Geçen hafta fragmanın yayınlandığı ilk anda bile böyle olacağı belliydi.
Aşk Yeniden sonunda özüne yani safi romantik-komediye dönüş yaptı. Hem de ne dönüş! Yersiz gerilimlerden ve yüksek dozda dramadan uzakta hazırlanan bir akış sayesinde son zamanlardaki en eğlenceli anlar karşımıza çıktı. Açıkçası bu durumdan son derece memnunum, sonuçta ekran başında kurdeşen dökmemizi sağlayan bir sürü dram ağırlıklı dizi varken
Aşk Yeniden'in bu toplara çok fazla girmemesi bence en iyisi..
"Resmi nikahınız var mı?"
Vallahi ne yalan söyleyeyim, Fatih ve Zeynep'in neden evli gözükmediklerine dair ilk akla gelen bahanelerden biri olan 'konsoloslukta evrakların karışmış olabileceği' palavrasına sarılacaklarını düşünmemiştim. Her ne kadar bu Amerika'da evlendik yalanını ilk dile getiren Zeynep olsa da daha sonra Fatih'in mutlaka bu yalanın ardını toplaması gerekiyordu. Neden mi? Çünkü Zeynep gerçekte Meryem'in kim olduğunu bilmiyor ama Fatih biliyor. Haliyle Fatih, Meryem gibi eli kolu uzun birinin illa ki bu söyledikleri bahanenin gerçek olup olmadığını kontrol edeceğini düşünmeliydi. Gerçi şahsi kanaatim hikayedeki bu boşluğun bilerek bırakıldığı yönünde, eminim ileride bu yalan sırf bu boşluk yüzünden Meryem tarafından öğrenilecektir..

Bu hoş romantizm hep aynı şekilde sona erer, erkeğin kolu tutulur.. :/
"Ben kim döpiyes kim!?"
Zeynep'in bütün o hırçınlığına ve 'güçlü kadın' imajına rağmen aslında ne kadar zayıf bir psikolojide olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Fatih onu ayağa kaldırabilmek için aylarca uğraştı, gel gör ki her şeyin tuzla buz olması için başarısız geçen ilk iş günü deneyimi yetti. Zeynep'i kıran magandanın birinin ona sarkıntılık etmesi değildi. Zaten ona hak ettiği dersi vermişti. Zeynep'i kıran yine kaybeden olmaktı. Bu 'yine olmadı' düşüncesi çok ağır travmaların sonucunda ortaya çıkar insanlarda ki Zeynep'in neler yaşadığını zaten biliyoruz. İnsan kendini bir kuyunun içindeymiş gibi hisseder bu psikolojideyken. Yine olmadı, olmayacak, ne zaman oldu ki!?
"Arkamda olma, yanımda ol.."
Gel gör ki herkesin olmasa da Zeynep'in bir Fatih'i var. Genelde bu gibi durumlarda insanlar başkalarına akıl vermeye ve üst perdeden konuşmaya bayılır. Sorsan hayatlarında bir dikili ağaçları olmamıştır ama sana akıl vermeye geldi mi, Akşemseddin ellerine su dökemez. İşte Fatih'in farkı da burada ortaya çıkıyor. Fatih, Zeynep'e sadece içi boş gazlama cümleleri sunmuyor. Evet, Zeynep'in kendi değerini fark etmesini amaçlıyor ama aynı zamanda her ne şartta olursa olsun onun kararlarını desteklediğini ve yanında olduğunu gösteriyor. Böylece Zeynep'in iyiden iyiye Fatih'e bağlanmaya başladığını da görüyoruz. Çünkü Zeynep için artık birinci öncelik aşk-eğlence-para-yakışıklılık değil, o sadece güvenebileceği bir adam arıyor. Dikkatinizi çekmiştir, Zeynep ilk defa herhangi bir densizlik etmeden ve Fatih'in kalbini kırmadan arka arkaya iki bölüm geçirdi.
Ayrıca belirtmeden geçmek istemediğim bir detay daha var. Zeynep'in Fatih'i yatağa davet etmesinin ardından Fatih'in ilk andaki çekingenliği, ardından fırsat bu fırsat diyerek son hızla yatağa atlaması son derece hoş sahnelerdi. Ancak beni en çok güldüren daha yatağa yatalı bir saniye olmamışken Fatih'in kendine engel olmayarak kolunu açması oldu.. O sırada yaşadığı ikilem de çok güzel yansıtıldı. Bir yandan göz ucuyla Zeynep'i kesiyor, bir yandan da "ya gelmezse" diye içi içini yiyor..

Hazır Ayfer gözü karartmışken onu Ertan'a paslarsak..
"Bunu gözün kesiy mi?"
Meğer Ayfer'in içinde uyuyan bir kaplan varmış da fark etmemişiz bugüne kadar. Terk edildim diye dövünmeler mi ararsın, Şaziment'e gelen telefonu yine üzerine alınıp sokaktan geçen her adama gerdan kırmalar mı ararsın, aman Allah'ım! Bu iş çok acayip bir şekilde patlayacak ama piyango kime vuracak onu bilmiyorum.. Ayfer niyeti bozdu bir kere, kızlardan önce gelin olacak o belli oldu!
Ertan-Mukaddes-İrem
Ertan konusunun havada bırakılmasının ne kadar büyük bir hata olduğunu geçen hafta uzun uzun yazdığım için üstüne eklemek istediğim bir şey yok, tek diyeceğim umarım bir daha böyle bir şeyle karşılaşmayız. Mukaddes ve İrem ise günden güne azalan sahneleriyle yavaş yavaş gözden kayboluyorlar. Hayır, Mukaddes bir yere kadar, sonuçta Fatih'in annesi ama İrem tamamen taca çıktı. Dizide şu an ne işe yarıyor, hala niye bulunuyor hangi hikayeye hizmet ediyor bilmiyorum. İrem ve Fatih ikilisinin ilişkisi tamamen sabun köpüğünden ibaret olduğu için İrem'in bu saatten sonra Zeynep için tehlike arz etmesi mümkün değil. Fatih desen kessen tekrardan İrem ile birlikte olmaz, ee o zaman? Bir cevap bulamıyorum.. Tek bildiğim ileride başka bir kadın yüzünden Zeynep ve Fatih arasında problem çıkacaksa da, o kadın herkes olabilir ama İrem olamaz.. Hikayenin en başında Fatih ve İrem'in ilişkisinin en azından bir temeli olduğunu görseydik bugün bu raddeye gelmezdi iş ama o kadar kusur kadı kızında da olur diyelim..

Kaç kavanoz olduğunu sayan tek manyak ben miyim? :/
Derin Şevket ve iç dünyası..
Sizi bilmem ama, son zamanlarda Derin Şevket'in sadece kaba saba bir adam olmadığını gösteren, aslında onun karakterinin iyi yönlerini de görmemizi sağlayan sahneler çok hoşuma gidiyor. Gerek morali çökmüş olan Zeynep'i ayağa kaldırırken takındığı tavır, gerek Elif Su ile birlikte boncuk dizmesi gerekse de Şekercizade Konağı'na gidip kızının aslında o konakta huzursuz olduğunu bildiğini medeni bir şekilde göstermesi..
Bence bu değişimin en önemli sebeplerinden biri yine Fatih. Neden mi? Çünkü Fatih hayatlarına girene kadar, Şevket'in tek istediği her ne pahasına olursa olsun Zeynep'i gelebilecek tüm tehlikelerden koruyabilmekti. Daha Zeynep küçücük bir bebekken karısı tarafından terk edildiğine inanan ve geri kalan hayatını tamamen tek başına geçiren Şevket'in, Zeynep'e karşı aşırı korumacı ve hatta zaman zaman sert tavrını anlayabiliyorum. Bu sertliğin etraflarında bir kalkan olacağını düşünüyordu çünkü. Ama Fatih ortaya çıktıktan sonra Şevket'in omuzlarındaki yük neredeyse tamamen kalktı. Çünkü biliyor, en az kendisi kadar Zeynep'i koruyan ve kollayan biri daha var artık.. Bu da Şevket'in eskisi kadar korumacı bir tavır takınmamasına sebep oluyor. Yıllar boyunca sürekli dış tehditlere karşı sıkı durmaya çalışan Şevket haliyle zamanla yumuşamaya başladı..
Fatih'in suçu ne? Onun ki de can :/
"Versene şunu bi' tur bineyim!"
Geldik aralıksız gülmeye başladığımız bölümlere. Hayır, anlamadığım nokta, "Sen beni takip et" lafındaki davetkarlık nerede? Fatih'in montunu bir çıkarışı, üstüne arkadan Zeynep'e bir sarılışı var ki.. Ne sen sor, ne ben söyleyeyim.. Hani kız "he" dese etrafta 10 kişi var falan dinlemeyip, öhm neyse.. Fatih'in durumu kötü anlaşılan, zaten bu gidişle kısır kalacak..
"Seni depresyondan çıkarmanın yolunu buldum, rahatlaman!"
Bütün ekip adaya ulaştıktan sonra Zeynep'i kuytuya çeken Fatih yine efsanevi bir cümle kurdu. Yanlış anlaşılmasın ben Fatih'e kefilim, eğer kendi çıkarını düşünüyorsa kafamı keserim, tamamen Zeynep için, yüreyedur Fatih! Gel gör ki kahpe kader.. Tam hedefe ulaşacakken bu sefer de kayaların oradan bir karartı geçmesin mi? Fatih pek tabii ki hemen kendinden bekleneni yaptı. Ee, boşa dememişler önce can sonra canan.. Ömrümde öyle bir depar görmedim..
Ash nazg durbatulûk, ash nazg gimbatul, ash nazg thrakatulûk agh burzum-ishi krimpatul!
"Hayatım ben önden gideyim yolu açayım dedim."
Adadaki zombilerden korunmak için kendilerine sığınak yapan grubun her bir sahnesi ayrı bombayken ben en çok dağ gibi Kamil'in Fadik'in arkasına saklanmasına bayıldım. Hep derim ya, detaylara dikkat etmeyi severim diye, kim düşündüyse tebrik ederim.. Özellikle en sondaki Fatih'in düşüşü için ise kelimeler kifayetsiz kalıyor..

"Allah'ını seven üstüme toprak atsın!"
Ve final..
Son olarak belirtmek istediğim bir şey daha var. Şevket'in, Meryem'in kimliğini saklamak için o kadar uğraştıktan sonra, tam da Şekercizade Konağı'nın ortasında Meryem'e takındığı tavrı anlayamadım. Tanımamazlıktan gelmesi daha mantıklı olmaz mıydı? Umarım Şevket ile Meryem'in bu karşılaşması sadece etkileyici final yapmak için kullanılmış bir sahne değildir. Bu sefer gerçekten bir şeyler ortaya çıkar.. Ve üstünkörü bir bahaneyle Şevket'in bu tavrı geçiştirilmez.. Sözün özü özellikle absürt komediye kaçan sahneleriyle bu bölümün genelini çok beğendim, peki ya siz?
Valandil..