Altıncı sezonuyla izleyici karşısına çıkan Game of Thrones merak uyandırmaya devam ediyor. Hikayenin karakter kalabalığı içinde farklı yapılarıyla iki karakter dikkat çekiyor: Sam ve Gilly. İkili beşinci sezon finalinde Duvar'dan ayrıldı. Onları yeni bölümlerde farklı maceralar bekliyor. Tüm bunları, Sam ve Gilly'nin ilişkisini karakterleri canlandıran John Bradley ve Hannah Murray ile konuştuk. Buyurun...
● Bizlere altıncı sezonun başlangıcını anlatabilir misin?
John Bradley: Sam ve Gilly'yi şimdiye kadar bulundukları en pozitif noktada görüyoruz. Dizinin genel ortamını göz önünde bulundurunca Sam şimdiye kadar birçok defa manipüle edildi. İstediğini yapma noktasına gelmesi birkaç sezon sürdü. Jon Snow'un Lord Kumandan seçilmesinde büyük bir pay oynadı. Böylece Gilly ile birlikte Kara Kale'den ayrılabildiler. Bu kararın Gilly ve ufaklık için daha güvenli olduğunu düşünüyor. Bir üstad olabilmek oldukça zor bir iş. Sadece hırslı ve çalışkan olmak yeterli değil. Üstelik o bu şekilde dünyada bir fark yaratabileceğine inanıyor. Bu yüzden o sadece mutlu değil, baya ışık saçıyor.
● Peki ya Gilly? Onun da Sam ile birlikte Old Town'a gittiğini varsayıyorum...
Hannah Murray: Bu yolculuk konusunda oldukça heyecanlı.
JB: Bu onun boş senesiymiş! (Üniversiteden önce boş bir yıl geçirenlere gönderme yapıyor)
HM: Bence Gilly hayata en kısıtlı şartlarda başladı. Sam ortaya çıkana kadar Craster’s Keep'ten hiç ayrılmamıştı. Burası yaşamak için ideal bir yer değil. Castle Black'te olmak bile onun için çok heyecan vericiydi. Onun dünyası giderek genişliyor. Güneye hele de ismini duyduğu Citadel'e gitmek onun en çılgın rüyalarının da ötesinde. Hayatında ilk defa bir gemiye biniyor. Bu yüzden Gilly'yi canlandırmayı seviyorum. Bizim için sıradan olan şeyler için heyecan duyuyor. Dünya'ya Gilly'nin gözlerinden bakınca bize ufak gelen birçok şeyin ne kadar şahane olduğunu fark ediyorsunuz. Denizin ya da bir kitabın düşüncesi onun için inanması zor. Bu yüzden kütüphane fikri gerçekten inanılmaz. Dizi kocaman bir dünyayı kapsıyor ve Gilly sadece ufak bir kısmını gördü. Ona rağmen bu ufak şeylerin ne kadar güzel olduğunu fark ettiriyor.
● Sam savaş kahramanlığına önem verilen, entelektüel olmayan ve günü kazanma mantığıyla ilerleyen bir dünyada olduğunu düşünüp ancak üstad olarak insanlara yardım edebileceğini mi düşünüyor?
JB: Uzun bir süre buna inanmış. Babası ona dünyanın bu şekilde işlediğini anlatmış. Bu yüzden işe yaramaz olduğunu ve kimseye yardım edemeyeceğini düşünmüş. Ancak Ak Yürüyeni öldürmeyi başardığı zaman bir kılıçla halledilemeyecek kadar büyük sorunların olduğunu fark ediyor. Bunun araştırmaya değer olduğunu düşünüyor.
John ve Hannah'nın yüzleri gülüyor
● Emin olmak açısından soruyorum, üstad nedir?
JB: Süper akademisyenler gibiler. Üniversite profesörlerinin akademik bir hayat sürdükleri bir şehir düşünün. Sadece üstadların bir uzmanlık alanı olmuyor.
HM: Biraz doktor gibiler mi?
JB: Biraz doktor gibiler. Öğrenebildikleri kadar şeyi öğrenmeye çabalıyorlar. Ancak doktor yanları da var. Bütün bilgileri öğrenip, kullanılabilecek yerlerde yardımcı olmak istiyorlar.
● Sizce onların ilişkileri ortak tecrübe kaynaklı mı yoksa gerçekten birbirlerini seviyorlar mı?
HM: Bence ikisi birlikte gerçekten mutlu ancak bu karmaşık bir ilişki. John bunu "iki derinden yaralanmış, kendine güveni olmayan insan bir araya geliyor" sözleriyle tanımlamıştı. Üçüncü sezonda birçok bölümü yöneten Alik Sakharov'un bu karakterlere dair sözleri de hep aklımda yer etti. "Sizler kanadı kırılmış iki kuşsunuz. Bir araya geldiğiniz zaman ilk defa uçma şansınız var. " demişti. Eğer Sam ve Gilly aileleriyle sağlıklı ilişkilere sahip olsaydı, bambaşka insanlara dönüşürdü. Nasıl olurlardı bilmiyorum ama onların arasında gerçek bir sevgi var. Bu sevgi de onların birbirleriyle gerçekten konuşan ilk insanlar olmasından kaynaklanıyor.
JB: Ya da birbirlerine karşı ilgi uyan ilk insan olmalarından. Aralarındaki etkileşim böyle başlıyor ve Gilly'yi koruma isteği Sam için büyük bir karar. Düşük özgüvene sahip bir insan olarak onunla tanıştığı andan itibaren bir şeyler hissediyor. Bu yüzden ilk günden itibaren onu korumaya çabalıyor. Şimdi göreceli olarak daha güvenli bir yerde olduklarından birbirleriyle zaman geçirmenin tadını çıkartabilirler.
● Bir de bebek söz konusu. Sezon boyunca gerçek mi bebek mi taşıdın, yoksa sahte miydiler?
HM: İkisi de oldu. Sahte olanlar gerçekten korkutucu. İçlerinden bir tanesi gözleriyle birlikte tıpkı Chucky gibi. Şimdiye kadar bir günlük çekimlerde dört farklı bebek kullanıyorduk. Altı ya da sekiz aylık oluyorlardı. Bu sene ikizlerle çalışmaya başladık. Böylece düzgünce ilişki kurma şansımız oldu. Böylece ilk kez onlarla birlikte rol yapabileceğimi hissettim. Benim için bu yılın en güzel yanıydı.