Poyraz’la Ayşegül ne güzel ayrılık acısı çektiler be. Kah
güldürüp kah hüzünlendirerek. Tam Oğuz Atay style. Poyraz’ın poligonda
Poyrazları vurması, sarhoş olup Poyraz’a kapı açtırmaya çalışması, İsa’yı
uykudan uyandırıp Genelkurmay’a dilekçe yazdırması ‘çok hisli’ydi doğrusu. Ayşegül’ün
arabayı ağaca toslaması, rakı masasında kontrolü kaybetmeye çalışması, kadın
kadının kurdudur minvalindeki tespiti, replikler, göndermeler, oyunculuk.
Tebrikler. Bir de geçen sezondan beri bu Necip Abi’nin mekan dekor olmasa da
gitsek diye düşünüp duruyorum. Araştırmalarım sürecek.
Ekibi kes be, yılan
yılan!
Poyraz kafası güzelken usb stick’i İsa’ya hediye etmişti ama
neyse ki uzatmadılar orayı. Çömezleriyle adeta bir Amerikan draması havasında
“kapitalizm” şifresini çözdüler. Yeni amirinin de hain olduğunu anladı bu sefer
geç olmadan. Salih’le Aslı da, Poyraz’ın emniyetteki yegane güvendiği kişiler
statüsüne eriştiklerinden midir nedir, bu bölümde o kadar itici gelmediler. Ama
en güzeli Poyraz-Zülfikâr kardeşliği. Emniyetin önüne gitmekten bile tiksinen
Zülfikâr polisle ortak operasyon da yaptı ya, ne desek boş.
Sonra Sefer ve
Taşkafa da Poyraz’ın güvendiği kişiler olarak operasyona dahil oldu. Ekibin
birlikte aksiyona girmesini özlemiştik. Maskelerle çok hoştunuz doğrusu
dedelerim. Zaten o bölümde o kadar arka arkaya espri yapılmış ki birine gülecez
derken öbürünü kaçırmışız. Zülfikâr’ın yer tarif ed(emey)işi, Guy Fawkes
maskesinin bıyıklarını düzeltmesi ve Batman maskesiyle kamufle olamayan Taşkafa
favorilerim. Bir de Reservoir Dogs göndermeli renk geyiği çevirdiniz zaten.
Daha ne olsun.

Ooo adrenalin,
alırız bir shot.
Bir Tarantino esinlenmesi de Pulp Fiction stayla yapılan ‘adrenaline
shot’ olayında görüldü. Olayın medikal gerçekliğini bilemeyeceğim, yani bir
iğneyle 30 saniyede insan hayata döndürmek filan. Ama Meltem’in kendine
geldikten sonraki tepkisi, Poyraz’ın sevinişi, Zülfikâr’ın gülüşü, Ayşegül’ün
göğsüne “tehlike anında camı kırın” yazma fikrini dile getirişi çok güzeldi.
Bir de Ayşegül’ün yolda gelirken ilaç için hocasına danışması Leyla ile
Mecnun’da bölümlerce alay konusu olan herbokubilen doktor olayından uzaklaşılması
açısından yerinde bir sahne olmuş. Ancak Zülfikâr, Ayşegül ve Meltem ellerini
kollarını sallayarak ortamdan uzaklaşabilirken, Poyraz’ın sırf yangın
tüpleriyle Macgyver aksiyonuna girebilmek adına armut gibi adamları beklemesi
olmamış.
Baba büyük yürüyor.
Bir diğer olmayan şey, Sefer Despina’nın evinde üç adamı
patakladıktan sonra hiçbir güvenlik önlemi alınmamış olsa gerek ki adamlar
ertesi gün yine bastılar evi. Daphne (Dafne de olabilir çok ilgilenmiyorum) ak
sakal diye aklınca dalga geçtiği Sefer’in numarasını kaşla göz arasında
aldığında sinir olmayan da SefSeci değildir. Ben fakülteye gidiyorum diye
dışarı çıktığında başına bir iş gelecek bizim oğlanı arayacak diye bekledim ama
neyse ki olmadı öyle bir şey, pöff. O değil de Bahri Baba Despina’ya ne yürüdü
lan diyemiyorum zira yürümedi koştu resmen adam. Ne botanik bilgisiymiş
arkadaş, hemen etkilendi kadın, asdhasdjdaj. Tabii kolyenin de bir katkısı
olmuştur.