Özgürlüğün ışığı öyle parlaktı ki çocukken, bir an
evvel büyüyüp kabuğumdan çıkmak isterdim. Ve bir gün büyüdüm. Ama büyümenin en
kötü yanı nedir bilir misiniz? Siz fark etmeden gerçekleşmiş olması. Aniden
olup biter her şey. Geriye, o sığamadığın kabuğunu özlemekle geçireceğin uzun
bir ömür kalır.
Ada ve Ayşe annelerine, Emre onu büyüten teyzesine ve
Baran da sırlarına rağmen ona sevgisini sunan Narin'e karşı çoğu zaman öfkeli.
Öfkeleri birbirinden farklı olsa da, çoğu zaman haklı bu çocuklar. Fakat
haklılıkları belaya bulaşmalarına engel olamadı. Baran, kardeşi ve sevdiği kız
için bir an bile düşünmeden peşlerinden koştu. Olaya bir anda dahil olan Emre
de işin içine girince kötü adamların sorduğu soru hepimizin aklına takıldı:
''Ne yani katliam mı yapacaklar, daha neler!''
Serdar, abisinin istifasına sebep olduğunu öğrendiği
Kendal'ın karşısına çıktı ama Kendal yaklaşık bir milyonuncu kez daha yakayı
sıyırdı, esaslı bir kötek yine ona nasip olmadı. Yine de Serdar'ın artık dişe
dokunur bir girişimde bulunması derin bir oh çektirdi. Sibel cephesinde Özlem
artık Kasım'la ilgili mantık kefesini ağırlaştırdı gibi. Sibel'in yaşantısı acı
bir zehir gibi çöreklendi. Özlem'in içine ve kaygılar başladı. Öyle ya, Sibel'in
göğsüne saplanıp içinde döndürülen o paslı bıçak Özlem'e neler yapmazdı. Aşkın
kendisi kadar aşktan korkmanın da bedelleri var. Melek ise o bedelleri ödemekte
kararlı bir biçimde Sabri'nin peşinde. Bölümün en çarpıcı olaylarından biri
Fikriye'nin ölümü beklediğini Ebru'nun ve dolayısıyla da Kadriye'nin öğrenmesi
oldu. Kadriye sırlar mezarlığında kardeşini buldu ama biraz geç kalmış gibi.

Bir başka çarpıcı sahne ise Asım ve Emine
arasındaki duygusal konuşmaydı. ''Benim kardeşim okula gidecek, top oynayacak,
bir gün bir kızı sevecek'' derken Asım, Emine'nin yüzündeki kırılmışlık sahne
bitiminde benim de yüzüme oturmuştu sanki. Asım kendini eksik hissediyor,
kimsenin sahip olamayacağı mucizeleri barındıran kocaman bir yüreği
barındırdığını unutarak... Dizinin rüya sahneleri ününü hak edecek kadar
özenle gerçekleştiriliyor. Kısacık saniyelerden ibaret o rüyalar ama kostümler,
görsellik ve anlam bütünlüğü bakımından dudak ısırtan cinsten sahneler çıkıyor
ortaya. O kısacık rüya sahnesinde bile kaç kişinin emeğinin geçtiğini düşününce
saygı büsbütün artıyor.
Se-le-na! Selena! Selena!!
Baran ve Ada'nın son dakikada iplerinden kurtuldu ama
silah sesinin ardından Ada'nın gözünden akan bir damla yaş kardeşlik bağının ne
kadar çözülmez olduğunu hatırlattı. Gelecek bölümde bir kurtarsınlar
birbirlerini, sonra yine ekmek peynir gibi yerler birbirlerinin başının etini.
Biz bu atarlı kardeşlere bayılıyoruz be!
Bakayım hangi dişin ağrıyor aaa de! Bu bölümün tek sıkıntısı (ne kadar sıkıntı
denilebilirse) temponun görece daha düşük olmasıydı. Karagül'ün böyle bir
durumu olduğunu eski izleyicileri biliyordur zaten. Bazı bölümler daha dingin
biçimdedir ve tohumlar ekilir. Bir sonraki bölümde ise o tohumların hasat vakti
gelmiştir. İşte haftaya o tohumların hasadı çok hareketli olacak gibi görünüyor.
Zira Serçe, Araf Zamanı, Aynalı Tahir gibi dizilerle tanıdığımız başarılı
oyuncu Saruhan Hünel dizinin kadrosuna Kenan karakteriyle dahil olacak. Kenan
rolü için kimi uygun göreceklerini uzun zamandır merak ediyorduk fakat aklıma
gelen seçeneklerden en iyisi olan Saruhan Hünel bu iş için biçilmiş kaftan.
Kendal'ı masaj koltuğundan ayırıp dövüş meydanına tek çıkarabilecek olan tek
kişi Kenan ve artık yarınlar yokmuşçasına kaos yaşansın istiyoruz. Çünkü kaos
Karagül izleyicisinin karakteridir. Fragman beklentilerimin hakkını veriyor;
Ayşe annesini kabulleniyor, anneler kötü adamların pekmezini odunlarla
akıtıyor, Kenan usul usul avına doğru yaklaşıyor.
Gerisini birlikte göreceğiz. Güzel günler.