojiyle donatılmış sinema salonunda ülkemiz sinemasının
gösterimleri ve karşılıklı film değişimleri ile kültürel faaliyetler konusunda
teklif geldi. Konuyla ilgili
çalışmaların bu yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor.
Cinema of Turkey platformu ile T.C. Başbakanlık Tanıtma Fonu ve T.C. Kültür ve Turizm
Bakanlığı katkılarıyla bu yıl ilk kez Uluslararası Moskova Film Festivali
içinde Türkiye bölümü için seçilen filmler şöyleydi. Yavuz Turgul’un yazıp
yönettiği “MUHSİN BEY”. Uğur Yücel’in senaryosunu yazıp yönettiği “SOĞUK”. Nuri Bilge Ceylan’ın yönetmenliğini yaptığı “UZAK”. Tolga
Karaçelik’in yönetmenliğini üstlendiği “GİŞE MEMURU”. Ayrıca Yılmaz Erdoğan’ın yazıp yönettiği
“KELEBEĞİN RÜYASI”. Kaan Müjdeci’nin yönettiği “SİVAS”. Erol Mintaş’ın yönettiği “ANNEMİN
ŞARKISI”. Tayfun Pirselimoğlu’nun yönettiği “BEN O DEĞİLİM” ve Derviş Zaim
imzasını taşıyan “BALIK” .