The Walking Dead’de Carol’ü oynayan Melissa McBride ilk sezondan 5. sezona kadar Carol’ın nasıl değiştiğini anlattı.
S- 5.sezonunun başlangıcında, elinizde silahla ateşler altında zombilerin arasında yürüyordunuz ve sonra o Terminus patlamasına neden olmuştunuz… Nasıl bir his?
-Biraz korkutucuydu tabii, çünkü Carol bir “walker”la karıştırılıyor olabilirdi. Şöyle geçiriyordu aklından: “Burada yapabildiğimin en iyisini yapacağım ve umarım sağsalim çıkabilirim.” Tam da böyle düşünürken kameralar patlamaya çevrildi. Aslında Carol orada kendisini kötü hissetmedi, yapmak zorunda olduğu şeyi yaptı.
S- Terminus’ta Mary ile olan dövüşünüz için öncesinde eğitim almış mıydınız?
-Mary ile biraz yerde yuvarlanıyoruz ama sonrasında dublör var. Herhangi bir zarar görmemizi istemediler. Dublörlerse çok iyi eğitimli, ve o sahnede inanılmaz bir iş çıkardılar. Biz sadece en son yerde kaldıkları bölümünden devraldık.
S- 506.bölümde, Carol kendisinin tüm kimliklerinden bahsettiği bir yer var. Siz hiç böyle bir şey yaşadınız mı, daha önce hiç olmadığınız gibi bambaşka bir insana dönüşüverdiniz mi?
-Kesinlikle. Yaşamın tecrübelerinin beni büyütüp ilerlettiğini düşünüyorum. Bana artık yararlı olmayan farklı kimliklerime elveda demek zorundayım.Sanırım her zaman bu oluşumun içindeyiz. Harika bir şey bu.
S- Peki Carol’un kendi kimlik krizleri için neler önerirdiniz?
-Sanırım şöyle derdim “Dişini sık, aklını kaybetme.”
S- “Apocalypse” için müthiş bir tavsiye bu.
-Evet, literatüre göre ve mecazi olarak öyle.
S-Carol birinci sezondan beri çok değişti. Sizce hala aynı kalmış bir tarafı var mıdır?
-Belirgin davranışları var. Apocalypse’den önce bile farklı iyi yanları vardı. Kendisiyle bir mücadelede, o yanlarının da aslında doğal olarak içinde olduğunu anlıyor. Ama o tarafı gün yüzüne çıkarsa bunlar acı çekmesine neden olacak. Elbette tüm bunlardan önce, bir çocuğun elinde bıçak görmek onun en son isteyeceği şeydi.
Devamı için tıklayın.