Ölümün yüzü soğuktur derler.. Doğrudur da. Bütün gerçekler buz tutar o anda.. Asiye de payını aldı o soğuk rüzgarlardan. Başkasının ahının üzerine kurulan mutluluklar uzun sürmez demiştim birkaç hafta önce.. Öyle de oldu. Asiye bir kez daha ölümle burun buruna geldi ama bu sefer farklıydı; bu sefer artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Karnında bebekle ortada da kaldı, babasından dayak da yedi Berkant tarafından da terk edildi; ama tüm bunlar yaşanırken tehlikenin nereden geldiği belliydi, bu defa kiminle uğraştığını bile bilmiyordu. Elbette ki hiçbiriniz gibi ben de ekran karşısına 'Acaba Asiye ölecek mi?' merakına kapılarak oturmadım, amacım bu hamleyle birlikte tarafların nasıl değişeceğini görmekti.. Kendi adıma beklediğimi aldım. Asiye'yi kurtaran kişinin hikayede önemli bir karakter olduğunu ve değişimin bu yönde olacağını bekliyordum, öyle de oldu..
Bela-toner Asiye'nin gayet günlük bir koşuşturma olarak görünen uçurumdan atlama senfonisi atlatılınca bir türlü şişmeyen karnıyla gece pikniği fantazisine koyuldu bile... Bizimkilerin Canan ve ekürisinden şüphelenmekten vazgeçmesi farklı cepheler doğuracak.
Asiye ve Çetin aşıkken çok güzeller. Asiye hakkında hep söylendiğim tutuk tavırları bu bölüm itibariyle askıya alındı, alındı ki ben bundan çok hoşlaştım :) Ama maşallah dediğim 3 gün yaşıyor.. Ben daha bu satırları yazmadan ikilinin araları bozuldu. Özette vurgulanan 'güven kaybetme' durumunun bu kadar basit gerçekleşeceğini elbette beklemiyorum ama anneannesinin Çetin'in yumuşak karnı olduğunu ve eğer üstüne gidilirse kırılmalar yaşanacağının farkındayım. Ben özellikle Çetin'in tüm gerçekleri öğrenince takınacağı tavırı merak ediyorum..
Kayın biradere nikah düşüyor muydu ya? by Hale
Ömer'i ise harbi sevmeye başladım, iki bölümde anladı Semra Hanım'ın terminatör tavırlarını. Ayrıca adeta bir kazanova! Bölüm içinde Canan'la takılıp, Asiye'ye göz kırpıp, Hale'nin aklını başından almayı başarabildi. Hale aslında çok güçlü bir kadın ama konu sevmek-sevilmek olunca her kadın gibi hata her insan gibi O'nun da zaafları var. O'nun gibi kadınları etkilemenin yolunun egosunu tatmin etmekten geçtiğinin farkında Ömer. Karakter böyle devam ederse başta söylediğim 'yeni gelen karakterler' çok klişe lafını seve seve geri yutabilirim. Bana bunlarla gelin.. Ama Canan için ne söylesem bilemedim. Asiye'yi kurtarırken içindeki merhamet ışıklarını görür gibi olduk ama kızın bir karakteri yok, Ömer ne derse ona hizmet ediyor. El akıllı oldu kaldı başımıza :)
Geçen hafta Hale için "tam bir tarz ikonu" demiştim. Bu hafta beni haksız çıkarmadığı için senaristlere tişikkilir:) Yaratılan her karakterin kendi çizgisine ihanet etmeden olayların içinde yer almasını seviyorum. Mesela bu kadar kargaşa yaşanırken Hale'nin moda dergilerine poz vermesi bence çok gerçekti. O tarzda ve yaratılışta bir kadın tam da öyle davranırdı. Kendi dertlerinden uzaklaşmak için bunlarda teselli araması çok normal.. Ama hikayede gittikçe kaybolmasını, silinmesini hiç tasdik etmiyorum. Kendi bile farkında değil ama çok güçlü biri. Başka hangi kadın bu kadar olmamışlıkla baş edebilir ki?
Teneke ise adeta Texas.. Bitmedi olaylar bitmedi..
Kocasına atarlanıp yine de onunla aynı yatakta yatan Pervin bütün klişeleri yıktı geçti helal.. Aşkın en çirkin hali deseler, hiç düşünmeden Pervin derim. Aşkla sınanmadıkça yorum yapmak kolay oluyor belki bilmiyorum ama hiç bir kurtarıcı tarafı yok bu aşkın(!) Sesin ne kadar güzelse hikayen o kadar itici cınım.. O'nun farkında olmadan Semra Hanım'a yardım etme olayının üstüne gidilse daha güzel olaylar yaşanacağını düşünüyorum.
Mine ve Ali ise Türk Dizi Tarihi'nin en saçma çifti olma yolunda maratona koşuyor. İki hafta önce Taylan Taylan diye kendini yırtan Mine'nin şimdilerde Ali derken bile gözleri parlıyor hayret!
"Allah bir yandan alıyor diğer yandan yine alıyor" cümlesinin kitaptaki karşılığı Salim.. Her hafta başka bir felaketle uğraşıyor adam. Neyse ki hayattaki tek çakılı çivisi teneke konfeksiyonu var gerçi o da Asiye'nin ipliklerine bağlı ya neyse.
Fatma'ya sahne yazdıklarında bir tek ben mi mutlu oluyorum bilmiyorum ama gerçekten onu gördüğümde çok seviniyorum. Çünkü en gerçek hikayenin onda saklandığına inanıyorum. Bu hafta yanına sığınan kızçenin jokerimizin başına daha ne felaketler açacak merakla bekliyor ve daha çok sahne istiyorum. Fatura oradan Ali'ye vuracakmış gibi geliyor ama bekleyelim görelim
Elektrikler yoktu ondan yapamadım ödevimi kızmayın örtmenim.
Taylan'ın yavaş yavaş evrilmesi dizideki en sevdiğim durum. Bu hafta Asiye konusunda Semra'ya arkadan bir bakışı vardı ki yazıyorum buraya bu adam çok fena aşık olacak. Kasıp kavuracak ortalığı.
Asiye ve Taylan'ın durum kritikleri, eskisinden daha çok yalnız kalmaya başlamaları senaristlerin hala bu ikiliden vazgeçmemesi gelecek adına tehlikeli birleşmelere gebe..
Asiye'nin Çetin den beklediği ilgi ve güven Taylan'dan geldikçe kartların yeniden dağıtılacağını düşünüyorum. Asiye ve Taylan'ın arasındaki bağın aşka dönüşeceğini sanmıyorum. (yazar burada her ihtimale açık kapı bırakıyor) ama olaylar ilerleyip işler karıştıkça akıl ve kalp birbiriyle çelişince Taylan'ın Asiye'nin hayatına gireceğini düşünüyorum.

'Sana zarar veren anneannem de olsa gözümü kırpmadan öldürrüm'.. Karakterlerin ağzından çıkan her cümleye takılıp kalıyorum ben Kara Ekmek'te.. O yüzden de bu cümlenin ağırlığını da hissettim bölüm boyu.. Çetin bir gün gerçekleri farkedecek ve işte o zaman hikaye benim ağzımın sularını akıtacak kıvama gelecek.. Cümle kovalıyorum demişken dizide ki en basit cümlelerin bile bir yerden patlak verdiğine çok şahit oldu bu gözler. Asiye'nin kahvaltı hikayesinin Çetin'in kafasının içinde dolanıp ilişkiyi gittikçe derinleştirdiğini düşünüyorum. Dediğim gibi Asiye ve Taylan bir gün gerçekten bütün bağlarını koparırlarsa bu 3. kişi veya kişilerce değil kendi kararları egoları ve boğuşmaktan yorgun düşecekeleri sorunları yüzünden olacaktır.

Hep komedi dizilerinde izledik ama meğer dramalarda da oluyormuş bu çift karakterler. Ama bu durumdan memnun muyum? Mesele Semra olduğunda O'nun içinde bulunduğu hiç bir durumdan haz etmiyorum. Bu hamlenin hikayede başka kapılar açması dışında hiç bir olumlu yanı yok. Gerçi onlar dahi Semra Hanım da kesişiyor ama. Neyse sinirlenmicem:)
Semra Hanım hakkında sevdiğim tek şey geçmişinin artık aralanmaya başlaması. Klinik geçmişinin kendi anlattığı gibi olup olmadığından emin değilim ama bu da bir başarı.
Dip Not: Arkadaşlar bu aralar biraz yoğun ve sıkıntılı süreçten geçtiğim için cevap veremiyorum sizlere ama siz yine de yılmadan buraya sahip çıkıyorsunuz çok teşekkür ediyor ve anlayışınıza sığınıyorum..