“Gözüm ısırıyor ama nereden?”
familyasından Sarmaşık’ın entrika dolu dünyasına hızlı bir geçiş yaptı Alican
Aytekin. “Tamam, buldum; reklamlardan biliyorum ben bu çocuğu. Hatta bir
bankanın reklamı vardı, hani bir grup acapella yapıyor. İşte, bu çocuk da
oradakilerden biriydi.” cümlesini sizin yerinize kurarak durumu aydınlığa
kavuşturalım. Alican Aytekin, şu sıralar Ay Yapım’ın bu sezon pek çok kişiye
“Dizi izlemeyen beni bile kilitledi resmen” dedirten işi, Star TV’de yayınlanan
Ufak Tefek Cinayetler’de Hayal
Köseoğlu ve Tansu Biçer karşısında fazlasıyla terlemekle meşgul. Zira o ufak
ama etkili ışığın altında kim sorguya çekilse aynı durumda olurdu. Özellikle
sorgunun öznelerinin birbirinden dişli dört kadın olduğu hesaba katıldığında
gözünüzün önündeki tablo herhalde netleşir. Gökçe Bahadır’ın hayat verdiği
Doktor Oya karakterinin asistanı İlhan’ı canlandıran Alican Aytekin, şu sıralar
oldukça keyifli bir meşguliyete daha sahip. Karaköy’deki ikincikat’da çarşamba
akşamları, ‘I Wanna Play a Game’ ismi altında insanın içindeki o büyümeyen
ergene seslenen “Ben hiç!” ve tabu gibi oyunların oynandığı özel gecelere ev
sahipliği yapıyor. Yakında şapkasından bir iki proje daha çıkarmaya niyetli
olan Alican ile bir araya gelerek onunla 15 soruluğuna soluklandık.

1. Canlandırdığın karakteri özetleyecek
beş anahtar kelime.
İlhan hayat verdiğim ilk karakter olduğundan benim için
çok özel. Onu genel hatlarıyla tanımlayacak olursam ilk özelliği sadık olması
olur. Bunun yanında iyi niyetli olması da önemli yanlarından biri ama en önemli
özelliği hayran olduğu Oya (Gökçe Bahadır) için her şeyi yapabilir olması; gözü
kara biri İlhan. Bunların yanında onu eğlenceli kılan diğer yönleri meraklı ve
patavatsız olmadı. Sanırım beş oldu (gülüyor.)
2. Ufak
Tefek Cinayetler’in İlhan’ının tek bir özelliğine
sahip olacaksın; hangisini seçerdin?
Şimdi ben zaten bu özelliklere sahibim desem çok
samimiyetsiz biri olacağım ve röportaj daha ikinci sorudan çok politik bir yola
sapacak. Bu nedenle aramızdaki samimiyete güvenerek gerçeği söylemek istiyor ve
İlhan kadar sadık olmak isterdim diyorum.
3. Ufak
Tefek Cinayetler’i bir yemek, İlhan’ı da malzemelerden biri
olarak düşünecek olursan; diziyi hangi yemeğe benzetirsin ve karakterin
olmasa hangi malzeme eksik olurdu?
Mutfakla çok ilgili biri olarak böylesine güzel bir soru için çok teşekkür
ederim. Şimdi elinize kağıt kalem alın, tarifi veriyorum (gülüyor.) Ufak Tefek Cinayetler kesinlikle Antep
mutfağına has olan ve sadece bayramlarda yapılan yuvalama olurdu. Yapımı çok
zordur, bu yüzden yalnız bayramda yapılır. Yemeğin en önemli kısmı pirinç
unundan ve kıymadan yapılan, nohuttan küçük yuvalanan malzemesidir. Bu
malzemenin birbirine tutması için yoğurulurken içine yumurta kırılır. Bence
İlhan yumurta olurdu. Yemekte yerken içinde yumurta olduğunu anlamazsın ama
yemek için en az diğer malzemeler kadar önemlidir.
4. İlk audition’ını hatırlıyor musun; nasıl
geçmişti?
2012 senesinde İstanbul’a geldim ve arada geçen beş yıllık audition
hayatımın her anını hatırlıyorum. Çünkü her biri farklı bir şey öğretti bana.
İlk gittiğim audition bir GSM operatör reklamı içindi. Reklamda Şener Şen’in
olacağını duyduğumda çok heyecanlanmıştım. Tabii ki kabul edilmedim (gülüyor.)
Reklam metnini bile hatırlıyorum hala; o kadar çok istemiş ve olmayınca
üzülmüşüm ki unutamamışım.
5. Bugüne kadar sette yaptığın en komik hata nedir?
Eminim
bu soruyu cevapladıktan sonra daha komik anılarım gelecek aklıma ve keşke bunu
anlatsaydım diyeceğim ama şu an için aklıma gelen, dekor için konulan içeceğin
dekor olduğunu anlamayıp sürekli gidip gelip içmemdi. Uyardıklarında biraz
utanmıştım (gülüyor.)
6. Ufak
Tefek Cinayetler’de senin veya başka bir karakterin söylediği, en sevdiğin replik
nedir?
Merve
(Aslıhan Gürbüz) karakterinin zehirlendiğini sanıp doktora gittiğinde, “Kötürüm
de mi olmuşum?” demesine çok gülmüştüm.
7. Bir bölümlüğüne / sahneliğine İlhan’ı ekipten
başkası canlandıracak. Kimi o rolde görmek isterdin? Aynı şekilde sen de
başka bir karakteri oynayacaksın. Hangisini seçerdin? (Yaş, cinsiyet vb.
etmenleri düşünmeden.)
Ferit Abi’nin (Aktuğ) İlhan’ı oynamasını çok isterdim çünkü onu izlerken
çok gülüyorum. Ben de onun karakteri Taylan’ı canlandırmak isterdim (gülüyor.)
8. Ergenliğine döndük; sevdiğin bir ünlünün
fotoğrafını tişörte bastıracaksın. Bu kim olurdu? (Yerli / yabancı fark
etmez.)
Kesinlikle Kenan Doğulu olurdu (gülüyor.) Ben Samsun’da büyüdüm ve devamlı
konser olmadığı için haliyle yapılanlar da çok değerli oluyordu. Hele bir de
konser en sevdiğiniz müzisyeninse anlatılmaz. Ben de çok heyecanlanıp konser
alanına biraz erken gitmiştim (gülüyor.) Sonrasında sahneyi benim önüme kurmak
zorunda kalmışlardı.
9. Karşında zaman makinesi var; hangi dönemde, hangi
şehre ışınlanmak isterdin?
Geçmişe gitmek istemezdim. Gelecek beni daha çok heyecanlandırıyor. Ve
ileride yaşamın olacağı yeni gezegenleri görmek isterdim.
10. Bugüne kdarki en büyük çılgınlığın nedir?
Ben anlık kararlar veren biriyim ve bir defasında alışverişten eve dönerken
yolumu değiştirip Sapanca’ya gitmiştim.
11. Hangi dizileri takip ediyorsun ve onları izlerken
yanında yemesem olmaz dediğin abur cuburlar neler?
Bu aralar çılgınlar gibi This Is Us izliyorum.
Genelde kahvaltı ettiğim ana denk geliyor. Abur cubur çok yemem ama çekirdek
çitlemeyi severim (gülüyor.)
12. Güne bir kitabın dünyasında başlayacaksın; öğlen
bir dizinin, akşamı da bir filmin dünyasında geçireceksin. Hangilerini
seçerdin?
Okuduğum
kitapların türü genelde dram olduğu için uyanmak istemeyebilirim ama öğlen This Is Us’daki o güzel ailenin bir
parçası olmak isterdim. Akşam da Mutluluk
filmindeki teknede olurdum.
13. Oyunculuğun en çekilir ve çekilmez yanları neler?
Oynadıkça oynamak istiyorsun. Şu an sette çok fazla kalmıyorum, herhalde bu
yüzdendir. Ancak gerçekten daha çok oynamak istediğim için set bittiğinde
üzülüyorum. En çekilmez yanı ise bu işin düzenli olmaması. Ne zaman, ne kadar
kazanacağını ve ne zaman tatil yapacağını bilemiyorsun.
14. Kapitalizm, feminizm, sosyalizm, elitizm... Hadi,
bunların yanına bir tane de sen yepyeni bir “-izm”li kavram ekle.
Kesinlikle mutfakla ilgili bir terim üretmek isterdim. Sunumizm olabilir
mesela. Yemeğin tadı kadar sunumunun da önemli olduğuna inanan insanların akımı
olsun.
15. Bir sonraki oyuncuya sormam için senden bir soru
rica etsem...
Bu sektöre girerken hiç pes ettiğin, piyasaya küstüğün oldu mu? Bu durumun
üstesinden nasıl geldin?
Bir önceki RaniniTV Ekspres’in
konuğu Burak Yamantürk’ün sorusu:
Sence bir oyuncu röportaj verip,
sosyal medyada aktif olup kendi belirlediği sınırlarla insanlara kendini
anlatmalı mı; yoksa gizemli kalıp oynayacağı karakterlerin gerçekliği ve
inandırıcılığı için izleyicinin merakını canlı mı tutmalı?
Oyuncu kendini sosyal medyadan anlatacaksa dizide veya filmde oynamasın,
bir sosyal medya karakteri olarak kalsın; daha başarılı olur. Gizemli olmak
güzeldir. Gizemli insanları severim ama sırf oynadığı karakter için gerçek
yaşantıda da gizemli olmayı tercih ederse benim için komik biri haline
dönüşebilir.