BluTv'nin uyarlama dizisi Saklı'nın üç başrol oyuncusuyla konuştuk

Fırat Çelik

• Saklı sizin dijitaldeki ilk işiniz sanırım, dijitalde sizi daha özgür hissettiren bir alan var mı? Farkı ne oldu sizin için?
Evet, benim ilk dijital işim. Böyle cesur ve uyarlaması bu denli güçlü olan bir projede yer aldığım için çok mutluyum. Tabii ki kontrol mekanizması televizyona göre çok daha az ve bence bir oyuncuya sağladığı alan açısından en büyük avantajı başını ve sonunu aynı anda biliyor olmak.
 
• Uyarlama, avantajlarının yanı sıra cesaret isteyen de bir durum. Orijinali ile kıyaslanma ihtimali tüm ekip için gergin olabilir. Siz sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’deki izleyiciler yerelliği açısından orijinalinden daha çok beğenecek mi Saklı’yı?
Tabii ki uyarlama işlerin her zaman bir handikapı vardır çünkü temel aldığın, ondan hareketle yola çıktığın orijinal bir anlatı söz konusu. Ve ister istemez “orijinali” kavramı yaptığın, yapacağın işle bir kıyaslama durumunu da beraberinde getiriyor. Bizim tüm ekip olarak o işi sahiplenmemiz ve sanki daha önce çekilmemiş gibi ilerleyerek elimizdeki projeyi yaratmamız çok önemli. Deniz Akçay zaten hem senaryo hem de rejisel anlamda o kadar güçlü uyarladı ki bence kıyaslama ihtimalini ciddi anlamda düşürdü. Seyirci ‘Saklı’yı bağımsız bir iş olarak benimseyecek bana göre. Umarım herkes beğenir.
 
• Dizinin ilk birkaç bölümünde sizi kendi potansiyeli altında ezilen, içinden çıkamadığı bir tutulma yaşayan bir adam olarak görüyoruz. Gerçek kariyerinizde de benzer süreçler yaşadınız mı?
Bence her insanın kariyeri boyunca inişler ve çıkışlar olur. Önemli olan o yolda giderken kendini devamlı güncelleyip, pes etmeyip geliştirmesi. Ozan karakterinde kendimi yer yer gördüm ve bu ona olan empati duygumun yükselmesine de yol açtı. Algılarım açıkken, farkındalığım yüksekken bu inişlerle nasıl başa çıktığımı fark ettim. Mesela ‘Saklı’ üzerinden de bu soruya cevap vereyim; bu proje kariyerime bence çok güzel doneler kattı ve katacak. Bu nedenle kendimi hazır hissediyorum bir sonraki çıkmaz sokaklara ve de aynı anda da birkaç basamak daha atlamaya.
 
• Ozan aslında karısına aşık olduğunu düşündüğümüz bir adam, sonra birden başka birine aşık oluyor. Aşk sizce böyle yön değiştirebilen bir şey mi?
En nihayetinde insan doğası zaten evirilen, dönüşen ve devamlı değişen bir şey. Hayatta hiçbir şey cepte değil. Her şeyin kıymetini bilip onu en iyi şekilde beslemek bence en güzel ve de doğru davranış. Ancak bazen en sevdiğimiz kitabın bile son sayfasına gelip içimiz bir burkulmuyor değil. Aşk da böyle bir şey olsa gerek.
 
• Gerçek hayatta Ozan'la arkadaş olur muydunuz?
Ozan, dört çocuklu bir aile babası. Yazar ve de öğretmen; sırf bu etiketlerine baktığımda bile ondan öğreneceğim çok şey olacağını söyleyebilirim. O nedenle zevkle arkadaşlık kurma talebim olurdu ondan. O benimle arkadaş olur mu? Orası muallak.
 
• Hiç bir yalanı sürdürmek zorunda kaldınız mı?
Yüreğim ve vicdanım dayanmaz, kaldıramaz ki yalanı sürdürmeyi. Tabii ki her insan gibi beyaz yalanlar söylüyorum ama dizideki kadar büyük bir yalanı sürdürmek benim için imkansız. 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER