Rivayet edilir ki zamanın birinde bir ülkede iki kadın
arasında bir anlaşmazlık çıkmış. Sorun çözülemeyince dönemin kadısının huzuruna
varmışlar. İlk kadın “Efendim, ben zamanında bir çocuk doğurdum ama elimde
olmayan şartlar yüzünden bırakmak zorunda kaldım. Bu kadın çocuğumu vermiyor.”
demiş. Diğer kadına söz verilmiş. “Evet, bu çocuğu ben doğurmadım. Ama ilk
adımlarını ben gördüm, ilk kez diş çıkardığında başında ben bekledim, ateşi
çıktığında, üzüldüğünde ben hep yanındaydım. Çocuğumu bana verin.” demiş. Kadı yere bir çember çizdirmiş. Çocuğu da
çemberin içine yerleştirmiş. Sonra kadınlara dönmüş ve “Çocuğun elinden tutun,
ben 3 değince ilk kim çocuğu kendi tarafına çekerse çocuk onundur.” demiş. Kadı
üçe kadar saymış. Doğuran kadın çocuğu kendi tarafına kolayca çekmiş. Çünkü
büyüten kadın çocuğu çekmeye çalışmamış. Kadı çocuğu büyüten kadına vermiş.
Doğuran kadın isyan etmiş nasıl olur diye. Kadı şöyle cevap vermiş. “Sen
çocuğun canını acıtmak pahasına koluna asıldın. Diğer kadın ise canı yanmasın
diye onu kaybetmeyi göze aldı.”

Hadi bakalım... Çiçek olun çocuklar.
Peki, ben niye uzun uzun bunu anlattım? Kader’in annesi
yüzünden… Sadece doğurarak Kader ile ilgili her şeyde söz sahibi olduğunu
düşündüğü için. Kaderin annesi hikayede ki doğuran kadın… Kader’in canı acımış
acımamış umurunda bile değil. Büyüttüğü çocuk yani Derin iyi olsun da Kader
mahvolmuş olmamış fark etmez onun için. Neriman Hanım Kader’i büyüten kadın
bence. Ama öyle ama böyle hep yanında olmuş. Banu’dan daha çok düşünüyor
Kader’i. Hani bu bölümde dedi ya “Sana anneni arama demiştim keşke
dinleseydin.” diye kadın olacakları biliyormuş arkadaş. Kader’ sahip çıkmasıyla
gönlümü fethetti. Hastanelik olmasını sağladığı zaman da bile Kader için
üzülmesi çok güzeldi. Kızın annesi bile bunu düşünmezken hele. Banu'nun vicdanı
tek yönlü çalışıyor. Kader’in çocuk olduğunu unutup acı çekmesini istemesinden
belli. Yurda gelip çıkardığı rezillik yetmezmiş gibi bir de Derin’in
bulunduğunu söylememesi. Hayır, sanki kızı değil düşmanı ya. Kader’in ilik
örneği Derin için uyumlu olacak bence ama inşallah Banu Hanım Kader’i umarım
yanına almaz. Yoksa kız ömrü boyunca sahte bir şekilde gülümseyen bir anneye
sahip olacak.

Annen nasla evlenmemize müsaade etmez Serkan :'(
Eylül Serkan’dan Nazan Hanım'ın annesine verdiği parayı
öğrenince (aslında parayı Kemal aldı) soluğu evde aldı. Mesude'nin kapıyı
açtığındaki yüz ifadesi hangi yüzle geldin sen buraya der gibiydi. Eylül ise
haftalardır istediğim şeyi yaptı yalvarmak yerine cevap verdi. Çünkü Mesude
bundan anlıyor. İlla ki birileri damarına bassın istiyor. Eylül'e “Annene değil
o çocuğa inanıyorsun öyle mi?” diyen Mesude’ye sesleniyorum. Bunun senin
yaptığından farkı ne? Üstelik Serkan Kemal’den daha güvenilir biriyken, sen
kocan için akla hayale sığmaz bir ton şey yapmışken Eylül’ün Serkan'a
inanmasından daha doğal ne olabilir ki? Zaten haklı da çıktı. Parayı Kemal’in
almıştı sonuçta. Yalnız azizim kadın
milletinden korkulur (ki bende bu ailenin bir ferdiyim :)). Mesude Kemal’in yaptığına
kızıp adamı nasıl sindirdi öyle. Kemal bir iki kükremeye çalıştı ama nafile.
Gerçi yine yağ çekerek kurtuldu bundan da. Şaşırdık mı? Asla. Çünkü Mesude ne
kadar “Eylül’ümü alırım yurttan çalışır geçinir gideriz. Sana ihtiyacımız yok.”
dese de o kadında bunu yapacak yürek yok bence. Tek başına hayata tutunmak zor
gelir ona.

Sen içip içip yine yolumu şaşırdın be adam...
Tevfik Beyin vicdanı onu rahat bırakmadı. Ama her vicdanı
sızlayan içkinin dibine mi vurmalı? Sonuçta bunu çocuklarda izliyor. Dizinin
konusu yeterince ağırken bunlara biraz dikkat edilmeli bence. Çünkü iyi bir
şeyle sentezleyip vermişler. Yani adam vicdan azabı çekiyor iyi ama içiyor
kötü. Vicdan azabı çektiğini anlatmak için uyuyamadığını söyleyebilirlerdi. Ne
bileyim kabus filan görebilirdi. İçki sahnesi battı biraz bana açıkçası. Özette
Tevfik Beyin Cemre ile konuşacağını okuyunca Nazan ne yapar eder onu durdurur
demiştim. Öyle de oldu. Paraya güvenip fazla açıldıklarını biraz zamana
ihtiyaçları olduğunu söyledi ve adamı yumuşak yerinden vurdu. “Sonun Sinan gibi
mi olsun?” Bu kadını orduya yazdırsak psikolojik savaşla düşmanları kaçırması
büyük olasılık…
Miss Turkey 2016 adayları geliyor.
Cemre'nin modaya ilgisi olduğu aşikar. Daha öncede Feride’ye
kıyafet seçimi için yardım etmişti. Bu bölümde balo için kıyafetleri sil baştan
düzenlediler. Yalnız benim anlamadığım elbiselerin sahibi nasıl kabul etti
bunu? Ya kızlarla bedenleri filan uymazsa gitti canım elbiseler. Neyse biraz
konudan sapmışım. Cemre diyordum. Umarım bunun üzerine filan eğitim alır. Geçen
bölümde çizime yeteneği olduğunu öğrenmiştik. Bence gayet güzel işler çıkarır
ortaya. Hepsinin elbisesi çok güzel olmuştu. Kader’imde çok güzel olmuştu. Keşke
baloya gidebilseydi. Bir gün daha bekleyemediler. Yanlış anlamayın Derin için önemli ama bu
hastalığı yakından gördüm ben. Kardeş doğsun diye aylarca bile bekleniyor yani.
Ne demek annemler ile tanışacaksın?
Güney’i her hafta biraz daha seviyorum. Cemre ile yaptığı
Songül'ü seviyorum ben temalı konuşma güzeldi. Songül’ün Güney’i kıskanmaya
başlaması ise onun da Güney’e karşı bir şeyler hissettiğinin kanıtıdır. Evet,
SonGün hayranları beklediğiniz bölümlere az kaldı sanırım. Yalnız Güney’in
Songül'ü çekip alması süper değil miydi? “Sen fazla direndin.” Ya Songül’ün
kaçmaması ve somurtmasına rağmen dans etmesi? Giderek daha sevimli bir çift
olsalar da ben Güney’in yaptığı hatanın bedelini ödemesini istiyorum. Çünkü o
hatanın cezasını en ağır çeken kişi Songül olmuştu. Üstüne sünger çekip geçiştirilmez
inşallah.
Keşke Gökhan'da burada olsaydı...
Defne Burak'a ayıp etti mi etti. Ama Burak'ın bu kadar
gözünün döneceğini beklemiyordum ben. O da bu bölüm içkiye sığınanlardandı.
İçti ve bir hata yaptı. Sadece hata… Yangın çıkartmak gibi bir niyeti yoktu. Ya
da tuvaletin kapısını kapatırken sadece Defne'nin baloyu kaçırmasını istemişti.
Ama hayatı mahveden bu küçük hatalar oluyor çoğu zaman. Burak şimdi suçlu
durumuna düştü. Cemre’ye her ne olursa olsun zarar verdi. Bunların Burak'ın
başının altından çıktığı anlaşılır ı bilmiyorum ama anlaşılsa bile kurtulur bir
şekilde. Cemre yangının ortasında kaldı. Sonuçta dizi bu öleceğini
sanmam. Ama belli de olmaz. Dizi aleminde ölmez o ya denen ne karakterler gitti
sonuçta. :)

Kırgın Çiçekler reytinglerde Totalde 1. olmuş. Aslında Paramparça ve Güneşin Kızları pazartesi günü olunca ne olur diye merak etmiştim. Sonuçta üç dizinin de reytingleri çok iyi ve hayran kitleleri de müthiş. Kırgın Çiçekler beni şaşırtmayarak yine zirvede. Tüm ekibin ve izleyenlerin ellerine ve yüreklerine sağlık. Başarılarının devam etmesi dileğiyle haftaya görüşmek üzere.
Sevgiler...