Herkes iyi koşabilmek zorunda değil. Herkes güzel
yemek yapabilmek zorunda değil. Herkes çok zengin ya da çok başarılı olmak
zorunda da değil. Ama belki de tek bir genelleme vardır ki; herkesin bir evi
olmalı. Ait olduğu bir çatı ve camından dışarı gülümseyebildiği duvarları.. Fakat
insan insanla yaşar. Ve insanların içine girdiğinde insanların zihnine
girmesine de izin verirsin. Seni değiştirirler, dönüştürürler, seni senden
ederler. Ne yapacağını, nasıl hissedeceğini söylerler ve kuralların dışına tek
adım attığın an yazısız yasalarıyla seni idam ederler.. Bir ev vermezler sana,
duvarlarla örülü bir sessizliğe mahkum ederler.
Özlem imza gücünün yetkisine dayanarak herkesin
canına okudu. Herkesin canına okudu gibi göründü evet, ama sahiden öyle mi
oldu? Kibiri suretine yerleşti, öfkesi kalbinin en orta yerine.. Ne bebeğini
unutmuştu çünkü ne de ona yapılan zalimliği. Konak halkına tuhaf geldi onun bu
tutumu. Bense tüm bölüm boyunca şaşkınlıkla ''Yok artık!'' deyip durdum.
Zzz... Kötülük.. Zzz... İntikam..
Kendal yine, yine ve yine kefeni yırttı, Kenan'ın
intikam planı serin suların dibini boyladı. Kenan eziyet konusunda hiç fena
değildi ancak daha çarpıcı hamleler beklerdim ondan. Beklentilerin aksine zayıf
bir yönü var ve bu karakterin duygusal boşluklarıyla alakalı bir şey gibi de
görünmüyor. Ebru'yla aralarında oluşması muhtemel aşk ise bana göre şimdilik
ufukta görünmüyor. O kadar sorun var ki ortada, onlardan olsa olsa müttefik
olur.
Molada inip Ayvalık tostu yiycez şimdi.
Rüstem kişisi ortaya çıktığı gibi kendinin de
oğlunun da başımıza dert olacağını anlamıştık ama oğlunun tuhaf psikolojik
durumu yeni yeni ortalığa saçılıyor. O ne hiddet öyle yahu, bi' ağzından
köpükler saçması eksik! Kendal onu tornaya soksa düzeltecek tek kişi ama
düzeltmektense kirli işlerine koşmayı tercih edeceğinden fazlasıyla eminim.
Üstelik Melek de arada kaynayacak gibi ama bu defa Melek'in pasif kalmayacağını
hepimiz biliyoruz.
Bana gülmek haram, benle gülmek haram..
Cafeye gelen haciz herkesi yıkıma uğrattı fakat ben
yine en çok Narin'e üzüldüm. Kendi küçük dünyasının dışına çıkmamış, bahçesindeki
çitlerin ötesinde var olan hayatı hiç tanımamış bir kadın o.. Zaten her şey
yeterince kötü giderken bari yere basan ayaklarının altındaki paspası
kaydırmasaydık..
Bölümde bana göre en çarpıcı sahne Sibel ve Özlem
arasında geçen anlardı. Özlem'in masum bir canı alacak kadar zalim olmadığını
biliyordum ancak insan delirince suların ne kadar tersine aktığını hepimiz az
çok biliriz.. Sahiden ufak bir ihtimal de olsa içim ürperdi. Sonrası ise
gözyaşlarının pıtı pıtı döküldüğü sessiz anlardan ibaret oldu evin salonunda..
Iyy pırasa yemem dedim kızım sana!
Küçük Kendal olmaktan, iktidar koltuğunda oturmaktan ne kadar da mutlusun be Baran Ağa.. Özlem'in yaptıkları abartılı olabilir fakat kesinlikle
haksızca değil. Başına gelenleri saymaya bile gerek görmüyorum ama konağın
diğer üyeleri daha çok şaşırtıyor beni. Dayak yiyen, kovulan, hor görülen,
istenmeyen, kullanılan ve manipüle edilen herkesin Özlem karşısında birlik
olası tuttu. Herkes kendine yapılan hainlikleri bir kenara bırakıp Özlem'e
karşı cephe aldı. Aynı insanlar Özlem bebeğini kaybederken, Asım hor
görülürken, birileri dayak yerken, birileri sokağa atılırken neden bu tepkinin
yarısını bile gösteremediler? Çünkü başında 'erkek' olan aileler tüm acılarını
içine gömer ve kırılan kol hep yen içinde kalır. Ne zaman ki erkek ortadan bir
biçimde kaybolur, işte o zaman herkesin baş kaldırası gelir. Hem de çok yanlış
zamanda en yanlış kişiye.. Özlem işin cılkını çıkarttı evet, ama daha sakince
yaklaşsaydı benim nazarımda saf sıfatına maruz kalırdı.
Fragman bize sezon finaline adım adım yaklaşırken
Baran sırrının ortaya çıkacağını gösteriyor. Anladığım kadarıyla Ebru'nun eski
yaşamında yardımcısı olan kadın ölüm döşeğindeyken sırlarını dökülüyor. Olayın
tek bölümde çözülmeyeceği aşikar ancak sezon finalinin çarpıcı olacağı da
kaçınılmaz bir gerçek. Bekleyip göreceğiz..
Güzel günler.