Bu bölüm çok ayrılık yaptı. Önünü alamadık desem
abartmış olmam. Frozen hikâyesinin
kapağını kapatıyoruz. O yüzden öncelikle Elsa’ya, Anna’ya, Kristoff’a veda
etmek isterim.


Ingrid öldükten, kasabayı çevreleyen buzdan duvar
Elsa tarafından yok edildikten sonra bu üçlünün kendi ülkelerine dönmemeleri
için bir sebep kalmadı. Kasaba sınırında hala var olan büyü onları pek
ilgilendirmiyor artık çünkü tek ihtiyaçları bir portal. Anna gitmeden önceki
son kıyağıyla Hook’un hayatını kurtarıp, Gold’un planını bozmakla kalmadı;
Arendelle’i ele geçiren Hans’ın yüzüne bir yumruk daha atıp içimizi de
ferahlattı. Once Upon a Time’daki Frozen öyküsü Anna ve Kristoff’un düğün
gününde bitti. Bilmeyen kaldı mı bilmiyorum ama Frozen’ın devam filminin çekileceği duyuruldu. Tekrar döneceğiz
Arendelle’e yani. Georgina Haig, Elizabeth Lail ve Scott Michael Foster’ı yeni
işlerde görmek dileğiyle diyelim. Evet, Kristen Bell’in seslendirdiği Anna’yı
çok sevdik, seviyoruz ama Elizabeth Lail’in Anna’sı da Once Upon a Time-Frozen keşismesinin en güzel, en samimi yanıydı.
Şimdi Storybrooke sakinlerinin gündelik dertlerinde
bu hafta. Regina’nın yüzü güldü mü derken dakikalar -evet dakikalar- içinde
kendini kasaba sınırında, sevdiği adama veda ederken buldu. Marian’ın ona gelip
‘’ben ikinci kadın olmak istemiyorum’’ demesiyle; buz lanetinin tekrar Marian’ı
etkilemesi dolayısıyla kasabadan -oğlu ve kocasıyla- ayrılmasının arasında hadi
dakikalar olmasın da sadece birkaç saat var. Eski Regina olsa Marian’ın ölümüne
göz yumar, Robin Hood’la mutlu(?) bir hayata başlardı. Şimdiyse hile hurdayla,
büyüyle değil de gerçekten mutlu olacağı sonunu arıyor. Henry muhtemelen
Yazarın evi olan evde, muhtemelen Yazarın olan kütüphanede içi boş kitapları
bulunca ‘Operasyon Mangoose’ biraz yol aldı. Kitap hazır, kalem bulunur, tek
eksiğimiz gizemli Yazar. Bu operasyona Emma’nın da katılması nefis bir hareket
oldu. Sadece Emma kurtarıcı olduğu ve herkese mutlu sonunu vermeye söz verdiği
için değil. Nerede Emma - Regina sahnesi olsa orada macera, eğlence, sarkazm,
bir elin nesi var iki elin sesi var dersleri olduğu için. Henry gibi bir ortak
noktaları varken birbirlerine düşman olamayacakları gerçeği olduğu için.

''Laylaylom galiba sana göre sevmeler''
Gold-Belle cephesindeyse geliyorum diyen deprem
gerçekleşti. Anna’nın son dakika uyarısıyla, Gold’un büyücünün şapkasını
kullanarak hançerden azat olma planı başarısız oldu. Hook’un kalbi sağ salim
ait olduğu yere döndü. Ama orijinal hançer hakkında, geçmişte gördüğümüz zırh
eldiven hakkında gerçeği öğrenen Belle, Gold’u affetmedi. Gold’un asıl sevdiği,
değer verdiği, kaybetmekten korktuğu şeyin güç olduğunu öğrenince bunu
kaldıramadı haliyle. Rumplestiltskin demek anlaşma demek, takas demek. Gold
sürekli alarak, Belle’e boş vaatler dışında bir şey vermeyerek nereye kadar
sürdürmeyi planlıyordu ki zaten evliliğini.
Sonumuz hayrolsun
Şimdi sürgün gittiği New
York’tan kötüler takımını, ‘Karanlığın Kraliçeleri’ni toplayıp gelecek. Gold,
Maleficent (Kristin Bauer van Straten), Ursula (Merrin Dungey) ve Cruella De
Vil (Victoria Smurfit) mahşerin dört atlısı gibi Storybrooke’a geliyor. Şimdilik
bir ‘iyiler vs kötüler’ savaşı olacağa benziyor. Aslında amaç o kadar da kötü
değil, herkes mutlu sonunu istiyor. Ama gidiş yolundan puan alacaklar. Bu yeni
üçlü arasında en merak ettiğim Cruella De Vil oldu. Büyüyle, sihirle, Enchanted
Forest’la hiç ilgisi olmayan birini
Once
Upon a Time dünyasına nasıl dâhil edecekler heyecanla bekliyorum.