Bir oyuncunun veya filmin yurt dışından övgüler alması ve
ödüllerle dönmesi artık şaşırılacak bir durum değil. Yabancı bir yapımın
fragmanında Haluk Bilginer’le karşılaşmamız oldukça olağanlaştı. Son yıllarda ‘Albüm’,
‘Mustang’, ‘Sivas’, ‘Kış Uykusu’ ve daha nice filmin yurt dışındaki başarısı da
aşikâr. Bugüne bugünlük Altın Küre Ödülleri’nde kısa bir konuşma yapan
oyuncumuz bile var; bknz. Meltem Cumbul. Fakat özellikle Türk casting
direktörleri ve yapımcılarına takdimimiz olan Deniz Akdeniz’in durumu farklı.
Çünkü kendisi ABC’nin popüler dizisi ‘Once Upon a Time’ın 25 Eylül’de
başlayacak altıncı sezonunda Aladdin rolüyle karşımıza çıkmaya hazırlanıyor.
‘Graceland’,
‘South Beach’ ve ‘Code Black’ gibi çeşitli dizilerde de rol alan Akdeniz’in bu
ilk büyük çıkışı. Melbourne doğumlu 29 yaşındaki aktör akıcı Türkçe’ye sahip.
Öyle ki röportaj sorularını bile hem İngilizce hem de Türkçe olarak cevapladı. ‘Once
Upon a Time’da rol almayı büyük şans olarak nitelendiren Akdeniz, Aladdin rolü
olmasaydı ‘Wicked Witch of the West’in yeşil yüzlü cadısı Zelena’yı
canlandırmak isteyebileceğini söylüyor. Söz Türkiye’deki sinema ve dizi
piyasasına geldiğinde ise ‘’Bir Türk dizisi ya da filminde oynamaktan çok mutlu
olurum. Şimdilik bu konuya eğilme fırsatım olmadı ama bir fırsat çıktığı
takdirde bunu değerlendirmek için elimden geleni yaparım’’ sözleriyle ‘’uzaktaki
evi’’nde çalışmaya da yeşil ışık yakıyor.
● ‘Once Upon a Time’dan teklif geldiğinde nasıl hissettin? Sonuçta yıllardır
oyunculuk yapıyorsun ama bu dizi ve rol için ilk büyük çıkışın diyebiliriz.
Teklif geldiğinde ilk ‘’Umarım dizide Abu da (Aladdin’in
maymunu) olur’’ dedim (gülüyor). Büyük çıkış olur mu bilemem ama bu rol benim
için tek kelimeyle olağanüstü ve önemli bir fırsat. ‘Once Upon a Time’,
izleyicilerini memnun eden, harika bir dizi ve bu işin bir parçası olmak da
büyük şans. Rolü aldığımı ilk duyduğumda her şey çok çabuk gelişti ve ne
olduğunu tam anlayamadan kendimi Vancouver uçağında buldum. Şimdi de çekimlerin
ortasındayım ve hâlâ aynı heyecanı hissediyorum. Bu dizide çalışmak harika ve
ekipteki herkes çok sevimli, hoş insanlar.
● Bu dizi ile büyük bir fandom kitlesine sahip olacaksın. Aladdin’in
gözüktüğü ilk bölüm yayınlandığı an pek çok şey değişebilir. Hazır mısın bu
duruma?
(Gülüyor). Henüz bunu düşünmek için çok erken. Şu an hem
bu işi zevk alarak yapma hem de izleyicilerin hoşlanacağı bir şey ortaya
koymaya odaklandım. Eğer dizi bu sezon başarılı olursa, hem seyredenleri mutlu
edebildiğim hem de oynadığım karakteri iyi canlandırabildiğim için çok
sevinirim.
● Diziyi izliyor muydun peki?
Evet, bir süredir izliyorum. Gerçekten eğlenceli bir iş.
Özellikle klasik masallara getirdikleri farklı bakış açısı çok eğlenceli.
Oldukça zekice kurgulanmış ve seyretmesi zevkli bir dizi. Sanırım başarısı da
bu özelliğinden geliyor. Altıncı sezonda neler olacağını ben de çok merak
ediyorum.
● Şimdiki halde Aladdin galiba sadece altıncı sezonun ilk bölümü ‘The
Savior’da karşımıza çıkacak. Biraz bu bölümden ipuçları paylaşabilir misin?
Bu konuda fazla bir şey söyleyemem ama size çok büyük bir
sır vereyim; Aladdin ve Jafar pek iyi geçinemiyorlar (gülüyor). ‘Once Upon a
Time’ın gelecek bölümleri yayınlanınca hep birlikte göreceğiz neler olacağını.
● Aladdin, herkesin çocukluğundan bildiği efsanevi bir karakter. Klasikleşen
bir şeyi yeniden yorumlamanın nasıl zorlukları var?
Her şeyden önce kötü bir yorum olmaması gerekiyor. Evet,
böyle efsanevi bir karakteri canlandırmak çok ilginç. Fakat ‘Once Upon a Time’
dizisinin özelliği, bu kahramanları her zaman değişik ve beklenmedik şekilde
yorumlaması. Bu da karakterlere biraz katkıda bulunma imkânı yaratıyor. Böylece
ilginç bir denge oluşuyor. Bir yandan karaktere sadık kalırken diğer yandan
çizgi film kahramanına insancıl bir yön katma şansı doğuyor.
● Karakterin aslında Arap. Genelde ABD yapımlarında oynayan Türk aktörlere de
Müslüman ve Arap rolleri verilir. Bu konuda ne düşünüyorsun?
Bu konuda oldukça şanslı sayılırım. Çünkü şimdiye kadar
birçok değişik etnik kökenli, toplumun her kesiminden gelen karakterleri
canlandırdım. Umarım gelecekte de bu devam eder.
● Peki, Aladdin yerine hangi masal kahramanını canlandırmak isterdin?
Kesinlikle ‘Wicked Witch of the West’teki Zelena rolü.
Sevimli ve eğlenceli bir cadı rolünü oynarken çok eğleneceğimi düşünüyorum.
Fakat yeşil yüzlü olmak nasıl olurdu bilemiyorum.
● En sevdiğin Disney klasiği nedir?
‘Lion King’. Bu filmi çocukluğumdan beri çok seviyorum. O
kadar harikaydı ki izlediğimi hatırladığım ilk film bu aynı zamanda. Fakat o
hikâyeyi ‘Once Upon a Time’da göreceğimizi pek sanmıyorum.
● Josef Altin ve Ennis Esmer gibi pek çok Türk asıllı oyuncu yurt dışına
gittiğinde adını değiştiriyor. Sen hiç adını değiştirmeyi düşündün mü? Kendi
adını kullanmanın herhangi bir dezavantajını gördün mü?
İsmim bana anne ve babamdan bir armağan. Bence az bulunan
ve ilginç bir ad. Akılda kalıcı olması da çok iyi. Herkesin söylemekte
zorlanması dışında herhangi bir dezavantajı olduğunu pek sanmıyorum (gülüyor). Şimdiye
kadar değiştirmeyi de hiç düşünmedim. Bence tam bir ‘sahne ismi’ gibi duruyor.
● Nasıl bir ailede büyüdün? Çocukluğun nasıldı?
Sevgi dolu, hem çalışma disiplini olan hem de eğlenmesini
bilen bir ailede büyüdüm. En güzel hatıralarım ailece yaptığımız uzun otomobil
gezileriydi. Ya kamp kurmaya ya da Avustralya sahillerinde tatile giderdik.
Evimizden kahkaha hiç eksik olmazdı ve bu ortamı çok severdim. Hafta sonları
Türk aile dostlarımız bize barbeküye gelirdi. Hep birlikte yenilir içilirdi.
Şiş kebap ve patlıcan ezmesini unutamam (gülüyor). Mutlu bir çocukluğum oldu;
bu yüzden aileme çok şey borçluyum.
● Bir yanda elektronik ve mühendislik okuyan bir baba, diğer yanda ise biyoloji
mezunu anne ile ekonomist ağabey. Böyle bir ailede oyuncu çıkmak zor olmuş
olmalı.
Evet, pek mantıklı görünmüyor değil mi? (gülüyor). Annemle
babam biraz bohem sayılırlar. Hem onlar hem de ağabeyim oldukça yaratıcılar.
Dolayısıyla kağıt üzerinde mantıklı görünmese de ailedeki herkesi tanıyınca
akla yatkın görünüyor. Her zaman hayatta kendi istediğim şeyleri yapmamı
desteklediler. Bu yüzden ailemden daha fazlasını beklemem mümkün değil. Sahne
tutkum daha 8 yaşındayken başladı. Büyük ağabeyim tiyatro çalışıyordu ve onun
yaptığı her şeyi yapmak istediğimden ben de soluğu tiyatro sahnesinde aldım. O
zamandan beri de bir daha buradan ayrılmayı hiç düşünmedim. Çok eğlenceli bir
uğraş.
● Rol aldığın yapımlar arasında kendini en çok geliştirdiğin ve seni en çok
zorlayan hangisiydi?
Sanırım ‘Tomorrow When the War Began’deki rolüm. İlk
büyük film çalışmamdı; gerçekten çok şey öğrendim. Bir anda kendimi zorlu ve
profesyonel bir ortamda buldum. Bunun üstesinden gelmek için daha önceki eğitimimde
öğrendiğim her şeyi kısa sürede uygulamaya koymam gerekti. Büyük setlerdeki
çalışma temposu zor ve yüksek dayanıklılık gerektiren bir tempoya sahip. Bunu
da ancak içinde olunca öğrenebiliyorsunuz. Etrafınızda olup biten birçok şeye
rağmen hayal gücünüze, oynadığınız karaktere ve hikâyeye konsantre olabilmeniz
gerekiyor. Ayrıca bütün bunları kameraya yansıtabilmeniz için de gerçekten
biraz sihirbazlık lâzım. Bu filmde, Stuart Beattie’nin yönetiminde harika bir
ekiple çalıştığım için kendimi hem çok şanslı hem de hep güvende hissettim.
● Türkiye’deki casting direktörleri ve menajerler Türkçe de bildiğini duyunca
büyük ihtimalle seninle iletişime geçeceklerdir. Teklif gelse değerlendirir
misin?
Bir Türk dizisi ya da filminde oynamaktan çok mutlu
olurum. Türkiye’de çok hızlı gelişen bir endüstri var ve gerçekten birçok
ilginç projeler üretiyorlar. Şimdilik bu konuya eğilme fırsatım olmadı ama bir
fırsat çıktığı takdirde bunu değerlendirmek için elimden geleni yaparım.
● Türk dizi veya filmlerini izleme şansı buluyor musun?
Önceleri ailemle birlikte birçok yerli film ve dizi
izliyordum ancak son zamanlarda ABD’de bu şansım pek olmadı. Kısa bir süre önce
‘Mustang’i izledim ve çok beğendim. Oldukça ilginç bir film.
● Yakın zamanda ‘Suskunlar’ dizisi Amerikan televizyonlarına uyarlandı ama
ekran ömrü kısa sürdü. Ona bakabildin mi?
Hayır, ne yazık ki görme şansım olmadı ama hakkında
birçok olumlu yorum duydum. Ayrıca galiba bir Amerikan dizisi yapmayı da
planlıyorlar; bu çok ilginç olur.
● Türk oyunculardan beğendiğin isimler kimler?
Türkiye’den favori aktörüm Cem Yılmaz. Çok yetenekli ve
tatlı biri. Harika bir insan. Kendisiyle Avustralya’da bir film setinde
tanıştım ve hayran kaldım.
● Buradaki pek çok meslektaşın yurt dışında oyunculuk
yapmayı hedefliyor. Onlara ne gibi tavsiyelerde bulunursun?
Öncelikle bu işi çok sevmeniz gerekiyor. Eğer işinize
gerçekten âşık değilseniz, devam etmeniz hemen hemen imkansız. Nereden
gelirseniz gelin ve nereden başlarsanız başlayın, önünüzdeki birçok engeli çok
sıkı çalışarak aşmanız gerekiyor. Anladığım kadarıyla bu her zaman böyle
olacak. Bu yüzden kendinizi yüzde 100 bu işe adamanız ve onu tutku derecesinde
sevmeniz gerekiyor. Yoksa vaktinizi boşa harcamış olursunuz.
● Yakın zamanda Türkiye’ye
gelmeyi düşünüyor musun?
Aslında bu yaz Türkiye’deydim. Ailemle birlikte bir hafta
boyunca harika zaman geçirdim. Hemen hemen her yıl kısa süreliğine de olsa gelip
herkesi görmeye çalışıyorum. Türkiye’nin benim için çok özel bir yeri var.
Çocukluğumda ailemle birlikte çok sık gelirdik. Orası benim hep uzaktaki evim,
vatanım oldu. Bu kültürü yakınlarımla ve ailemle paylaşmaktan hep mutlu oldum.
Çocukken Anıtkabir’i ziyaret edip Atatürk’ü tanıdığımda ülkemle gurur duydum.
Türkiye’yi ziyaret etmekten çok hoşlanıyorum, gerçekten harika bir ülke.
● Aslında Avustralya’da yaşıyorsun. Avustralya ile ABD’yi televizyon ve
sinema sektörü açısından karşılaştırmanı istesem neler söylersin?
Film üretimi açısından ABD kesinlikle çok daha büyük.
Burada sonsuz sayıda harika hikâyeler anlatan film ve diziler yapılıyor.
Avustralya’da film ve televizyon endüstrisi daha küçük ama buna rağmen birçok
yetenekli insan harika işler yapıyorlar. Bu alanda her iki ülkede de
çalışabildiğim için kendimi şanslı hissediyorum. Şimdi de Türkiye’yi denemenin
sırası galiba.
● Sana nasıl bir rol teklif edilse ayakların yerden kesilir?
Herhangi bir ‘Star Wars’ filminde, herhangi bir karakteri
oynasaydım, bu gerçekten harika olurdu. Evrenin genişlemesi beni
heyecanlandırıyor!
● Amerikan dizilerinden sıkı takipçisi olduğun yapımlar hangileri? Özellikle hangisinde
bir bölüm de olsa oynamak istersin?
Şu anda herkes gibi benim de favorim ‘Game of Thrones’.
Harika bir dizi ve bu işte sadece ‘Unsullied Soldier #4’ rolünü oynamak bile
beni çok heyecanlandırırdı. Ayrıca ‘Agents of S.H.I.E.L.D’ı da çok beğeniyorum.
● Büyük tabloya baktığında oyunculuk açısından ne gibi hayal ve hedeflerin
var?
İlginç hikâyeler anlatmak ve gerçeğe yakın karakterleri
canlandırmak istiyorum. Umarım bunu yapmaya devam edebilirim. Eğer bir gün
gerçekten saygı ve hayranlık duyduğum kişilerle birlikte çalışma fırsatım
olursa o zaman hayallerim gerçekleşmiş olacak.