Ömer Meral: Doğru planlanmış tanıtım stratejisi içeriğin en önemli parçası haline dönüşüyor..

Ömer Meral: Doğru planlanmış tanıtım stratejisi içeriğin en önemli parçası haline dönüşüyor..
FOX Networks Group Türkiye, 2018-2019 sezonu için hazırladığı tanıtım çalışmalarıyla uluslararası ödül törenlerinde birbirinden değerli 16 ödül kazanarak büyük bir başarıya imza attı. Biz de bu vesileyle FNG Türkiye Tanıtım ve Kreatif Grup Başkanı Ömer Meral ile konuştuk. 

● Tanıtım filmleri de artık en az filmlerin/belgesellerin kendisi kadar dikkat çekiyor. Bu değişimin arkasında ne yatıyor sizce?
90’lı yıllar ile kıyaslandığında izleyiciler için artık çok fazla seçenek var. Bundan sadece 20 yıl evvel izleyebileceğiniz kanal sayısı oldukça kısıtlı iken günümüzde yüzlerce kanal seçeneği söz konusu. Son zamanlarda hayatımıza giren online içerik sağlayıcılar ile birlikte sektörde rekabet daha da kızışmış durumda. İzleyici gözünde bir marka algısı oluşturabilmek, fark yaratmak ve rakiplerden ayrışmak için içerik seçkisine ek olarak bu içeriğin nasıl pazarlandığı, içerik sağlayıcı markalar için çok daha büyük bir stratejik öneme sahip. Kanalların izleyiciye erişmek için elinde olan en kuvvetli iletişim aracının kendi tanıtım alanları olduğunu düşündüğümüzde tanıtım filmleri bu stratejinin en önemli parçası haline dönüşüyor.
 
Eskiden sinema filmleri ve diziler dışında görsel içeriklere yönelik pek tanıtım filmi görmezdik. Şimdi ise “Sıra Dışı Bir Kaya”nınki gibi izlemeye doyamadığımız tanıtımlarla karşılaşıyoruz. Tanıtım filmlerine yatırımın artmasında rekabetin etkisi var mı?
Yaptığımız araştırmalarda çoğu zaman izleyicinin içerik ve içeriğin yayınlandığı kanal ile bağlantı kuramadığını görüyoruz. Kısa vadede iyi reytingler geldiği sürece sorun yok gibi gözükse de uzun vadede bu durum, içerikleri izleyici ile buluşturan markalar için büyük bir problem. Bu marka bilincinin geliştirilmesi ve perçinlenmesi için daha gelişmiş pazarlarda bulunan medya şirketleri, imaj filmlerinden tutun bölüm tanıtımlarına kadar çok ciddi yatırımlar yapıyorlar.
 
Bir içeriğin lansman kampanyası çerçevesinde geliştirilen tanıtımların sayısı 10-20 gibi rakamlara ulaşabiliyor. Aylar öncesinden başlayan pre-tease dönemi, ardından tease kampanyası, ardından reveal tanıtımlar, ardından tür fanları için yapılan özel çalışmalar, ardından hedef kitleler özelinde hazırlanmış tanıtımlar, vb. Avrupa ülkeleri ile ortak lansmanını yaptığımız bazı içeriklerimizin sadece iletişim stratejisi dokümanı bile 30 sayfa ki burada tek bir içerikten bahsediyorum. Doğru strateji ile hazırlanan bu çalışmaların tümü izleyici gözünde bir değer oluşturuyor ve oluşan bu değer rekabetin zorlu olduğu bir pazarda oldukça ihtiyacımız olan bir şey.
 
“Sıra Dışı Bir Kaya” için neden küresel tanıtım filmlerini kullanmak yerine yerel bir çalışma hazırlamayı tercih ettiniz?
FNG bünyesinde 10 kanal ile Türkiye pazarına hizmet veriyoruz ve bunlardan 9 tanesi yabancı içerikli kanallar. Markalarımızın yerel izleyici tarafından daha çok benimsenmesi ve onlar ile duygusal bağı kuvvetlendirebilmemiz başarımız için oldukça önemli. Yurt dışı kaynaklı bir içerik hizmetinin dublaj/altyazı ile Türkçeleştirilerek yayına verilmesinden daha fazlasını yapmak zorundayız. Bu sebeple, gezegenimizin sıra dışı güzelliklerinin ön planda olduğu bir içeriği tanıtırken Türkiye’den de görüntülere yer vermek istedik. Ama bu tanıtımı sadece Türkiye’de değil tüm dünyada kullanabilecek ve standart belgesel tanıtımları matematiğinden daha farklı olacak şekilde tasarladık.
 
Başarılı yapımlar veya tam zıttı olarak kalitesiz yapımlar tanıtım ekiplerini oldukça heyecanlandırır. Her iki durumda ortaya iyi bir tanıtım çıkarabilmek için gerçekten sınırları zorlamak ve alışılmış yöntemlerin dışında düşünmeniz gerekir. Sıra Dışı Bir Kaya’yı izlediğimizde ekip olarak oldukça etkilenmiştik ve bu içerik ile çıtamızı daha da yükseltebileceğimizi farkettik.

Festival sezonunu geride bıraktığımızda New York Festivals TV & Film Ödülleri, Promax Global Excellence Ödülleri, Promax Avrupa Ödülleri ve Clio Entertainment Ödülleri dahil 4 uluslararası festivalde en iyi belgesel tanıtımı, en iyi kurgu ve en iyi ses tasarımı gibi oldukça prestijli kategorilerde, toplam 2 Altın, 4 Gümüş, 4 Bronz ve 2 Finalistliğe layık görülen bir çalışma oldu. Clio Entertainment’da tüm dünyada ödüle hak kazanan tek belgesel tanıtımı olması ise bizim için büyük gurur kaynağı. Bu tip uluslararası festivallerde bütçe ve ekip olarak imkanları bizden çok daha geniş olan kanallar, ajanslar ve network’ler ile aynı kulvarda yarışıyorsunuz ve bunların arasından sıyrılarak bolca ödül almak ekibim için büyük bir mutluluk ve motivasyon kaynağı oluyor. Aynı zamanda bu proje üzerinde çalışan ekip arkadaşlarım için kendi sınırlarını zorladıkları ve yeni teknikler öğrendikleri çok keyifli bir çalışma oldu. Bize paket halinde sunulan tanıtımlar ile yetinseydik gerçekten güzel bir fırsatı kaçırmış olacaktık.

● Biraz “Sıra Dışı Bir Kaya”dan bahsedelim. Bu belgesel Darren Aronofsky gibi sinema filmleriyle tanıdığımız önemli bir yönetmenle çalıştınız. Aronofsky için da belgesel dünyasına adım atma fırsatı olan bu çalışmanın National Geographic’e nasıl bir katkısı oldu? Türkiye’deki izleyici kitlesinin tepkisi nasıl oldu?
Hem Türkiye’de, hem tüm dünyada izleyicilerin en çok izlediği National Geographic belgesellerinden birisi olduğunu söyleyebiliriz. Hatta geçtiğimiz haftalarda ünlü şarkıcı Tarkan’ın da belgeselin büyük bir hayranı olduğunu öğrendik. Belgeselde yer alan dünyaca ünlü astronot Chris Hadfield’ı geçtiğimiz yıl Sıra Dışı Bir Kaya tanıtım kampanyası kapsamında gerçekleştirdiğimiz “National Geographic Live: Uzaydan Dünyamız” etkinliğinde İstanbul’da misafir ettik ve National Geographic hayranları da etkinliğe yoğun ilgi gösterdi. Bu nedenle Türk izleyicisi açısından herhangi bir belgeselden çok çok daha fazla ilgi gördüğünü söylemek mümkün.

● Kişisel olarak fikrinizi öğrenmek istiyorum: Sıra Dışı Bir Kaya’yı benzer içeriklerden ayıran nedir sizce? İzlediğinizde sizde nasıl bir his yarattı?
Yaşadığımız evren içerisinde ne kadar küçük ve kırılgan olduğumuzu bu kadar net bir şekilde görmek beni çok etkiledi. Bu küçücük kaya parçası üzerinde birbiri ile oldukça karmaşık bir ilişki halinde olan canlı toplulukları, iklimsel olaylar, coğrafi oluşumlar ve bizi çevreleyen daha birçok yapı taşının birbiri üzerindeki etkileri mükemmel bir sinematografi ve bilimsel gerçekler ile anlatılmış. Bazı bilgiler o kadar yeni ve etkileyici ki gerçekten sizi sorgulamaya ve düşünmeye sevkediyor, başa sarıp birkaç kere daha izlemek istiyorsunuz. Will Smith’in sunumu ve Darren Aranofsky’nin yarattığı görsel dünya zaten sıra dışı olan bir konuyu oldukça keyifli bir belgesel serisine dönüştürmüş.

Ufak bir örnek, Sahara Çölü’nden kalkan kum ve toz parçaları içerisinde aslında milyonlarca yıl evvel aynı yerde bulunan denizlerde yaşayan mikroskobik deniz canlılarının kalıntılarının bulunması ve kıta rüzgarları ile bu parçacıkların Atlantik okyanusunu geçerek Afrika’dan Güney Amerika’ya sürüklenip Amazon yağmur ormanlarına ulaşarak o bölgede yaşayan bitkiler için besin kaynağı olması çok etkileyici. Büyüklüğünü hayal bile edemediğimiz bir boşluğun çok küçük bir yerinde bunun gibi inanılmaz bir sistem var.
 
Clio Entertainment Awards sektörün en önemli ve en prestijli ödüllerinden biri. Bu filmi ödüle götüren neydi?
Sıra Dışı Bir Kaya, sonsuz bir boşlukta sürüklenen dünyamız üzerinde bulunan varlıkların birbirleri ile olan mükemmel bir ahenk içerisindeki ilişkisini ve bu ilişki sonucu yeryüzünde oluşan sistemi inceliyor. Aynı ana fikirden yola çıkarak 45 saniye içerisinde bu ilişkiyi ilgi çekici bir şekilde izleyiciye nasıl aktarabileceğimizin yollarını aradık. Belgeselin mükemmel görselliği ve doğanın sesleri ile bilindik bir parçayı yeniden icra edip ortaya çıkacak müziği birleştirerek hem görsel hem de işitsel olarak fark yaratabilecek bir tanıtım yapmaya karar verdik.

Altyapı olarak kullanacağımız parçanın hem doğa sesleri ile yeniden canlandırılabiliryor olması hem de izleyicinin hemen tanıyabileceği bir parça olması gerekiyordu. Tabii aklınıza gelen her parçanın doğa sesleri ile yeniden canlandırılması pek mümkün olmuyor, aynı zamanda kullanılacak bu doğa seslerinin de belgesel içerisinde görsel bir karşılığı olmalı.

Dünyanın en ünlü senfonilerinden olan ve Beethoven'ın zafere giden mücadeleyi vurgulamak üzere bestelediği 5. Senfoni’nin ilk 4 notası, kaderin kapıyı çalması olarak nitelendiriliyor. Bu eserin müzikal yapısının dünyamızın içinde bulunduğu durumu vurgulamak adına çok etkili olacağını düşündük. Ayrıca eserin girişinde yer alan notalar neredeyse evrensel diyebileceğimiz bir bilinirliğe sahip ve her şeyin başlangıcı olan Big Bang görselliğini desteklemek için de biçilmiş kaftandı.

Müzik seçimi, ses efektlerinin oluşturulması, görüntülerin seçimi ve kurgusu ile oldukça sofistike bir iş ortaya çıkardığımıza inanıyorum. 45 saniyelik süre içerisinde 75 cut noktası olan bir edit. Ses efektleri bu projeye özel olarak foley stüdyolarında üretildi, tüm bu ses ve görüntüler yeryüzünün en bilinen bestelerinden biri ile eşleştirilmiş oldu. Birkaç paragrafta kısaca anlatmaya çalıştığım ancak haftalar süren bu çalışma ile 4 farklı festivalde jüri üyelerinini dikkatini çekmeyi başardık.

Tabii yeri gelmişken bu projeyi fikirleri ve emekleri ile oluşturan çalışma arkadaşlarımın ismini anmak istiyorum. Uygulamaya karar verdiğimiz bu fikir sevgili CMO’muz Burçin Gülşen’den geldi. Tematik kanallarımızın kreatif direktörü İlker Aslan ve tanıtımı mükemmel şekilde kurgulayan editörümüz Mesut Koç şimdiye kadar en çok ödül alan projemizi hayata geçiren isimler oldu. Hem National Geographic Türkiye’yi hem de ülkemizi 4 büyük uluslararası festivalde başarı ile temsil ederek bizi gururlandıkları için kendilerine buradan bir kere daha teşekkür ediyorum.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER