Vallahi özledik! Karı, kışı, ıslak sokakları özledik.
Özellikle İstanbul’da geçen şu son bir haftada illallah ettik. Acaba vampirler de
sıcaktan etkileniyorlar mı? Tamam güneş ışığından etkileniyorlar ama Ağustos’da
New York’da 37 derece sıcakta %70 nemde onlar da “esmiyor” der mi? Şuan için
bilmiyoruz. Dizinin timeline’ı sezonlara göre sene sene ilerlemediği için kim
bilir rating kurbanı olmazsa bir kaç sezona leş gibi sıcak New York’u da
görebiliriz.
Amerikan filmlerindeki “aptal polis” algısı The Strain’de resmen zirve yapıyor.
Şehirde yaratıklar olduğunu biliyorsun ve gece vakti sokak arasında bir şey
taşıyan garip birini tutuklamaya kalkıyorsun. E buna ne denir? Bolivar için
güzel bir beslenme oldu. Fakat Master’in toprağını taşıdığı için mi çevresinde o
kadar strigoi vardı yoksa bu aklı erenler de psişik bir şeyle strigoileri
çağırabiliyor mu çözemedim. Gelecek bölümlerde anlarız.
Ephraim’in laboratuvar denemeleri beni çok geriyor.
Neredeyse kan şekerim düşüyor diyebilirim. Mutlaka bir kaza çıkacak ve birine o
solucanlardan bulaşacak diye ödüm kopuyor. Kürü bulmuşlardı ama çalışması için
tabii ki deneyler gerekiyor. Virüsü enfekte etmek güzel çözüm de bunun işe
yaradığı adamı gece sokağa salmanın nedeni biraz kapalı kaldı. Sanırım aynı
zamanda bulaşıcı yaptılar. Master’e karşı müthiş bir gol olur ki
çıldıracağından eminim. Zira daha önce insanlıktan hiç böylesi bir karşılık
almamıştır.
O kadar sevimsizim ki ben bile kendime katlanamıyorum.
Sevimsiz şey merkezden kaçınca Ephraim’in onu alıp
laboratuvara götürmesi güzel çözümdü. Üç bölümde ömrümü yedi velet. Artık
kendine gelmesi lazım. Senin annen dev bir solucan yavrum... Ortalığı yıkınca
da o solucan gitmiş olmuyor. Anneni kurtarmanın bir yolu yok. Salgından önce
hiç mi The Walking Dead izlemedin?
Carl senin rol modelin olmalı. Ya akıllanır ya da tez zamanda emerler inşallah.
Laboratuvar sahnelerinin en ilgi çekici yanı ise Master’in
oğlunun peşinde olduğunu Ephraim’in anlamış olmasıydı. Bu bilgi dizinin beklediğimiz
akışını değiştirir. Ephraim hazırlıksız yakalanmayacak ve tüm gücüyle karşı
koyacak. Master’in bu şekilde niyetini açıkça belli etmesi bir meydan okuma mı
yoksa basit bir hata mı zaman gösterecek. Bana sorarsanız ne olursa olsun büyük
bir hataydı. Ephraim’e uzun zamandır ihtiyacı olan motivasyonu fazlasıyla
verdi.
Anti-Vampir
Vampir Timi yine iş başındaydı. Gus’u eğitmeleri, eğitirken de vampir
öldürmeleri enteresandı. Sanırım bu kadimler kendilerinden tiksiniyor ve ölmek
de işlerine gelmediği için minimum küçüklükte yaşayıp gitmek istiyorlar. Master
ise daha kendiyle barışık biri. Kanıma göz koymayaydı Master’i haklı dahi
bulabilirdim. Hele çıplak elle vampir öldürme şekline bayıldım. Gözlerim fal
taşı gibi açık izledim. Aslında basit ve eğlenceli bir yöntem. Adını “Çık
dışarı bi konuşcaz” yöntemi koyuyorum. Vucuttan çıkartılan dev solucanın ölü
gibi yerde yatması önemli bir detay. Bunların yavruları şartlar ne olursa olsun
civelek civelek kıvrılırken dev solucan vücuttan ayrılınca ölüyor.
Beni mi istiyorsun bebek? Ama ben seni daha çok istiyorum. Gel buraya...
Eğitimin
amacı da belli. Vampir olarak ulaşamayacakları yerlere Gus sayesinde
sızacaklar. İlk operasyon da Eldritch’e yapılacak. Kadimler gerçekten güzel
strateji kuruyorlar. Master’in elinden onu alırlarsa bütün sabotaj ortadan
kalkacak ve insanlar beklenenden daha çabuk direnişe geçecekler. Fakat
uygulamada o kadar başarılı değiller. Aslında ofisine kadar çok kolay sızdılar.
Fakat yaşlı kurt Eldritch’in önlemini almayacağını düşünmek büyük aptallıktı.
Sonu vampir kızartması oldu. Gus eğer oradan da kaçarsa artık gözümde bir süper
kahraman falan olacak. Zira yaptıkları normal insan işi değil.
Bizim
ihtiyardan bahsetmeden yazıyı bitirmem mümkün değil. Kendisine şahane bir
gençleşme yolu bulmuş. İhtiyarda azim 10 puan, kararlılık 10 puan, adanmışlık
10 puan, güç 10 puan, zeka 10 puan ama vizyon 1 puan. İnsan öyle bir şey bulur
da sırf kendisi için kullanır mı? Eldritch böylesine kudretli saldırırken sende
sadece mangal gibi bir yürek ve afili bir kılıç var. Onun yüz binde bir
seyreltilmiş etkisine dahi insanlar avuç avuç para sayarlar. Eldritch’e rakip
olabilirdi ama o sadece kendi gözüne damlatmayı seçti. Vampirlere karşı vampir
özünü kullanarak mücadele etmesi çok da fiyakalı olurdu. İhtiyar hedefe o kadar
direkt kitli ki dolaylı yollardan da gidilebileceğini kaçırıyor. Aşkolsun sana
mangal yürekli adam...
Vampirler akıllı olsun akıllı!
Gelecek
bölümleri en çok karıştıracak gelişmelerden biri de mutlaka Staten Island
olacaktır. Daha başlangıçta korunmalı bir ada yaratmak fikri muazzam bir
savunma. Aynı amacı yıllardır The Walking
Dead’de de görmek istiyorum ama nerdeeee?... Fakat burada TWD’den farklı bir koşul var.
Vampirlerde akıl var. Üstelik binlerce olsalar da tek bir akıl tarafından
yönetiliyorlar. O aklın da her şeyin başlangıcında insanlara ümit verilmesini
kabul edeceğini hiç sanmıyorum. En kısa zamanda Staten Island’ı düşürmeye
çalışacaklardır. Bakalım Battle for Staten Island bölümünü ne zaman
izleyeceğiz...
Haftaya görüşürüz.