Nefes Nefese adını neredeyse sezon başında duyduğumuz bir TMC yapımıydı, geçtiğimiz hafta 1 ağustos çarşamba akşamı Star Tv'de yayına girdi. Uğur Yücel'in dünyasını kurup, oyuncu olarak da dahil olduğu projede Melisa Şenolsun ve Şükrü Özyıldız dışında Şebnem Hassanisoughi, Caner Şahin, Ezgi Şenler, Gülçin Şantırcıoğlu, Nik Xheliau, Zeyno Eracar, Macit Sonkan, Deniz Hamzaoğlu, Sezer Avcı, Hülya Duyar, Serkan Genç, Mehmet Akif Özdemir, Yelda Püsküllü, Nur Güven, Seçkin Şahin, İpek Ayaz Kortunç, Zeynep Anacan, Pınar Erincin, Burak Zereyalp, Doğukaan Uğurlugülbüken, Derin Oflaz, Asil Yıldırım rol alıyor.
Çekimleri Adana ve Antakya’da devam eden
Nefes Nefese'nin hikayesi, Berlin'de, babası Ayaz Kıran'la (Uğur Yücel) sakin bir hayat süren Rüya'nın (Melisa Şenolsun) hiç görmediği, tanımadığı annesinin Suriye'de olduğunu öğrenmesiyle başlıyor. Annesinin hayatta olduğunu öğrenen Rüya için işgal altındaki köye girmenin tek yolu Boran'la (Nick Xhelilaj) sahte bir evlilik yapmaktır. O güne kadar babasının dizinin dibinden ayrılmayan Rüya, bu tehlikeli yolculuğa çıkmayı kafasına koyar, harekete geçer ama kader onun yolunu, altı yıl sonra ilk kez evine dönen Yusuf'la (Şükrü Özyıldız) kesiştirir. Rüya, annesini ararken Antakya'da kalabalık bir ailenin ve bambaşka bir maceranın içinde bulur kendini. İçine düştüğü tehlikeli maceranın baş mimarı ise aslında karanlık yönünü hiç bilmediği babasıdır.
Biz de sizler için Yusuf karakterine can veren genç oyuncu Şükrü Özyıldız'la diziyi ve hayatı konuştuk.
● Öncelikle
olur da seni hiç tanımayan varsa, kaldıysa onlar için oyunculuk serüvenine nasıl
başladığını anlatır mısın?
Çocukluluğumdan beri tiyatroyu çok sevdim.
Ancak aile şirketimizi devam ettirmek gibi bir misyonum vardı. Bunu kırdığımda
21 yaşındaydım ve eğitim almaya başladım. Sonra ilk projem ‘Derin Sular’ geldi.
Günlük diziydi ve başlamak için güzel bir noktaydı. Sonra ‘Uçurum’da rol aldım. Katıldığım ilk profesyonel oyuncu seçmesiydi. Karakterime ait çok uzun ve incelikle yazılmış
bir monolog vardı. Rabia Sultan Düzenli’yle iki buçuk saat süren bir audition
yaptık. Aynı metni onlarca farklı yerden
oynadım. Oraya seçilmek benim için gerçekten oyunculuk kariyerime başlamam
demek oldu
● Müjdat
Gezen’den mezunsun ama öncesinde Erasmus ile Portekiz’e gittiğinde orada bir
oyunculuk atölyesine katılmışsın. Nasıl bir deneyimdi?
Evet. Aslında oyunculuğun iç yüzüyle
tanıştım. Ben oyunculuğa “insan ilmi” olarak bakıyorum. Ve ben o dönem için
kendimi aradığım bazı sorulara yanıt bulmaya çalıştığım bir evreden geçiyordum.
Bu çalışmalar bana o dönem için çok iyi geldi ve ben de bana iyi gelen bu
süreci sonuna kadar götürmeye karar verdim. Dolayısıyla hala yoldayım…
● Mesleğe yeni başlayanlara yurt dışında eğitim almalarını önerir misin?
Ben dünyanızı büyütün derim. Bunun için
sadece yurt dışında eğitim almak yetmez. İnsanın kendi yolculuğunda sınırlar
olmamalı. Farklı kültürler görmek, yeni deneyimlere açık olmak, anlamadığını
anlamaya çalışmak… Bunlar insanı, dolayısıyla oyunculuğu çok besleyen şeyler.
Oyuncunun bütün dünyayı görmesi ve hissetmesi gerektiğine inanıyorum
● Nefes Nefese sürecinden bahseder misin? Hikayeye nasıl dahil oldun? Bu hikayeye
dahil olma konusunda karar vermeni etkileyen seni ikna eden faktörler nelerdi?
Öncelikle senaryonun özgünlüğü… Biz seyirci
olarak artık şaşırmıyoruz. Hatta bunu unuttuk. Artık hangi diziyi izlersek
izleyelim beş dakika sonra neler olacağını kestirebiliyoruz. Nefes Nefese bize
ihtiyacımız olan heyecanı ve beklenenin dışında gelişen sürprizleri
yaşatacağına ve bize çok iyi geleceğine inanıyorum.
● Yusuf nasıl bir karakter olacak?
Yusuf Antakyalı. Oranın hatırı sayılır
toprak ağalarından Şakir Ağa’nın oğlu. Çocukken babasıyla yaşadığı bir tartışma
ona çok pahalıya patlıyor ve bir daha Antakya’ya dönmemek üzere yemin edip
ayrılıyor oradan. Bu süre zarfında İstanbul’da kendine yeni bir hayat kurmaya
çalışıyor. Ancak yeminini bozup ailesinin yanına dönmesi gerekiyor ve bu dönüş
bir sürü belayı da beraberinde getiriyor. Kendi değer yargıları olan, sabırlı,
cesaretli ve tersi pis biri.
● Yusuf’un hikaye yolculuğu yolda değişmek zorunda kalırsa uyum sağlar mısın
yoksa savaşır mısın?
Yusuf’un başına iki bölüm sonra neler
geleceğini şu an da bilmiyorum. Ancak biz zaten karakterin yolcuğu sırasında Selin
Tunç ile çok verimli çalışmalar yaptık. Özünü nerdeyse beraber inşa ettik. Bu
bir oyuncu için çok önemli. Selin Tunç’a çok teşekkür ederim bunun için. O
yüzden yolda yapılacak değişiklikler karakterin özüne zarar vermeyecektir. Bu
şekilde başlamadığım projelerde savaştığım da oldu, adapte olduğum da. Sadece o
an ne yapmam gerektiğine nasıl karar vereceğimi öğrenmem gerekiyordu. Bu da
zamanla oluşuyor. Artık içimdeki ses hayır diyorsa net kabul etmiyorum. Çünkü
en doğrusu o…
● Uğur
Yücel nasıl bir yönetmen ve sahne partneri?
Uğur ağabey, oyunculuktan geldiği için
oyuncunun halinden anlayan ve vizyonu itibariyle sizi bir adım öteye taşıyan
biri.
● Karakteri,
senaristin hayal ettiği gibi kabullenen bir oyuncu musun yoksa karakterle
uğraşıp, geliştiren, onun hakkında fikir üreten tipte bir oyuncu musun?
İkincisi
tabii ki! Aynı metin bin bir
türlü yerden oynanabilir. En seyre değer ve benim de heyecan ve hazzımı hep en
yüksekte tutacak yeri arıyorum. Ben o kadar çok teklifle gelirim ki çoğu zaman
‘senaryoyu değiştirmemiz lazım onun için’ cevabını alıp büyük bir kısmından
elim boş dönerim. Elim boş dönmediklerim ise benim için efsane karakterler
olur: Emir (Şeref Meselesi), Zarok (Sevimli Tehlikeli), Burak (Her Şey Aşktan)
● Çoban Yıldızı’nın finalinden yaklaşık bir yıl sonra ekrandasın. Bu bir yıl
Şükrü ve oyuncu Şükrü için nasıl geçti?
Benim için tam bir dönüşüm yılı
oldu. Ne istediğim ve ne istemediğimin içimde netleştiği, yaptığım tercihlere
ve o tercihi yaparken ki ‘ben’e daha iyi empati kurduğum dolayısıyla kendimi ve
çevremi daha iyi anladığım bir yıl oldu. Oyuncu önce kendinden başlamalı
değişim ve gelişime. Ben ne kadar zenginsem içimde o kadar çok şey verebilirim
karakterime. Çok özel bir yıldı.
● Şu
ana kadar ekranda ya da sinemada hayal ettiği karakteri canlandırdın mı?
Canlandırdığım her karakter aslında o süreç
için benim hayalim oluyor. Kendimi hep onu düşünürken buluyorum. Ama son
zamanlarda, ki bu Arif216 setinde geldi, Freddy Mercury’yi oynamayı çok
isterdim. Rami Malek’e buradan çok sevgiler:)
● Telaffuz ettiğin an bir süre düşündüm de gerçekten çok benziyorsun.. Peki.. 15
yıl sonraki Şükrü Özyıldız’a bugünden söyleyeceğin bir tavsiye ve unutmamasını
istediğin bir hayat dersi var mı?
İçindeki sese asla ihanet etme!
● Yabancı dizi izliyor musun?
Evet.
Tabii ki Game of Thrones’un yeni sezonunu bekliyorum. Stranger Things, The Night of,
Peaky Blinders, Altered Carbon, Breaking Bad, Vikings beğendiğim projeler.
● 1972’deyiz.
Sen de The Gotfather seçmelerine hazırlanıyorsun. Coppola’nın karşısındasın,
sana “hangi karakter için seçmeye girmek istersin” dedi. Cevabın ne olurdu?
Michael Corleone tabii ki!
● Sette
çalışırken kırmızı çizgin nedir? Ne olursa tahammülünü zorlar ve sinirlenirsin?
Sahneye hazırlanırken ya da sahne
provaları sırasında alanıma ve zamanıma saygı gösterilmesini isterim.
● Yılmaz Erdoğan, Özcan Deniz, Serra Yılmaz.. Sinemada iyi yönetmenlerle
çalıştın. Çalışmak için hayalini kurduğun Türk bir yönetmen var mı?
Nuri Bilge Ceylan.
● Cem Yılmaz’ın son filminde konuk oyuncuydun. Türk sinemasının en ikonik
isimlerinden biri olan Ayhan Işık’ı canlandırdın. Hazırlık süreci heyecanlı
mıydı? Vizyondan sonra nasıl tepkiler aldın?
Çok heyecanlıydı. Çocukluğumdan
beri o kadar çok duydum ki Ayhan Işık’a benzediğimi özellikle babamdan, bunun
gerçek olması benim için çok değişik bir histi. Bir süre inanamadım. Sonra
denemeler yaptık ve gerçekten Ayhan Işık’a benzemeye başladım. O bile her
fotoğrafında birbirine benzemiyorken ben her Ayhan Işık’a benzer hale geldim.
Çok tuhaf bir duyguydu. Çok hoşuma gitti bu. Asıl makyaj-saç-sakal sürecinde
ben Ayhan Işık’a doğru giderken bir ara Freddy Mercury’ye uğradım. Aynı ona
benziyordum. çektim fotomu ama paylaşmam yasaktı. Sonra da teknolojinin
gazabına uğrayıp kaybettim o fotoğrafı. Neyse. Tepkiler çok güzeldi. Biz bir de
Kerem Alışık’ın babasına selam çaktığı duygunun üstüne geldik. o da bizim
şansımız. Asla unutamayacağım bir andır.
● Benim
de o filmde ağladığım tek sahneydi.. Cebimdeki Yabancı son zamanlarda izlediğim
en tatlı Türk filmlerinden biriydi. Açıkçası Sinan da izlerken inandığım
karakterlerden biriydi. Yönetmenin bir oyuncunun performansına olumlu/olumsuz
etkileri olacağı fikrine ne diyorsun?
Elbette öyle. Kimi oyuncular
vardır karşılarında duvar bile olsa oynarlar. Ben öyle değilim, yönetmenin yönlendirmesine ihtiyaç duyarım. Karşımdaki
oyuncunun etkisine ihtiyaç duyarım. Sinan için konuşurken kontrollü bir
antipatinin bu karakterde olması gerektiğine karar verdik ve bunu Ferzan ve Serra’yla
birlikte başardık aslında.
● Canlandırdığın karakterlerden hangisine geri dönüp yeniden yorumlamak, üzerinde
çalışmak isterdin. Yani canlandırdığın herhangi bir karakterin acemiliğine denk
geldiğini, hakkını veremediğini düşündüğün oldu mu?
Geçen sene oynadığım karakterin
bile şimdi tekrar üstünde çalışırsam onu bambaşka oynarım. Çünkü bu
deneyimlemekle alakalı. Ben ister profesyonel ister acemi olayım çıktığım yolu
bilmiyorum bir kere. Bir yerden başlıyorum evet ama nereye gidiyor bu yol? Bu
heyecanlı olduğu kadar tuzaklarla da dolu. O tuzaklar sana öğretiyor zaten.
● Plastik
malzemen sana gelen rollerin içeriğini yönlendiriyor mu sence?
İster istemez bir algı oluşturuyor
ancak ben hazırdan yemeye karşıyım o yüzden kendi filtremin en önemli unsurlarından
biri o.
● Son olarak Nefes
Nefese’ye dönersek seyirci bu diziyi neden izlesin? Hikayenizin vaadi nedir?
Seyirci bugüne kadar alışılmışın
dışında izleyeceği içinde hem aile sıcaklığı, hem gerçek aşk, hem de hayatın
tehlikelerini barındıran, Nefes Nefese adına yakışır bir proje. Seyirciyi gafil
avlayacağız.
Fotoğraf: Emre Yunusoğlu