Kırmızı rengi,
hareketi, dinamizmi, enerjiyi temsil eder. Bahar da geldi, güller açtı
diye midir bilinmez de kırkbeşinci bölümde nerdeyse 45 tane kırmızı nesne
sayabilirim. Cemal yakışıklı, efendi diye hem kırmızı gömleği çıkmıyor, hem de
gözleri dolsa yüzü al al oluyor. Uyumu gel burdan yak.
Kamuran’ın baş örtüsü, Celal’in pijaması, Gül’ün ojesi,
Mansur’ların pişti gömleği. Can kırmızısı, bizi harekete çağrıyor, “Hadi kalk
seyirci, bahar geldi, canlan, enerjiyi al ve etrafa yay” demenin en renkli
yolu. Bunlar bi kenarda dursun, ne nitekim heyecan her sahnede vardı.
Gül, yemekler benden, sofrayı toplamak senden
Cemal, her gün biraz daha çok seviyor Gül’ü ve geç uyanan
eşine kendi elleriyle kahvaltısını hazırlıyor. Sahi o temiz havada, bir yârin
elinden kim yemek yemek istemez. Ah bir de şu 2K (Kaan & Kamuran) sorunu da
bir köşeye atılsa. İster sabah ister akşam sporunu yap; ama GülCemal’e karışma.
Evli, mutlu huzurlu onlar. Git ötede beride oyna oyununu, aşık olsanıza bir de.
Heh tam da Kamuran’ın rüyası gibi, artık siz de sevin birbirinizi, itici
olmadan tatlı bırakın Kamuran ile yeni Kaan’ı… Kaan’ın ablası ile evdeyken bile,
kadının söylediği pizzayı burnundan getirdi. Ayyy Kamuran’cığım kalk yap dediklerini
bi zahmet. Hamaratlığını da görmüş olalım, Cemal uğruna gidiyor hayatın, tut
bir ucundan yoksa bitireceksin kendini. Baksana bana, hazır böyle hızlı
koşudayken Muğla’ya git, spora yazıl, derece falan al. Arkanda maşallah kapı
gibi Kaan var mübarek. Bir dakika, at almıştı sana, binicilik dersleri dahi
alabilirsin, tamam sana pek gerek yok da, derece yapman için şart, yoksa
Bünyamin ile papaz olacaksın demedi deme.
Kırmızı hareketin rengi dedim de, aşkın da rengi. Bünyamin
Kalas ; hareketleri pek klas. Gülleri dalından koparmayaydı iyiydi; amma Nurten’i
için ölüp bitiyor gari. Bu sabah kadınlar pek mi tembeldi. Bünyamin erkenden
kalkıp, video modifiye etmeye çalıştı (modifiye onun işi, arabasının da kırmızı
olduğunu hatırlatmama gerek var mı? Ateş parçası o) , zar zor Nurten’i de
uyandırarak gül döktüm üstüne romantikliğini yaparak güne bomba gibi
başlamalarını sağladı. Babalık da yakışacak da, kayınvalide diyorum, bir baksan
diyorum. Kime diyorum, ahhh ahhhh….
"Yakışıklım, hadi kalk, iyileştim gari" By Dudu
Sabah erken kalkma konusunda yeni nesil böyle, baksana Dudu’cuğuma.
Hasta masta , yine de erkenden kalkar Hüsnü’sünü karşılar. Böyle güzel aşk
yapıyorlar, sonra gel de arama Hüsn-ü aşkı. Kadın biliyor, gönlünü nasıl alır,
neler yaparım ‘ı. Baksana Hüsnü Baba, lahmacun kokusuna ses çıkartacakken, gece
yemediğini, sabah da kötü mü olsun diye ısıttırdığını söyledi. Nasıl tatlı dille,
nasıl sevgiyle. Dudu hem sempatik, hem gönül alır. Ciğerini biliyor, içini
hatim etmiş mübarek. Hüsnü de nasıl sevdalı, yanaktan buse verirken karısına
kızından da çekinirmiş. Oyyyy Hüsnü Baba oyunculuğu der, saygıyla eğilir, devam
ederim.
Buralar gayet enerjili. Bir de Niyazi tarafları var. Nihal
kalp kırdı ya geçen Azmak Başı’nda. Herkes kötü hali konuşup dururken, Niyazi
de daha geç toparlanacak bu gidişle.
İstanbul’a gitmeyi teklif etti; Niyazi’ye pek parlak fikir gibi gelmese de
zamana bıraktık. İstanbul demişken, Firat Dede çoktan gitti, ardında bir
mektup, bir de Sude’ye gerçekleri söyleyerek. (Artık dizide olmayacak Su’ya
işlerinde başarılar.) Gül ile Nihal’in
konuşmalarından da Sıde’nin asosyal bir genç kız olduğunu teyit etmiş olduk.
Uzmanlık alanımda olmamasına rağmen, asosyal kişiliklerin böylesine samimi
ortamlarda, kendilerini daha rahat edeceklerini düşünürüm. Ne de olsa karmaşık
yaşantımızda her türlü insanla muhattap olup, kimden ne zaman kendimizi
koruyacağımızı düşünürken gelip geçen ömür yaşıyoruz. Tabi asosyal olmanın
teknoloji ile de bağının olduğunu düşünenlerdenim. Bilgisayar ile bir dünya
arkadaşının olması demek, dış dünyaya açık olup, mis gibi sohbet, kırk yıl
hatrı bulunan kahve içip, karşılıklı kahkaha atamamanın tadına varamıyorsun.
Derken bu konu çok uzar, konudan sapmayayım…
Asosyal kavramını Sude’ye verdiler de, Nihal’in de öncesi
pek güzel değilmiş sahi. Eski eşleri, depresyon halleri, ara ara esmeler Niyazi’ye
gelir mi bilemem. Böyle haller yaparsan Niyazi Gittigider. Köy yeri burası,
birbirinin tanıyan, kollayan, kovalayan insanların yeri. Şakalar, toplanmalar,
yemeler, içmeler hep bir. Nihal, Sude bahanesiyle İstanbul’a gitmekle iyi
yaptı. Muhtar Niyazi de biraz kafa dinlesin, tartsın, biçsin. Üzüntü veren
halleriyle Niyazi’ye böyle gelin istemiyoruz. Erkek tarafıyım, görümce olayım.
Uykucu Gül, yakışıklı Cemal, romantik Bünyamin, sözde hamile
Nurten derken becerikli mayaşlı Celal’i unutmayalım. Bu aralar mabat kazasından
ötürü evde dinlenirken, iki evin annesi, bir olup Ayten ile evlendirme yolunda
hızla ilerliyor. Hüsnü’ye konu açan Dudu, Yusuf’tan zaten onay alan Esma var.
İki ara bir derede yanında olmaya çalışan Ayten, babasına yakalandı ; ama ucuz
kurtardı. Celal’in işe girmesini bekliyormuş bu ahali. Krem de sürerim, kızımı
da veririm moduna geçti Yusuf Amca. Çok da nazlı Celal, Ayten kız çekeceğin
var, kulağına küpe olsun.
Kahkaha atmak ömrü uzatıyor dediler, geldik
Sultan Ana’nın babaanneleri olmama gerçeği var ve sonucun
olumsuz çıkmaması için yardım eden Gül. Saç örneğini kendinden vererek, en
azından şimdilik olayları örtbas etti. Kimsesiz kalmaktan korkan Sultan Ana ise
yokluk zamanında Cemal’i de bağrına basarak “Ben sizi affettim, torunlarım”
mesajını GülCemal’i sarmalayarak verdi.
Genç insanların büyüklerine yardım etmelerini, masaj
kısmıyla göstermesi bakımından Cemal’in yaptığı çok önemliydi. Zeytinyağlı ile
bir güzel ovdu ki ayakları, nasıl dualar aldı, ben gördüm. Sadece Ege’nin o
güzel hakiki zeytinyağlı ile masaj bitince, havlu ile sildin eli, kadının
ayağına koymaya bir yer yapcaksın, yağlı oldu her yer. Hem senin eller,
yıkanmadı Cemal’im. Lavabo yoksa köyde çeşme dolu. Ahhh Hüsnü Alkan sana
ulaşıncaya kadar bu oğullar birkaç fırın daha ekmek yemeleri gerekecek.
Senaristimiz alıştırdı, alıştırıldık. Mansur Türküleri olmadan dizi eksik kalıyor, bir parçamız tamamlanmıyor. Geç gelince korku kaplıyor içimizi, yok mu diye diye... Maç maceraları da iyiydi, es geçmeyiz, atlamayız, seviyoruz futbolu maşallah; ama top kesmesin kasap amca, kuzu kesebilir, biz de
yiyebiliriz. Sabri Reyiz’in selamını da aldık, Yusuf Baba’nın iş yeri açmak için ihale açtırdığını da biliyoruz. Hep engel olmasa da iyice işleri oturtsa Alkan Ailesi. Bak kızın
rahat eder Yusuf Amca…. Elimde olsa #izinvermem ihaleye girmene. Napcan elde
değil gari.
Aklımızda sorular, elimizde bazı yanıtlar, bol kırmızılı günler,
Mansur’lu türküler ile gelecek bölümler, mesela "Bir elmanın yarısı" türküsü ne güzel gider aşıklara…
Bol sevgiler, güneşli günler…