Kathryn Hahn: 20 yıl önce kendimi Mrs. Feltcher gibi bir projenin başrolünde hayal edemiyordum

Kathryn Hahn: 20 yıl önce kendimi Mrs. Feltcher gibi bir projenin başrolünde hayal edemiyordum
Kathryn Hahn, Amerikalı aktris ve komedyendir. Kariyerine televizyonda başladı, NBC suç drama dizisi Crossing Jordan'da Lily Lebowski'yi oynadı. 2014 yılında rol aldığı Transparent dizisindeki Raquel Fein performansıyla Emmy'ye aday oldu. Transparent ve Emmy adaylığının ardından yapımcıların radarına giren Hahn, HBO yapımı Mrs. Fletcher dizisinin başrol kadın oyuncusu olarak televizyon seyircisinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Tom Perrotta'nın yaratıcısı olduğu komedi dizisi yazarın aynı adlı çok satan romanından uyarlandı. 

Mrs. Fletcher 28 Ekim’den itibaren ABD’den 24 saat sonra her Pazartesi 00.00’da beIN SERIES COMEDY kanalında ekrana gelecek.

Ortaya çıkan işten memnun musunuz?
Gerçekten çok heyecan duyuyorum. İşin içinde olunca objektif olmak zor ama çekimler harikaydı. Çok gururluyum.
 
Tom sizin beraber çalışmanızın ne kadar önemli olduğundan bahsediyordu. Dizi çekimleri sürerken #MeToo hareketinin devam ettiğini ve senin harika bir şekilde konuya dikkat çektiğini söyledi.  
Aslında ilginç bir konu. #MeToo hareketi çok canlı ve yüksek bir ivmeyle sürüyor ve biz diziyi çekerken de bu durum böyleydi. O kısımla ilgili daha söylenmesi gereken çok şey var. Benim için çok önemliydi. Tom’la ilk görüşmemizden sonra bunun iki farklı bakış açısından anlatılan bir hikaye olduğunu hissettim. Anne ve oğlu... Benim dikkatimi çeken ise kitapta annenin gözlemci bakış açılı anlatıcı ağzından yazılırken; oğlun kahraman bakış açılı birinci tekil anlatıcı ağzından yazılmasıydı. Ayrıca; yazarın Eve (anne) karakterinin içine nasıl gireceği konusunda da çok meraklanmıştım. Bu durumun annenin ruhunu anlamakta karşılaşacağımız bir engel olacağını biliyordum. Ancak Tom, kendini etrafını çok güçlü kadınlarla çevrelemişti. Bu durum oldukça takdir edilesiydi. Dahası Tom’un da farkında olduğu üzere, ekibin kadın yönetmenlerden, kadınlardan oluşan bir senaryo grubundan oluşması ve müthiş bir yapımcı olan Helen Estabrok’un da projede olması benim için çok önemliydi. Ayrıca Tom her zaman içten,dürüst, yumuşak başlı ve sizi çok iyi dinleyen biridir. Böylece, bu müthiş yazılmış kitaptan yola çıkarak hiç ummadığımız bir noktaya geldik.

Kitabı biliyor muydunuz?
Hayır, bilmiyordum. Dizi için bir deneme çekimi yaptıktan sonra Tom’la bir toplantımız vardı ve bir şekilde kendimi Tom’a göstermek zorundaydım. Bu görüşme aslında iki tarafın da birbirini tarttığı bir görüşmeydi (gülüşmeler). Görüştük, Santa Monica’da bir şeyler içtik ve birçok şey hakkında konuşarak zaman geçirdik. Bu konuşmaların çok azı proje hakkındaydı; çoğunlukla ilgi alanlarımızdan bahsettik.
 
Ve Eve Fletcher karakteri sizde açıkça bir merak uyandırmıştı, değil mi?
Kesinlikle! Toplum tarafından konmuş ama artık ona ait olmayan birçok kimlik atfedilen,10 yıl önce boşanmış ve çoktan üstünden atması gereken ‘ Bayan Fletcher’ etiketini hala taşıyan bu kadınla çokça empati yapıyorum. Annem de aynı durumu yaşıyor. 15 yıl önce boşandı ancak soyadı hala Hahn. Boşanmış birçok kadın hala eski eşinin soyadını taşıyor. Bu tuhaf değil mi? Bence bu artık değişiyor; ancak annemlerin nesli için o kimlik, senin hayatundı. Sanırım çocuklar için daha kolay ama sen yalnızca sana ait olmayan bir kimliğe tutunuyorsun.
 
Ve bu durum Eve’in oğlu üniversiteye gittiğinde Eve’in hayatını sorgulamasının sebebi, değil mi?
Evet, ‘Bayan Fletcher’ olmak Eve’in kendi üstüne koyduğu ‘anne’ kimliğinin ve diğer etiketlerin temel noktasıydı. Aslında birbirlerine yabancı olduğu oğluyla yaşıyor ve dünyadaki en iyi anne-oğul ilişkisi değil. Oğlu onu ayrıca, haksız bir şekilde, babasıyla boşanmasından sorumlu tutuyor.İşi dünyanın en iyi işi değil ve hemen hemen her şey kurallarla belirlenmiş. Her şeyi kitabına göre yapmaya çalışmış, tüm hayatı boyunca iyi biri olmaya çalışmış; ancak bu durum ruhuna iyi gelmemiş birisi. En sonunda kendisinin hem kendi için hem de oğlu Brendan için kim olduğunu keşfetme fırsatı buluyor. Bunu Pandora’nın Kutusu isimli bir porno sitesi aracılıyla yapıyor ve pervasızlaşarak tehlikeli bir hale dönüşüyor. Temelde kendisiyle bir ilişkisi var. Artık kendini daha seksi, libidosu yüksek ve çekici bir kadın olarak görüyor ve eve gidip kendisiyle buluşmak, beraber olmak için sabırsızlanıyor. Sanırım ilk birkaç bölümü bir balayı süreci olarak görebiliriz; ama sonrasında işler kesinlikle biraz daha karanlıklaşıyor. Fakat sanırım kendine yine aşık oluyor.
 
Tom hikayenin bu kısmının ‘Tutkunun Azılılığı’ olarak tanımlıyor? Aynı fikirde misiniz? Pornonun Eve için ne anlama geldiğini düşünüyorsunuz?
Evet, arzuya mani olamazsınız. Ne kadar gerçekdışı olsa da bir sınır çekemezsiniz. Pornonun, onun için bir cinsel farkındalık ve kendisinin Tanrı’yı aradığı ya da kendini keşfetmeye çalıştığı bir varoluşsal arayışın zemini olduğunu düşünüyorum. Bence kadınları ‘annelik’ gibi ‘menopoz’ gibi kavramların ücra köşelerine sıkıştırmaya çalışıyoruz. Böylece kimsenin size eskisi gibi bakmadığı görünmez bir hale bürünüyorsunuz. Ancak içerde kadınlığınız, cinselliğiniz hala canlı ve etkin. Sanırım bir kadını nadiren hala bu şekilde canlı ve yaşayan bir şekilde görüyoruz. Bu durum bana oldukça ilginç geliyor ve kadınlar arzularına mani olunmaksızın yaşamayı hak ediyor.
 
Eğer porno izleyen bir erkek olsaydı, bu kesinlikle bambaşka bir hikaye olurdu...
Evet ama bunu çoktan gördük. Biz izleyiciler olarak yıllarca kadınlara yöneltilen bakışlar olduk. Yani temelde hepimiz, erkeğin gözünden, porno izleyicisi olduk.
 
Ana akım sinema ve televizyonları mı kastediyorsunuz?
Evet, bu nedenle porno izleyen bir kadın görmek hem kendi içinde hem de genel olarak farklı bir durum ve farklı hissettiriyor. Bu aynı zamanda çift taraflı bir hikaye. Biz hem Eve’in yaşadığı internet aracılığıyla süreci hem de günümüzde pek çok genç insan gibi flörtleşme, karşı cinsle yakınlaşma gibi tecrübeleri teknolojik aygıtları aracılığıyla gerçekleştiren oğlunu izliyoruz. İkisi de yüz yüze konuşmaktan, flörtleşmekten, sadece randevuya çıkmaktan, kalp kırıklıklarıyla ya da tartışmalarla nasıl başa çıkacağından bihaber; çünkü sadece tek bir hareketle geride bırakıyorlar. Eve interneti yeni bir dünya olarak görerek ona dahil olurken; Brandon ise üniversiteye giderek gerçek hayatla tanışıyor. Tom’un hazırladığı harika kurgu sayesinde bu yapımda iki hikayeyi de görüyoruz.
 
Böyle bir rol için nasıl hazırlık yaptın? Prova yapabilecek zamanın oldu mu?
Yeterince olmadı. Bazen yapabiliyorsunuz, bazen yapamıyorsunuz. Bu yüzden biz de oğlum Brendan rolünde oynayan ve inanılmaz bir oyuncu olan Jackson (White) ile birkaç kez yemeğe çıktık ve biraz zaman geçirdik. O çok başarılı. Çok fazla ipucu vermek de istemiyorum ama ilginç bir şekilde onunla beraber çok fazla da rolümüz olmadı. Dolayısıyla ilk başlarda biz de ileride ne kadar beraber olacağımızı bilmeden elimizden geleni yaptık. Onunla kimyamız gerçekten çok uyuştu. Bunu bütün oyuncu kadrosu için de söyleyebilirim. Julian rolündeki Owen Teague inanılmaz bir aktör. Amanda rolündeki Kate Kershaw, Jen Richards (Margo), Rashad (Curtis rolünde), Casey Wilson (Jane Rosen); bütün bu isimler tek kelimeyle muhteşemdi. Bütün bu kusursuz karakterdeki insanların (gülerek) bir araya gelmesiyle oluşmuş mükemmel bir oyuncu kadrosuna sahip olduğumuz için kendimi çok şanslı görüyorum. Bu isimlerin hepsini ayrı ayrı çok seviyorum.
 
Mrs. Fletcher için şu an TV’deki en nefes kesici komedi/dram yapımlarından birisi diyebilir miyiz?
Evet.

Bunun 20 yıl önce gerçekleştiğini hayal edebiliyor musun?
20 yıl önce kendimi böyle bir şeyin başrolünde hayal edemiyorum. HBO, beni böyle bir oyuncu kadrosunun olduğu ve böylesi konuları işleyen bir projede başrole uygun görerek gerçekten önemli bir risk aldı. HBO’nun böylesi bir konuda gözünün karartmasından dolayı oldukça mutlu ve gururluyum. Bu, yeni nesil televizyon için altın çağdır.
 
Rollere kendini kaptırıyor musun? Aralarında senin için diğerlerinden daha fazla anlam taşıyan var mı?
Bu seferki gerçekten hiç kolay değildi ve zorlayıcıydı. Başımdan savmak anlamında söylemiyorum bunu ama bunun etkisinin geçmesi zaman aldı. Bir süre etkisi altında kaldım. Eve’in gerçekten çetin ceviz olduğunu düşündüğüm için zorlandım diyebilirim. İyi anlamda çok zorlayıcı bir deneyimdi. Her anlamda çetin cevizdi ama bunu yaratıcı bir tatmin edicilikle olduğunu söylüyorum. New York’tayken kış mevsimindeydik. Ben ailemden uzakta, izole bir durumdaydım. Üzerinde çalışmamız gereken de birçok şey vardı. Eve karakterini tanımaya çalıştım. Eve yalnız birisi olduğu için onun yerinde olmak oldukça zorlayıcıydı.
 
Ama şunu da söyleyebilirim ki, karakter bir şekilde beni etkisi altına almayı başardı, -Tom’un yazma gücünün de etkisiyle – Burada beraber çalıştığımız insanları da çok sevdiğimi söyleyebilirim. Burada hep beraber altına girdiğimiz sorumluluk ve yaptığımız şey, bizi fazlasıyla memnun etti.
 
Sizce izleyiciler Mrs. Fletcher’dan ne çıkaracaklardır?
Bu konuda hiçbir fikrim yok (Gülerek). Bilmiyorum! Yayınlanır yayınlanmaz hepsini izleyeceklerinden şüphem yok. Gerçekten üzerinde fazlasıyla emek harcanmış bir proje ve böyle güzel insanlarla beraber içinde bulunmak da benim için oldukça gurur verici.
 
Mrs. Feltcher’in yeni sezonu olacak mı?
Göreceğiz. Bu bölüm sayısı belli olan bir dizi. Ama ben Eve’i çok sevdim. Bakalım ne olacak (Gülerek). Bakın, Big Little Lies dizisinde de kimse bir sezon daha olacağını düşünmüyordu. Bu yüzden bekleyip göreceğiz.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER