Cansın
Rokovet
1960lı yıllar dendiğinde; gençlik hareketlerinin başlangıcı, devletin
başındakilerinin idamı, 60 darbesi, soğuk savaşın Türkiye'ye yarattığı etkiler
geliyor aklıma. İnsanların İslamcı, solcu, milliyetçi diye bölünüp birliğin
yitirildiği bir dönemin başlangıcı... Tam bağımsızlığımızın kaybedildiği,
Amerika'ya her yönden bağımlı hale gelen bir Türkiye... 1960lı yıllar; alınan
dış yardımlar ve borçlar ile otomobili olmayan ülkeye asfalt yapılan, tarlası olmayan
çiftçiye traktör verilen, köylülerin aydınlanmasını sağlayan Köy Enstitüleri’ni
kapatan, köylerde süt varken Amerikan süt tozlarının köylere yollanması talimatını
veren bir devrin sona erdiği yıllar... Aynı zamanda Türkiye'nin bugünkü siyasi
iskeletini oluşturan bir devir... Yaşananlara karşı çıkan sol görüş
çerçevesinde bir araya gelen yurtseverlerin ve gençlerin, tam bağımızlık ideali
etrafında birleşip ülkeyi bu ideale ulaştırmak için mücadele ettiği yıllar...
Genele baktığımız zaman, emperyalizmin kapitalizmin
ve komünizmin maşası olmuş Sovyetler ile ABD zihniyetleri arasında bocalayan
giderek yozlaşan bir Türkiye.