İstanbullu Gelin 3 haftalık bir aradan sonra bir döndü pir
döndü, beklediğimize bu kadar mı değmek olur? Hepsini ayrı ayrı özlemişiz,
onlar da döndükleri gibi bizi ağlatmayı görev bildiler sağ olsunlar.
Ponçik misin sen Adem?
Bölümde en sevdiğim sahne her zaman olduğu gibi Adem ve İdil
Hanım’ın terapi sahneleriydi. Adem’in Güneş’ten bahsederken gevşeyen
gülümsemesi, gözlerinin içinin içinin gülmesi, kötü bir insan olmadığına ikna
edilmek için bekleyen o halleri içime çok dokundu, öyle böyle değil. Adem’in
mutlu olmasını ve o mutluluktan huzursuz olup bunu bozmak için uğraşmamasını
çok istiyorum. Güneş’le olmak ve çocuğunu beklemek belki de ona gerçekten iyi
geldi ama hepimiz biliyoruz ki bir insana başka birinin, bir sevgilinin, bir
arkadaşın, bir çocuğun yapabileceği sınırlıdır. Değişim illa ki kendi içinden
gelir insanın, Adem’de de bu oluyor işte. Zamanı geliyor. Sahnenin benim için
en vurucu anı, Adem’in Güneş’ten bahsederken ‘Ya bir arızası varsa ve benden
saklıyorsa?’ sorusuna ‘Ya yoksa?’ diye cevap vermesiydi İdil Hanım’ın. Hayatta kırılmak
ve çok incinmek pahasına da olsa aklımızda tutmamız gereken bir soru bu
aslında, ya arızası yoksa?
Hiç ayrılmayın inşallah
Gelelim dizimizin baldan tatlı balayı çiftine. Bunca yıldır
içten içe beklenmiş bir balayı ancak bu kadar güzel olur, bu kadar içimize
işleyebilirdi. Valizleri yukarı çıkaran kominin ‘Bir yastıkta kocayın’
diyememesinden başlayan güzellikler silsilesi, çiftimizin diskodaki halleriyle
devam etti. Birbirlerine ‘Seni seviyorum’ demek için gizli işaretler bulmaları,
iskambil oynamaları, ikisinin de aslında doğal olarak çok korktukları o
hastalıkla dalga geçerek birbirlerinden güç almaları ne güzel, ne kadar
oyunsuzdu. Tamer Levent ve İpek Bilginer birlikte oldukları her an bizi
gerçekten birbirlerini yıllarca sevmiş ve beklemiş bir çift olduklarına
inandırıyorlar zaten ama bu bölüm bambaşkaydı. Tabii genç Esma ve genç Garip’in
de daha sahnede göründükleri an bile dev bir ağlatma potansiyeli taşıdığını
söylemeliyim ve ağlatma kelimesi burada yüzde yüz övgü anlamında
kullanılmıştır.
Biraz ayrı kalmak iyi gelecek
Süreyya ve Dilara arasındaki kopuş beni darmadağın etti.
Dilara’nın hayatında öncelik olan kim varsa hiçbiri için birinci sırada
gelmediğini fark etmesi, kendisine ait olmayan bir hayatı yaşadığını anlaması
onun kalbiyle birlikte hepimizinkini de çok kırdı, belki kendi yaşadıklarımız
da geldi tabii biraz aklımıza. ‘Benim tutunduğum kim varsa onların hayatında
yancıyım ben’ cümlesi dünyanın en ağır cümlelerinden biri tabii ‘Ben senin
ailen olmak istemiyorum’ cümlesinden sonra. Hani o ne varsa örteceğine
inanılan, anahtar cümle sayılan ‘Biz bir aileyiz’ cümlesinin böyle bir
karşılığı da olabiliyormuş demek ki. Çok ağır ama bir o kadar da gerçek. Dilara
özellikle son zamanlarda Süreyya ve Boranların yaşadığı savrulmalarla çok
geride kaldı, o yüzden bu söylediklerinde haksız olduğunu düşünmüyorum. Biraz
kendi kendine kalması ve kendi hayatını yaşaması lazım. Adem ve bebek dengesi
nasıl kurulacak tabii onu da göreceğiz.
Herkes kendi kendinin yıldızı olsun bence
Zaten çok zor zamanlar geçiren Süreyya Dilara’nın bu
gidişinden sonra iyice dağıldı. Bunca gündür güçlü durmaya çalışırken görmezden
geldiği ne varsa aktı gitti içinden, taa Faruk’tan kaçmak için Prag’a gittiği
günlere kadar döndü. Şimdilik Faruk’un telkinleri ona iyi gelmiş gibi görünüyor
ama aslında Faruk’un söylediği ‘Sen hepimizin kutup yıldızısın, annemin
arkasından sen geleceksin’ cümleleri Süreyya’nın içine düşeceği karanlığın
habercisi zira el bilir âlem bilir, dünyada Esma Boran olmak isteyecek,
karakter olarak benzemekten bahsetmiyorum, onun tüm aileyi yönetme rolünü almak
isteyecek son insandır Süreyya.
In your face Fikret
Bölümün en büyük şokunu Okan’la İpek’i bir arada gören
Fikret yaşadı. Bölüm boyunca İpek çocuklara bakmıyor, evle ilgilenmiyor diye
laflar edip durduğu için Fikret’e bilenmiştim aslında zira gel buyur kendin
ilgilen? Ama yine de tam da İpek’i kazanmak için bir şeyler yapmaya karar
verdiği, ilişkiyi düzeltmek istediği anda böyle bir görüntüye şahit olmasını
istemezdim. Bakalım Fikret yine komple delirecek mi? Yapar biliyorsunuz,
biliyoruz.
Önümüzdeki bölümü heyecanla bekleyerek iyi seyirler dilerim.