RaniniTV Ekspres: 15 Soruda Alican Aytekin

RaniniTV Ekspres: 15 Soruda Alican Aytekin
Fotoğraflar: Emre Yunusoğlu

“Gözüm ısırıyor ama nereden?” familyasından Sarmaşık’ın entrika dolu dünyasına hızlı bir geçiş yaptı Alican Aytekin. “Tamam, buldum; reklamlardan biliyorum ben bu çocuğu. Hatta bir bankanın reklamı vardı, hani bir grup acapella yapıyor. İşte, bu çocuk da oradakilerden biriydi.” cümlesini sizin yerinize kurarak durumu aydınlığa kavuşturalım. Alican Aytekin, şu sıralar Ay Yapım’ın bu sezon pek çok kişiye “Dizi izlemeyen beni bile kilitledi resmen” dedirten işi, Star TV’de yayınlanan Ufak Tefek Cinayetler’de Hayal Köseoğlu ve Tansu Biçer karşısında fazlasıyla terlemekle meşgul. Zira o ufak ama etkili ışığın altında kim sorguya çekilse aynı durumda olurdu. Özellikle sorgunun öznelerinin birbirinden dişli dört kadın olduğu hesaba katıldığında gözünüzün önündeki tablo herhalde netleşir. Gökçe Bahadır’ın hayat verdiği Doktor Oya karakterinin asistanı İlhan’ı canlandıran Alican Aytekin, şu sıralar oldukça keyifli bir meşguliyete daha sahip. Karaköy’deki ikincikat’da çarşamba akşamları, ‘I Wanna Play a Game’ ismi altında insanın içindeki o büyümeyen ergene seslenen “Ben hiç!” ve tabu gibi oyunların oynandığı özel gecelere ev sahipliği yapıyor. Yakında şapkasından bir iki proje daha çıkarmaya niyetli olan Alican ile bir araya gelerek onunla 15 soruluğuna soluklandık. 

 

1. Canlandırdığın karakteri özetleyecek beş anahtar kelime.
İlhan hayat verdiğim ilk karakter olduğundan benim için çok özel. Onu genel hatlarıyla tanımlayacak olursam ilk özelliği sadık olması olur. Bunun yanında iyi niyetli olması da önemli yanlarından biri ama en önemli özelliği hayran olduğu Oya (Gökçe Bahadır) için her şeyi yapabilir olması; gözü kara biri İlhan. Bunların yanında onu eğlenceli kılan diğer yönleri meraklı ve patavatsız olmadı. Sanırım beş oldu (gülüyor.)

2. Ufak Tefek Cinayetler’in İlhan’ının tek bir özelliğine sahip olacaksın; hangisini seçerdin?
Şimdi ben zaten bu özelliklere sahibim desem çok samimiyetsiz biri olacağım ve röportaj daha ikinci sorudan çok politik bir yola sapacak. Bu nedenle aramızdaki samimiyete güvenerek gerçeği söylemek istiyor ve İlhan kadar sadık olmak isterdim diyorum.

3. Ufak Tefek Cinayetler’i bir yemek, İlhan’ı da malzemelerden biri olarak düşünecek olursan; diziyi hangi yemeğe benzetirsin ve karakterin olmasa hangi malzeme eksik olurdu?
Mutfakla çok ilgili biri olarak böylesine güzel bir soru için çok teşekkür ederim. Şimdi elinize kağıt kalem alın, tarifi veriyorum (gülüyor.) Ufak Tefek Cinayetler kesinlikle Antep mutfağına has olan ve sadece bayramlarda yapılan yuvalama olurdu. Yapımı çok zordur, bu yüzden yalnız bayramda yapılır. Yemeğin en önemli kısmı pirinç unundan ve kıymadan yapılan, nohuttan küçük yuvalanan malzemesidir. Bu malzemenin birbirine tutması için yoğurulurken içine yumurta kırılır. Bence İlhan yumurta olurdu. Yemekte yerken içinde yumurta olduğunu anlamazsın ama yemek için en az diğer malzemeler kadar önemlidir.

4. İlk audition’ını hatırlıyor musun; nasıl geçmişti?
2012 senesinde İstanbul’a geldim ve arada geçen beş yıllık audition hayatımın her anını hatırlıyorum. Çünkü her biri farklı bir şey öğretti bana. İlk gittiğim audition bir GSM operatör reklamı içindi. Reklamda Şener Şen’in olacağını duyduğumda çok heyecanlanmıştım. Tabii ki kabul edilmedim (gülüyor.) Reklam metnini bile hatırlıyorum hala; o kadar çok istemiş ve olmayınca üzülmüşüm ki unutamamışım.

5. Bugüne kadar sette yaptığın en komik hata nedir?
Eminim bu soruyu cevapladıktan sonra daha komik anılarım gelecek aklıma ve keşke bunu anlatsaydım diyeceğim ama şu an için aklıma gelen, dekor için konulan içeceğin dekor olduğunu anlamayıp sürekli gidip gelip içmemdi. Uyardıklarında biraz utanmıştım (gülüyor.)

6. Ufak Tefek Cinayetler’de senin veya başka bir karakterin söylediği, en sevdiğin replik nedir?
Merve (Aslıhan Gürbüz) karakterinin zehirlendiğini sanıp doktora gittiğinde, “Kötürüm de mi olmuşum?” demesine çok gülmüştüm.



7. Bir bölümlüğüne / sahneliğine İlhan’ı ekipten başkası canlandıracak. Kimi o rolde görmek isterdin? Aynı şekilde sen de başka bir karakteri oynayacaksın. Hangisini seçerdin? (Yaş, cinsiyet vb. etmenleri düşünmeden.)
Ferit Abi’nin (Aktuğ) İlhan’ı oynamasını çok isterdim çünkü onu izlerken çok gülüyorum. Ben de onun karakteri Taylan’ı canlandırmak isterdim (gülüyor.)

8. Ergenliğine döndük; sevdiğin bir ünlünün fotoğrafını tişörte bastıracaksın. Bu kim olurdu? (Yerli / yabancı fark etmez.)
Kesinlikle Kenan Doğulu olurdu (gülüyor.) Ben Samsun’da büyüdüm ve devamlı konser olmadığı için haliyle yapılanlar da çok değerli oluyordu. Hele bir de konser en sevdiğiniz müzisyeninse anlatılmaz. Ben de çok heyecanlanıp konser alanına biraz erken gitmiştim (gülüyor.) Sonrasında sahneyi benim önüme kurmak zorunda kalmışlardı.

9. Karşında zaman makinesi var; hangi dönemde, hangi şehre ışınlanmak isterdin?
Geçmişe gitmek istemezdim. Gelecek beni daha çok heyecanlandırıyor. Ve ileride yaşamın olacağı yeni gezegenleri görmek isterdim.

10. Bugüne kdarki en büyük çılgınlığın nedir?
Ben anlık kararlar veren biriyim ve bir defasında alışverişten eve dönerken yolumu değiştirip Sapanca’ya gitmiştim.

11. Hangi dizileri takip ediyorsun ve onları izlerken yanında yemesem olmaz dediğin abur cuburlar neler?
Bu aralar çılgınlar gibi This Is Us izliyorum. Genelde kahvaltı ettiğim ana denk geliyor. Abur cubur çok yemem ama çekirdek çitlemeyi severim (gülüyor.)

12. Güne bir kitabın dünyasında başlayacaksın; öğlen bir dizinin, akşamı da bir filmin dünyasında geçireceksin. Hangilerini seçerdin?
Okuduğum kitapların türü genelde dram olduğu için uyanmak istemeyebilirim ama öğlen This Is Us’daki o güzel ailenin bir parçası olmak isterdim. Akşam da Mutluluk filmindeki teknede olurdum.

13. Oyunculuğun en çekilir ve çekilmez yanları neler?
Oynadıkça oynamak istiyorsun. Şu an sette çok fazla kalmıyorum, herhalde bu yüzdendir. Ancak gerçekten daha çok oynamak istediğim için set bittiğinde üzülüyorum. En çekilmez yanı ise bu işin düzenli olmaması. Ne zaman, ne kadar kazanacağını ve ne zaman tatil yapacağını bilemiyorsun.

14. Kapitalizm, feminizm, sosyalizm, elitizm... Hadi, bunların yanına bir tane de sen yepyeni bir “-izm”li kavram ekle.
Kesinlikle mutfakla ilgili bir terim üretmek isterdim. Sunumizm olabilir mesela. Yemeğin tadı kadar sunumunun da önemli olduğuna inanan insanların akımı olsun.

15. Bir sonraki oyuncuya sormam için senden bir soru rica etsem...
Bu sektöre girerken hiç pes ettiğin, piyasaya küstüğün oldu mu? Bu durumun üstesinden nasıl geldin?
 
Bir önceki RaniniTV Ekspres’in konuğu Burak Yamantürk’ün sorusu:
Sence bir oyuncu röportaj verip, sosyal medyada aktif olup kendi belirlediği sınırlarla insanlara kendini anlatmalı mı; yoksa gizemli kalıp oynayacağı karakterlerin gerçekliği ve inandırıcılığı için izleyicinin merakını canlı mı tutmalı?
Oyuncu kendini sosyal medyadan anlatacaksa dizide veya filmde oynamasın, bir sosyal medya karakteri olarak kalsın; daha başarılı olur. Gizemli olmak güzeldir. Gizemli insanları severim ama sırf oynadığı karakter için gerçek yaşantıda da gizemli olmayı tercih ederse benim için komik biri haline dönüşebilir.
 
 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER