İzmir doğumlu Aytek Şayan, 2013
yılında Bilkent Üniversitesi’nin Tiyatro bölümünden mezun oldu. Sektöre adımını
“46 Yok Olan” dizisiyle atan Şayan, “İsimsizler” dizisinde canlandırdığı Bozan
Erol karakteriyle dikkatleri üzerine çekti. “Diriliş: Ertuğrul”, “Uyanış: Büyük
Selçuklu”, “Barbaroslar: Akdeniz’in Kılıcı” gibi tarihi dizilerin yanında
tiyatroda da yer alan Aytek Şayan, “Kuzgun” dizisindeki performansıyla farklı
türlerdeki oyunculuk yeteneğini sergiledi.
1-Son projenizde
canlandırdığınız karakteri özetleyecek beş anahtar kelime?
En son Attila’da çalışmıştım.
Canlandırdığım Attila hırslı, acımasız, idealist, planlı ve zeki bir karakter.
2-Canlandırdığınız karakterin
tek bir özelliğine sahip olacaksınız; hangisini seçerdiniz?
Çok planlı bir insan değilim o nedenle Attila
gibi daha planlı olmayı seçerdim.
3- Oynadığınız diziyi, filmi
veya tiyatro oyununu bir yemek, canlandırdığınız karakteri de malzemelerden
biri olarak düşünecek olursanız; projeyi hangi yemeğe benzetirsiniz ve
karakteriniz olmasa hangi malzeme eksik olurdu?
Bu soruyu en son Netflix’te yayınlanan filmimiz “Bana Karanlığını Anlat” üzerinden cevaplamak
isterim. Hangi yemek olduğunu seçmek zor ama karakterim filmin tuzu, biberi benim için.
4- İlk audition’ınızı hatırlıyor musunuz; nasıl geçmişti?
Hatırlıyorum, eğlenceli geçmişti. Ben auditionları küçük
birer gösteri gibi değerlendiriyorum ve bana ayrılan o sürede keyif almaya
bakıyorum.
5- Bugüne kadar oynarken yaptığınız en komik hata nedir?
Hayatımda ikinci kez kamera
karşısındaydım. Kalabalık bir sahneydi. Diğer oyuncular bir odada oturuyorlar
ben de elimde tepsiyle girip çay, kahve dağıtacağım. Benim içeri girmemin bir
zamanlaması var onu yakalamam gerek. Birkaç kere çektik olmadı, tabi kahveler çaylar
arka tarafta yenileniyor her seferinde. Neyse en son işte “OLMADI, BİR DAHA”
dendi. Ben hemen arkaya koştum kahveleri çayları yenileyebilsinler diye ama bu
işi yapan arkadaş orda yok. Hemen eskileri suya tutayım diye tepsiden indirdim,
reji “OYUN” dedi. Napayım ne edeyim derken “HADİ GİRİYOSUN” dediler. Tepsi boş…
Ben de tiyatrodan gelen bir refleksle tepsim doluymuş gibi içeri girdim. İlk 20
saniye kimse anlamadı, ben baya çay kahve dağıtıyorum, -MIŞ gibi. İşin ilginci
diğerleri de alıyor benim hayali çayları… En son tabi yönetmenimiz olayı fark
etti, hep beraber güldük.
6- Şu an/son olarak
oynadığınız dizide, filmde veya tiyatro oyununda sizin ya da başka bir
karakterin söylediği, en sevdiğiniz replik nedir?
Şu an bir oyunda oynamıyorum ama
bu soru bağlamında aklıma ilk gelen replik daha önce oynadığım bir tiyatro
oyunundan: “Bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir.”
7- Bir bölümlüğüne/sahneliğine
oynadığınız herhangi bir işteki karakterinizi ekipten başkası canlandıracak.
Kimi o rolde görmek isterdiniz? Aynı şekilde siz de başka bir karakteri
oynayacaksınız. Hangisini seçerdiniz? (Yaş, cinsiyet vb. etmenleri düşünmeden)
Açıkçası oynadığım rollerden
herhangi biri için oyuncu arkadaşlarımdan kimse aklıma gelmiyor ama içinde yer
aldığım işlerden birinde Hasan Sabah vardı. Onu oynamak isterdim, hakikaten
ilgi çekici bir tarihi kişilik. Hasan Sabah’ı seçmemin bir nedeni de bugüne
kadar doğru kaynaklar ele alınarak anlatıldığını düşünmemem.
8-Ergenliğinize döndük;
sevdiğiniz bir ünlünün fotoğrafını tişörte bastıracaksınız. Bu kim olurdu?
(Yerli/yabancı fark etmez)
“Geleceğe Dönüş”teki Marty
karakteriyle Michael J. Fox veya “Maske” filmindeki haliyle Jim Carrey.
9-Karşınızda zaman makinesi
var; hangi dönemde, hangi şehre ışınlanmak isterdiniz?
Fransız Devrimi / Paris-Bastille.
10-Bugüne kadarki en büyük
çılgınlığınız nedir?
Yani düşündüğümde “çılgınlık”
diye hatırladığım bir şey yok ama hemen bir tane edineceğim :)
11-Hangi dizileri takip
ediyorsunuz ve onları izlerken yanında yemesem olmaz dediğiniz abur cuburlar
neler?
Bu aralar “Last Of Us”ı takip
ediyorum, abur cuburlarla aram yok. İzlerken atıştırmak pek adetim değil ama
meyve yiyorum öyle zamanlarda.
12-Güne bir kitabın dünyasında
başlayacaksınız; öğlen bir dizinin, akşamı da bir filmin dünyasında
geçireceksiniz. Hangilerini seçerdiniz?
Sabah: “Don Kişot”, öğlen: “Rick and Morty”, geceler zaten
hep “Inception”.
13-Oyunculuğun en çekilir ve
çekilmez yanları nelerdir?
Oyunculuk hakikaten eğlenceli. Sevdiğim işi
yapıyorum ve mesleğini seven herkesin eğlendiği kadar ben de eğleniyorum. Ama
beklemek çok zor.
14-Kapitalizm, feminizm, sosyalizm, elitizm... Hadi,
bunların yanına bir tane de siz yepyeni bir “-izm”li kavram ekleyin.
O kadar çok “-izm” var ki bir tane de ben eklemeyi tercih
etmem. Ama illa bir “-izm” olacaksa, çok tatlı bir kedim var, adı Çuval.
Çuvalizm olsun, zaten kendisiyle tanışanlar da katıldı bu Çuvalizm’e.
15- İnsan tabiatı gereği kendini ciddi anlamda
eleştirirken zorlanır. Çünkü nedenini herkesten iyi bildiği için hep o
noktalara sığınır. Ben bu soruyu kime sorduğumu bilmiyorum ancak diğer
oyunculara ve okurlara bir mesaj olması açısından kendinde ‘tamamlanabilir bir
eksiklik’ gördüğün şeyi nedeniyle birlikte anlatır mısın?
İnsan kendini eleştirirken
zorlanır mı bilmiyorum. Ama eleştiri dinlerken veya eleştirdiği şeyleri
değiştirmeye çalışırken zorlanıyor. Onu biliyorum. Ben daha eylemsel olmaya
çalışıyorum. Özellikle benim için önemli olan konulardaki düşüncelerimi eyleme
geçiremediğim için çok eleştiriyorum kendimi. Nedenini sordunuz, zaten bu
nedenleri düşünürken kaybolup eyleme geçemiyor insan. O yüzden kabul edilebilir
bir nedeni yok sanırım. Sadece “yapmaya” başlamak gerek.