An itibariyle
attığımız çöplerin bile hayatımızı karartabileceği bir dünyada yaşıyoruz. Tamam,
biraz abartmış olabilirim. Ama yine de çöplerimiz bile karakterimizin bir
yansıması olabiliyor. Mesela bakınız Brian’a. Hem Mao Zhang hem de avukat Attorney
Dell’in çöplerini karıştırarak iki tane cinayet davasını çözdü. Çöp deyip
geçmeyin, lazım olur.
Limitless, sezonun
4. bölümü “Page 44” ile alışılagelmişin üstünde bir dozda aksiyon ve gizemi
ekrana taşıyarak oldukça yoğun bir 42 dakika geçirmemize sebep oldu. Bu hafta
elimizde ne mi vardı? İnsansız hava aracı ve görünmezlik teknolojileriyle –bu
detay acayip cool bak! - uğraşan ve casuslukla suçlanan Mao Zhang, Brian’ın
yeni genetikçi kankası Arthur Maciel ve benekli faresi Tithonus. Bu arada,
Tithonus tabii ki de Yunan mitolojisinden geliyor. Mao Zhang mevzusu, Brian’ın
FBI tarafından bizzat verilen ilk özel ve süper gizli davasıydı. Ama bu davada
Brian çöp karıştırmak ve organik süt kutularındaki çiziklerden insansız hava
aracı taslağı çıkartmaktan öteye gidemedi. Yani bu mevzuyu FBI sadece biraz
yardım alarak kendi çözdü. İnanılmaz! Ben de FBI’ın bütün işlerini Brian
yapıyor diye düşünmeye başlamıştım.
Koskoca FBI milletin çöpünü topluyor, yakışıyor mu karşim?
Öte yandan, Brian’ın
Eddie Morra tarafındaki ilk görevi de belirlendi. Tahmin ediyorum ki Mr. Sands
ile daha çok karşılaşacağız. Mr. Sands, Brian’dan FBI’ın NZT dosyalarını
istedi, çok karmaşık bir görev değildi açıkçası. Asıl mevzu NZT dosyalarının
patron Naz’in ofisinde parmak iziyle açılan bir kasada olmasıydı ki burada o
ihanet duygusu tetiklendi işte. Bütün bölüm boyunca Rebecca Brian’ın arkasını
kolladı, yalan yok! Gel de ihanet et şimdi. Gerçi Brian elinden geldiğince bu
konuyu sallamaya ve minimum hasarla halletmeye çalıştı. Ta ki Brian’ın babası hastanelik
olana kadar. Şimdi bu hastanelik olma mevzusu tesadüf değil, biliyoruz. Sonuçta
Brian’ın babasının hemşiresi Eddie Morra’nın elemanı ve insanoğlu tek bir
yanlış doz ilaçla ölebilir. Neyse işte, NZT dosyalarını araklamada Brian’ın
asıl motivasyonu babası oldu. Yoksa bağışıklık aşısını olamayıp NZT’in yan etkileriyle
kıvranmak falan mühim değildi. Değil miydi? Şaka yapıyorum gençler!
Aslına bakarsanız
Mao Zhang davası Limitless’ın şimdiye kadar işlediği en zayıf mevzulardan
biriydi. Duygusal empati dışında oraya pek takılmamıza gerek yok. Vatana ihanet
suçundan sorguda olan Zhang’in itirafı sırasında Brian Naz’ın ofisinden NZT
dosyalarını çaldı. Yani paralel kurgu boşuna yapılmamış diyorum, biraz empati
diyorum.
Biri esas kız mı dedi?
Gelelim dizinin
esas kızına. Ee Brian esas oğlan olduğuna göre, esas kız da Rebecca olmalı. Bu
bölüm ile birlikte Rebecca hakkında daha çok şey öğrenmeye başladık. Aynı Brian’da
olduğu Rebecca’da da bir takım baba mevzuları söz konusu. Farklı bakış açıları
tabii, oraya takılmayın. Ölmeden önce babası Conrad Harris’in NZT kullandığına
inanan Rebecca, geçmişe takılmamaya çalışsa da yapamıyor; sergiye gidiyor. O ne
güzel portreydi öyle?! Bayıldım. Jennifer Carpenter hakikaten güzel bir kadın.
Herhalde o porteyi alıp sonra evine götürmüştür. Götürmemişse de ben evimin
duvarına asabilirim. Sanatı sanat için yapalım, lütfen. Bu arada hazır isteklerimi
sıralarken, Brian’ın FBI tişörtü (Female Body Inspector) nerede satılıyor
bileniniz varsa şuraya bir yorum bıraksın...
Acayip yakışıklı adamım ben gülüşü
Velhasılıkelam,
ben şimdi bölümün en başına dönerek her şeyi çözüyorum. Brian, Arthur Maciel ile
nasıl tanıştı? İnternette. Neden tanıştı? Çünkü tek gecelik ilişkinin
anlamsızlığı NZT etkisindeyken süper anlamsız seviyeye ulaşmıştı. Peki, Brian
neden kendini tek gecelik ilişkilere sürükledi? Çünkü eski sevgili Shauna
meselesi yüzünden kalbi kırıktı. Çünkü Mr. Sands’in blöfü yüzünden biraz korkup
Shauna’ya yol verdi. Gördüğünüz gibi başladığımız yere geri döndük. Bütün
mesele aslında dizide hiç görünmeyen ama varlığını sürekli hissettiğimiz bir
adam, Senatör Eddie Morra. İnanıyorum ki gelecek bölümde Eddie Morra ile tekrar
karşılaşacağız. Peki, Brian Rebecca’nın babası hakkında öğrendiklerini Rebecca’ya
anlatır mı? Kıyamaz herhalde.
Haftaya görüşmek
üzere...