Dafna Levin Davidoff: Euphoria insanlığın yakasına yapışan yanlış ve hastalıklı algılarla ilgili

Dafna Levin Davidoff: Euphoria insanlığın yakasına yapışan yanlış ve hastalıklı algılarla ilgili
Başrolünde Zendaya'nın rol aldığı uyarlama format Euphoria, geçtiğimiz 16 Haziran'da HBO tarafından yayınlandı. Euphoria dizisini ve hikayenin 8 bölümdeki iştigal alanını seven oldu, sevmeyen de oldu. Ancak Sam Levinson'un uyarladığı seri çok ses getirdi. Euphoria bir İsrail formatı demiştik. Dizinin orijinalinin yönetmeni ve yazarı olan Dafna Levin Davidoff, "2. Başka Sinema Ayvalık Film Festivali"nin konuğu olarak ülkemize geldi. Festival bünyesinde düzenlenen "Yeni Sinefiller: Nasıl Yapıyorlar" paneline konuşmacı olarak katılan Dafna Levin Davidoff ile Euphoria ve diğer projelerini konuştuk. 

Meraklısı İçin: Euphoria ülkemizde de Digiturk, beINConnect tarafından yayınlanıyor.

● Öncelikle sizi tebrik ediyorum Euphoria için. 2012’de İsrail’de yaptığınız format HBO’da yayınlandı ve epey başarılı oldu.
Çok teşekkürler.
 
● Ama sizinle sohbete yeni projeniz Fifty’den bahsederek başlamak istiyorum. Proje hakkında neler söyleyebilirsiniz?
İsrailli bir yazar var. Genelde roman yazıyor. Üniversitede yazarlık üzerine dersler veren bir profesör aslında. 50 yaşında senarist bir kadın hakkında bir senaryo yazmıştı. Yapım şirketi benimle iletişime geçti ve “Sen de 50 yaşındasın. Bu projeye çok uyarsın,” dedi. Bu projeyi kabul ettiğim için çok mutluyum. Kadınların çok beğeneceğini düşünüyorum. O kadar isabetli gözlemlerle yazılmış ki. Ve çok cesurca… İlk sahnelerden birinde karakter Tinder’dan ayarladığı bir randevuya gidiyor. Dokuz yıl önce dul kalmış bir kadın. Genç çocukları var. Yedi yıl boyunca hiçbir şey yapmıyor ve en sonunda Tinder’a katılmaya karar veriyor. Randevuya gidiyor, çok yakışıklı ve genç bir veteriner var karşısında. O kadar yükseliyorlar ki birbirlerine, hemen o anda muayenehanede sevişmeye biaşlıyorlar. Sonra bizimki hapşırıyor. (Gülüyoruz) İşin tam ortasında hapşırıyor. İşte dizi tamamen bunun hakkında. 50 yaşında olmanın karanlık tarafları… Oldukça komik. Birkaç gün önce yayına girdik. Kadın seyircilerimizin kendilerinden çok şey bulacaklarını düşünüyorum. Sizin de izlemenizi çok isterim. Benzer yaşlardayız sanırım.
 
● 54 yaşındayım.
Ben de 51 yaşındayım. Gerçekten bizim için yapılmış bir dizi.
 
● İzlemeyi çok istiyorum.
Ama yapım şirketi henüz İngilizce’ye çevirmemiş olabilir.
 
● İşte o yüzden Amerikan uyarlamasının yapılmasını bekliyorum. (Gülüyoruz) İsrail format yaratma konusunda çok dikkatimizi çeken başarılı bir ülke. In Treatment’ta da yazar olarak çalışmıştınız. O projede Hagai Levi’yle çalışmak nasıldı?
Benim televizyona yaptığım ilk işti. Projeyi çok özlüyorum. Yazarken en çok eğlendiğim işti. Bugün bile olağanüstü olduğunu düşünüyorum, çok seviyorum. Oturmuş diziyi yazarken, “Bunu kim izleyecek?” diye düşünüyordum. İki kişi durmaksızın konuşuyor. Aslında hiçbir şey olmuyor ve hiç hareket yok. Tüm dünyada o kadar popüler oldu ki, o kadar çok ülkede yayınlandı ki çok şaşırıyorum.
 
● Biz de ilk duyduğumuzda benzer şeyleri düşünmüştük. Hep aynı insanda sürekli konuşan insanlar… Ama mükemmel bir iş çıktı.
Çünkü şık ve çok zeki bir işti.
 
● Ülkenizde çok tanınmış bir reklam yönetmenisiniz de aynı zamanda..
Evet. Okuldan mezun olduğumdan beri reklam çekiyorum. Az kalsın sinema okulunu kazanamayacaktım. Çünkü mülakatta “İleride ne yapmak istiyorsun?” diye sorduklarında “Reklam,” diye cevap vermiştim. Bundan hiç hoşlanmamışlardı. Neyse ki en sonunda beni kabul ettiler. Ben de sonra birçok reklam çektim ve bu işi çok sevdim. İşe başladığım dönemde en iyi ekipmanla, en iyi ekiple ve en iyi bütçeyle çalışabilmenin tek yolu buydu. Sinema ve televizyonda hiç görülmemiş şeyler çekebiliyorduk çünkü bütçeleri çoktu. Bu bana çok heyecan verici geliyordu. Bugün hala para kazanmak için reklam çekmek zorundayım.
 
● Bir de kısa filminiz var.
Evet. 30 yıl önce çekmiştim.
 
● Televizyona geçişiniz nasıl oldu? İlk yazarlığınız In Treatment. Peki ya yönetmenlik?
Her zaman kendimi bir yönetmen olarak gördüm. Neden bilmiyorum, ilk işim In Treatment’ta beni yazar kadrosuna istemişlerdi. Ben de yazarlık yaptım, işin yönetmenlik kısmına hiç dokunmadım. Ama ondan hemen sonra okuldan bir arkadaşım Bastards diye bir proje yapıyordu. Birlikte yazmamızı önerdi. Yeniden çevrim haklarını 24 ve The X-Files’ın yazarı ve yapımcısı Howard Gordon almıştı. Üzerinde epey çalıştılar, hatta başrolde Richard Gere olacaktı. Fakat birkaç hafta önce projenin gerçekleşmeyeceğini öğrendik.
 
● Kısmet... Peki, Euphoria’nın 2012 versiyonunda hem yazar, hem de yönetmen olarak görev aldınız. Orijinal formatta 90 doğumlu gençlere odaklanıyorsunuz. Amerikan versiyonunda 2000 sonrası doğan gençler var. Bu iki kuşak arasında aslında korkunç bir uçurum var. Sizce uyarlama nasıl oldu, memnun musunuz?
Amerikan versiyonunu çok beğeniyorum. Bizim versiyonun üzerinden uzun zaman geçti. Onlar işi daha da ileri götürdü, ki bu çok doğru bir şey. Dünya o kadar hızlı değişiyor ki. 12 yaşındaki çocuğumla 20 yaşındaki çocuğum birbirine hiç benzemiyor, çünkü çok hızlı ilerliyoruz. Ablasının o yaşta bilmediği şeyler biliyor. Onların bildikleri şeyleri ben o yaştayken hayal bile edemezdim. Uyarlamayı yaparken bunu göz önünde bulundurmuşlar. Akıllı telefonları düşünün. Biz Euphoria’yı yaparken bunu düşünmek zorunda değildik. Çünkü henüz bütün hayatımızı ele geçirmemişlerdi. HBO versiyonunda modern hayatı yansıtmışlar, bu yüzden de çok farklı.
 
● HBO diziyi uyarlamak istediğinde ne hissettiniz?
Heyecanlanmıştım ama bir yandan da temkinliydim. Çünkü, dediğim gibi, böyle süreçleri daha önce de yaşadım. Anlaşma süreci yıllar alıyor, son ana kadar projenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilemiyorsunuz. Yapmaya karar verseler dahi pilot bölümünden sonra vazgeçebiliyorlar. Örneğin, yönetmen eşim 15 yıl önce İsrail’de bir dizi yaptı. Büyük bir kanal uyarlama haklarını aldı ve pilot bölüm için altı milyon dolar harcadılar. Sonra da projeyi iptal ettiler. Oluyor böyle şeyler.
 
● Amerikan uyarlamasına ne kadar dahil oldunuz? Hikayeyi nasıl işleyeceklerine ya da kadroya müdahale ettiniz mi?
Uyarlama haklarını aldıktan sonra iş tamamen onların oluyor. İlk etapta projeye dahildik. Örneğin Sam Levinson’ın işin başına getirilme sürecinde bizim de söz hakkımız vardı çünkü adayların senaryolarını değerlendiriyorduk. Ama Sam işi aldığı anda bizim görevimiz sona erdi, tamamen onun oldu. Gerçek şu ki, bu iş tamamen onlara ait. Ama sonuçtan çok mutluyum. Yer yer “Ben de böyle yapmalıydım,” bile diyorum.
 
● Dizi yayına girdiği andan itibaren Amerikalı eleştirmenler ikiye bölündü. Bir kısmı uyuşturucu ve seks sahneleri yüzünden seyretmeye bile değer görmedi; diğer kısım ise işi çok beğendi ve son derece sahiplendi. İçeriğin sahibi olarak bu duruma nasıl bakıyorsunuz?
Buna o kadar alışkınım ki. Sekiz yıl önce İsrail’de de aynı şeyi yaşadık.
 
● İsrail versiyonu da bu kadar sert miydi?
Kesinlikle. Bugün izlediğinizde öyle gelmeyebilir ama unutmayın ki biz sekiz yıl önce yayındaydık ve o dönem için çok serttik.
 
● O zamanlar dünya üzerinde cinsiyet meselesi bu kadar tartışmaya açık değildi. Biraz #metoo’nun da rüzgarıyla son beş yılda çok yükseldi. Artık sadece taşıdığımız cinsel organlar üzerinden kimliğimizi tartışmıyoruz. Dolayısıyla dizi de biraz bunun altını kaşıyor. Önümüzdeki yıllar için Euphoria’nın bir öncü olacağını düşünüyor musunuz?
Çok güzel bir soru. Benim için Euphoria bu yaş grubuyla hatta tüm insanlığın yakasına yapışan yanlış ve hastalıklı algılarla ilgili. Bir tek kadınlara yaklaşımın yanlış olduğunu düşünmüyorum. Bence bütünüyle çürümüş bir ortam var. Euphoria’nın bakış açısına göre herkes acı çekiyor, herkes bu dönemin ve gençlikte yaşanan gel-gitlerin kurbanı. Önceliğim bu değildi ama bu sorunlara da değindik. Çünkü gençken başınıza gelen her şey bizim hikayemizi oluşturuyordu. Tecavüz, cinsel istismar… Hepsi dizimizde var ama merkezde değiller.
 
● Euphoria’nın orijinali tek sezondu. HBO ise diziye devam edecek değil mi?
Evet, ikinci sezon olacak. HBO’dan duyduğum kadarıyla en fazla 3-4 sezon yapacaklar. 30 yaşında insanların gençleri oynamak zorunda kalacağı kadar uzun devam etmek istemiyorlar. Hikayenin özüne bağlı kalmak istiyorlar.
 
● Dizinin devamını ve hikayenin uzatılmasını da Sam Levinson ve ekibi mi üstlenecek? Siz dahil olacak mısınız?
Sanırım Sam Levinson devam edecek.
 
Biz de heyecanla yeni sezonları bekliyoruz. Röportaj için çok teşekkür ederiz.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER