Herkesin bir evi olmalı!
Herkes iyi koşabilmek zorunda değil. Herkes güzel yemek yapabilmek zorunda değil. Herkes çok zengin ya da çok başarılı olmak zorunda da değil. Ama belki de tek bir genelleme vardır ki; herkesin bir evi olmalı. Ait olduğu bir çatı ve camından dışarı gülümseyebildiği duvarları.. Fakat insan insanla yaşar. Ve insanların içine girdiğinde insanların zihnine girmesine de izin verirsin. Seni değiştirirler, dönüştürürler, seni senden ederler. Ne yapacağını, nasıl hissedeceğini söylerler ve kuralların dışına tek adım attığın an yazısız yasalarıyla seni idam ederler.. Bir ev vermezler sana, duvarlarla örülü bir sessizliğe mahkum ederler.

Özlem imza gücünün yetkisine dayanarak herkesin canına okudu. Herkesin canına okudu gibi göründü evet, ama sahiden öyle mi oldu? Kibiri suretine yerleşti, öfkesi kalbinin en orta yerine.. Ne bebeğini unutmuştu çünkü ne de ona yapılan zalimliği. Konak halkına tuhaf geldi onun bu tutumu. Bense tüm bölüm boyunca şaşkınlıkla ''Yok artık!'' deyip durdum.


Zzz... Kötülük.. Zzz... İntikam..

Kendal yine, yine ve yine kefeni yırttı, Kenan'ın intikam planı serin suların dibini boyladı. Kenan eziyet konusunda hiç fena değildi ancak daha çarpıcı hamleler beklerdim ondan. Beklentilerin aksine zayıf bir yönü var ve bu karakterin duygusal boşluklarıyla alakalı bir şey gibi de görünmüyor. Ebru'yla aralarında oluşması muhtemel aşk ise bana göre şimdilik ufukta görünmüyor. O kadar sorun var ki ortada, onlardan olsa olsa müttefik olur.


Molada inip Ayvalık tostu yiycez şimdi.

Rüstem kişisi ortaya çıktığı gibi kendinin de oğlunun da başımıza dert olacağını anlamıştık ama oğlunun tuhaf psikolojik durumu yeni yeni ortalığa saçılıyor. O ne hiddet öyle yahu, bi' ağzından köpükler saçması eksik! Kendal onu tornaya soksa düzeltecek tek kişi ama düzeltmektense kirli işlerine koşmayı tercih edeceğinden fazlasıyla eminim. Üstelik Melek de arada kaynayacak gibi ama bu defa Melek'in pasif kalmayacağını hepimiz biliyoruz.


Bana gülmek haram, benle gülmek haram..

Cafeye gelen haciz herkesi yıkıma uğrattı fakat ben yine en çok Narin'e üzüldüm. Kendi küçük dünyasının dışına çıkmamış, bahçesindeki çitlerin ötesinde var olan hayatı hiç tanımamış bir kadın o.. Zaten her şey yeterince kötü giderken bari yere basan ayaklarının altındaki paspası kaydırmasaydık..

Bölümde bana göre en çarpıcı sahne Sibel ve Özlem arasında geçen anlardı. Özlem'in masum bir canı alacak kadar zalim olmadığını biliyordum ancak insan delirince suların ne kadar tersine aktığını hepimiz az çok biliriz.. Sahiden ufak bir ihtimal de olsa içim ürperdi. Sonrası ise gözyaşlarının pıtı pıtı döküldüğü sessiz anlardan ibaret oldu evin salonunda..


Iyy pırasa yemem dedim kızım sana!

Küçük Kendal olmaktan, iktidar koltuğunda oturmaktan ne kadar da mutlusun be Baran Ağa.. Özlem'in yaptıkları abartılı olabilir fakat kesinlikle haksızca değil. Başına gelenleri saymaya bile gerek görmüyorum ama konağın diğer üyeleri daha çok şaşırtıyor beni. Dayak yiyen, kovulan, hor görülen, istenmeyen, kullanılan ve manipüle edilen herkesin Özlem karşısında birlik olası tuttu. Herkes kendine yapılan hainlikleri bir kenara bırakıp Özlem'e karşı cephe aldı. Aynı insanlar Özlem bebeğini kaybederken, Asım hor görülürken, birileri dayak yerken, birileri sokağa atılırken neden bu tepkinin yarısını bile gösteremediler? Çünkü başında 'erkek' olan aileler tüm acılarını içine gömer ve kırılan kol hep yen içinde kalır. Ne zaman ki erkek ortadan bir biçimde kaybolur, işte o zaman herkesin baş kaldırası gelir. Hem de çok yanlış zamanda en yanlış kişiye.. Özlem işin cılkını çıkarttı evet, ama daha sakince yaklaşsaydı benim nazarımda saf sıfatına maruz kalırdı.

Fragman bize sezon finaline adım adım yaklaşırken Baran sırrının ortaya çıkacağını gösteriyor. Anladığım kadarıyla Ebru'nun eski yaşamında yardımcısı olan kadın ölüm döşeğindeyken sırlarını dökülüyor. Olayın tek bölümde çözülmeyeceği aşikar ancak sezon finalinin çarpıcı olacağı da kaçınılmaz bir gerçek. Bekleyip göreceğiz..

Güzel günler.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER