Geçtiğimiz yıl Hakan Günday’ın DAHA’sının dünyasıyla çarpılmış, üzerine beyazperdede o dünyanın boğazda
okkalı bir yumru bıraktığı ve de şimdilerde ise yine Günday’ın AZ romanının dünyasının etkisi altında
biri olarak Şahsiyet en merak ettiğim
işlerden biri olmuştu. Yayınlandığı gibi izleyenlerden olmadım. Bu nedenle de
Onur Saylak ve Hakan Günday’ın birlikte yarattığı dünyayla ilgili izlenimlerden
önce o evrende varlık gösteren birinin adını duydum: Deva. Dile kolay Günday kalem
oynatır, Saylak kamera arkasında hünerini konuşturur ve kadroda Haluk Bilginer,
Necip Memili, Metin Akdülger, Şebnem Bozoklu ve Cansu Dere gibi isimler varken
Deva’yı canlandıran Recep Usta’nın adı bir adım öne çıktı (Agah Beyoğlu’nun
yeri bir başka; söylememe gerek yoktur sanırım.) Oyunculuğun doğası olması
gerekirken bir meziyetmiş gibi bahsettiğimiz “minimal, sakin, göze parmak
sokmadan oynama” konusunda ihtisas yapmışçasına Deva karakterine hayat veren
Usta, ilk kamera karşısı sınavını veriyor Şahsiyet
ile. İlk bölümden de bu sınavı çoktan geçti izleyici gözünde. Turuncu uzun
saçları ve bembeyaz duru yüzüyle oyunculuğuna farklı tipolojisini de ekleyen Recep
Usta’yı bu köşede ağırlamak kaçınılmaz oldu ve bu sefer 15 soruyu kendisine
sorduk.

1- Canlandırdığınız karakteri özetleyecek beş
anahtar kelime.
Şahsiyet’in Deva’sını özetlemek
için şahsiyet, aile, kapı, varsayım ve macera anahtar kelimelerini
kullanabilirim.
2- Canlandırdığınız
karakterin tek bir özelliğine sahip olacaksınız; hangisini
seçerdiniz?Yaşını seçerdim.
3- Oynadığınız diziyi / filmi veya tiyatro
oyununu bir yemek, canlandırdığınız karakteri de malzemelerden biri olarak
düşünecek olursanız; diziyi, filmi ya da tiyatro oyununu hangi yemeğe
benzetirsiniz ve karakteriniz olmasa hangi malzeme eksik olurdu? Şahsiyet kapuska olurdu, Deva da
suyu.
4- İlk audition’ınızı hatırlıyor musunuz;
nasıl geçmişti? Hatırlıyorum; ilk olmasına rağmen iyi geçmişti.
5- Bugüne kadar sette yaptığınız en komik hata
nedir? Yanlış mekanda beklemişim. Fakat erken gittiğim için şansa hatamı erken
anlamıştım.
6- Şu an / son olarak oynadığınız dizide, filmde
veya tiyatro oyununda sizin ya da başka bir karakterin söylediği, en
sevdiğiniz replik nedir? “Ağzından çıkan laflardan çok, kafasından geçen sesler.”
7- Bir bölümlüğüne / sahneliğine Deva’yı
ekipten başkası canlandıracak. Kimi o rolde görmek isterdiniz? Aynı
şekilde siz de başka bir karakteri oynayacaksınız. Hangisini seçerdiniz?
(Yaş, cinsiyet vb. etmenleri düşünmeden.) Benim için ilk ve önemli bir karakter olan Deva’yı kimseye teslim etmezdim
(gülüyor.)
8- Ergenliğinize döndük; sevdiğiniz bir
ünlünün fotoğrafını tişörte bastıracaksınız. Bu kim olurdu? (Yerli /
yabancı fark etmez.) Ergenliğim çok sıradan ve sakin geçtiği için hiç böyle şeyler düşünmezdim.
9- Karşınızda zaman makinesi var; hangi
dönemde, hangi şehre ışınlanmak isterdiniz? 1453’de İstanbul’un fethedildiği günkü kutlamaya şahit olmak isterdim.
10- Bugüne kadarki en büyük çılgınlığınız nedir? Küçük veya büyük olarak ayırt etmiyorum. Hep bir çılgınlıkla yaşıyorum.
11- Hangi dizileri takip ediyorsunuz ve onları
izlerken yanında yemesem olmaz dediğiniz abur cuburlar neler? Bu aralar
Peaky Blinders’ı takip
ediyorum. Dikkatimin dağılmaması için seyrederken hiçbir şey yemem.
12- Güne bir kitabın dünyasında başlayacaksınız;
öğlen bir dizinin, akşamı da bir filmin dünyasında geçireceksiniz.
Hangilerini seçerdiniz? Kafka’nın
Dönüşüm’üyle başlamak
isterdim.
Peaky Blinders’la takip
edip
Yüzüklerin Efendisi’yle
bitirirdim.
13- Oyunculuğun en çekilir ve çekilmez yanları
neler? En çekilmez yanı da çok çalışmak, en çekilir yanı da.
14- Kapitalizm, feminizm, sosyalizm, elitizm...
Hadi, bunların yanına bir tane de siz yepyeni bir “-izm”li kavram
ekleyin. Aktörist. Kendime dair, kendi alanımda, kendi öncülüğümde olduğu için.
15- Bir sonraki oyuncuya sormam için senden bir
soru rica etsem...Kendimi keşfettim dediğiniz an nedir?
RaniniTV Ekspres 15 Soruda bölümünün
önceki konuğu Sümeyra Koç’un sorusu:Önümüzdeki yıllarda Türkiye’yi fantastik ve bilimkurgu türünde nasıl bir
yerde görüyorsunuz?Türkiye’de Anadolu adında bir dünya toprağı var. Çok kültürün bir arada
yaşadığı bir ülkedeyiz ayrıca. Bu yüzden o kadar çok hikayeye sahibiz ki ben
öncelikle bu tükenmez kaynağın işlenmesinden yanayım. Bilimkurguda iddialı
olmasak da olur. Çünkü hikayelerimiz çok güçlü.
Röportaj: Cansu Uras
Fotoğraflar: Alper Kemal Özkorkmaz