Kul kurar, kader gülermiş
Üstümde koyu kıyafetlerim ve içimin her zerresi kapkara bir şekilde geçtim televizyon karşına. Günlerdir olanlardan sonra tatsız tuzsuz bir haldeyim ama yapacak bir şeyim de pek yok gibi! Zaten az televizyon izleyen benim için Karadayı olunca iş değişiyor. Böyle acıların yaşandığı bir dünyada acıları yaşayanlar hep var olacak. Bizler bir süre "ah vah" edip, belki de biraz gözyaşı döküp normal yaşamımıza devam edeceğiz! Çözümün sadece eğitim ama her türlü eğitim olduğunu düşünüyorum. Mevzu Karadayı ne oluyor, diyorsanız lütfen devam edin.

Mahir, alınma ama deli bağlar gibi bağlamışlar seni de.

İnsanı çileden çıkaran, sinir sistemimi alt üst eden bir bölüm bitti. Nazif Baba'ya ayrı, Mahir'e ayrı ve Feride'nin o umutsuz cümlesine (afallayıp) ayrı üzüldüm. Bölümler bittikçe hep "sınanıyoruz" diyorum. Ardından iç sesim "dur belki de bunlar iyi günlerin" diyor. Malum daha önümüzde mahkeme ve sonra olacaklar var. Gerçekten devreleri yakmış bir Mahir'in niye o hale geldiğini hala anlamadık. Feride'nin o hali için de aynı şekilde. Gecenin en ilginç iki karesi vardı ki sanırım hepimiz hemfikiriz. Arabayı vücudu ile çekmeye çalışan bir Nazif Baba ve zincirle bağlı bir Mahir. Bir an o zinciri kıracak gibi geldi Mahir!

Birine Kibar Nazif öbürüne Kütük Nail demişler. Varın gerisini siz düşünün.

Bölümün başlamasına sadece "bir saat kala" gelen etiketi görünce şahane sahneler vardır dedim! Oğullar ve onları korumaya çalışan babaları söz konusu olunca mutlaka birinden biri zarar görür gibi geldi. Tabii şimdi ne olacak bilmiyoruz. Çok ilginç bir yerde bitti bölüm. Ama yaşlı, hasta ve kalbini tutan bir Nazif Baba yüreğimizi ağzımıza getirdi.
Bugün bölümü izlerken iki ayrı baba ve iki ayrı evladı değerlendirdik. Marangoz Nail ve Nazif Baba'nın oğulları için yaptıkları bugüne nasıl güzel ışık tutuyor. Sözde ikisi de çocukları için çabaladı. Biri oğlu için ölmek istedi biri de oğlu için öldürmek. Babası istediği için masumları vurup içeriye düşen bir evlat. Babası için kendi hayatından geçen Mahir'in masumlara dokunmayın aman diye tembih etmesi herkesi. Mahir'e yüklenmeyi kesiyorum bugünden itibaren. Şu saatten sonra o elinde tuttuğu keseri Nail'in kafasına atsa ya da tutsa çivilese o masaya sesimi çıkarmayacağım. Mahir bugün büyük bir Mahirlik yaptı. Hem babasını kurtardı hem de bir suçluyu ait olduğu yere yolladı. Ellerini zorla kirletenler olur da, yüreğini kimse kirletemedi. Hala en büyük umudum orası.

Bugün yazılacak onca şey var ve ben birkaç yere takıldım kaldım gidemiyorum. Nail'in oduna dönen yüreği psikopatlıkta yeni bir sayfa açar bence. Nazif Baba'nın araba çektiği sahneyi makul bulan var mıdır içimizde bilmiyorum. Araba çekmek neydi öyle buna güç, kalp mi dayanır? Ne değişik bir işkence yöntemiydi! Ya peki ele çivi çakmak? Nazif Baba elini her kalbine götürdüğünde "yapmayın bunu bize" diye sesler yükseldi içimde avaz avaz. 

Allah bir yastıkta kocatsın demenin tam sırası sanırım.

Uzun süredir Mahir ile Feride şöyle beş dakika sakin sakin konuşamamıştı. Mahir'in duruşundan, bakışından kötü bir şey olduğunu anlayan Feride'nin hali, endişesi nasıl güzeldi. Gerçekten kendi babası kayıp gibi içi yanıyor. Mahir'in babasının  sevdasını örnek aldığını anlatması ve buna Feride'nin yanıtı içimi dağladı. İnsan o kadar acıyı anlık mutluluklar ve pişman olmayacağı bir aşk için yaşıyor. Ne olursa olsun kaderin bağladıklarını kullar ayıramaz. Kulların yaptığı tüm planlar bir yerde sekteye uğrar. O yüzden kul kurar ama kader ağlarını başka bir şekilde örer. Kim bilir? Mahir ve Feride'nin sarılıp vedalaşması ve sonrasında el salladıkları sahnede yüreğim delindi sanki. Nereye gittiğini bilmese bile, gidenin başına geleceği seziyor gibi acıklı bir bakış. Öyle bakış ki "son görüşüm mü" bu seni der gibi bir son nazar. Bu bölüm için en dikkat çekici hadise ise Feride'nin ilk defa babasından şüphe etmesiydi. Fitilin ucu yakıldı artık. Kızı tarafından sorgulamaya ve sorulara sinirlenen Mehmet Saim ne kadar kaçacak göreceğiz. Sarılan âşıkları çeken ve bu gizli aşkı ifşa etmek isteyen gazeteci bu resimleri nasıl kullanacak diyordum. Belli ki bu resimler büyük bir iş açacak Feride'nin başına. 

Eline ilk defa silah alan biri için hiç de fena değilsin Ayten.

Bizim evde annem, babam ve benden oluşan bir anti-Belgin durumu var. Belgin'i görünce annem ve babamdan "gör artık Mahir, gör şu kadının ettiklerini" sesleri yükseliyor. Zaman zaman sinirimi bozsa da bu sahneler "Mahir'in başına bir şey gelecek endişesi" taşıması çok iyi oldu. Ben tam da oradan bir yol ayrımı bekliyorum bu ortaklığa. Ayten'in tecavüze uğraması, Turgut'un rahat rahat bu suçla gezmesi ve sonra Ayten'in hayatının bu kadar savrulması tam bir dünya gerçeğine uzaktan bakış gibiydi bana. Turgut'un daha önceki gidişindeyse en çok bu davanın böyle sessiz kapanması canımı sıkmıştı. Bugün eline silahı alıp Turgut'un karşına çıkan Ayten çok cesurdu, silahı boş olsa bile. Turgut'un bu defa bu suçtan özellikle yargılandığını görmek en büyük isteğim. Özellikle şu günlerde bunu çok ihtiyacım var.

Şu tatsızlaşan dünyayı zehir eden sözde insanların tüm masumlardan elini çektiği, insanların gerçekten özge bir can sayılacağı bir dünya dileğiyle.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER