Dilara Cehennemi'ne iki kişilik davetiye kazandınız
Aslında bölümü yazmaya niyetim yoktu. Fakat Keriman ve Rahmi karakterleri sayesinde izlerken o kadar eğlendim ve Twitter'da, TimeLine'a hop diye düşen @iclaltuna caps'i o kadar güldürdü ki yazmaya karar verdim. Önce caps! Buyrunuz..



Yerli dizileri takip ederken kendinizi çoğu zaman aynı hikayenin farklı oyuncularla çekilip, farklı kanallara dağıtılmış  kopyalarını izler gibi hissediyor musunuz? Hah, işte o hissi kırk yıl ile çarpın, halimi anlayın. 10 yıl önce ekrana yazanlar bu çakışmaların olmamasına özen gösterirdi. Farklı dizilerin karakterleri aynı hafta evlenmez, öpüşmez, sevişmez, boşanmaz, intihar etmez, kaçırılmaz, boynuzlanmaz, dayak yemez hatta aynı hafta rüya bile görmezdi. Aklına klişe yürüyüş gelen hikayeci, "Yahu bunu daha geçen hafta x dizisi yaptı der, havuza göndermezdi bile.. Eski kadim günlerde.. Neyse..

Çok şükür, Paramparça'nın hiç değilse bölüm yürüyüşleri bu aynı olma halinden şimdilik uzak duruyor. Ancak hikâyesi genç seyirciye ilginç ve değişik gelebilir hatta gelmelidir de ama bana hiç zevk vermiyor. Kemiksiz 40 yıldır arada sırada dizi bolca film izleyen, son 15 yıldır düzenli olarak yetmiş iki buçuk milletin çektiği dizileri /filmleri izleyen bir arsıza bu hikayenin her adımı bildik, tanıdık. Paramparça'nın hikayesine pek değinmek istemiyorum çünkü çiğnedikçe sertleşen, ağzımda çevirdikçe büyüyen, yutmamı zorlaştıran hikaye hataları var. DNA testi diyeyim, hikayenin kılını kıpırdatmadığı sadece rejinin iteklediği Cihan-Gülseren Aşkı'nın kurulumu diyeyim, köşeme çekileyim.

Efekt yemiş Gülseren (TEMSİLİ)

Bu diziyi izliyorum çünkü içinde bana heyecan veren şeyler var. Örneğin yazarların klişeleri kullanım biçimleri. Bölüm finali seçimleri. Reji zekası. Bazı karakterler ve onlara can veren oyuncular. Sahadan ve sahneden kuş sütünü eksik etmeyen prodüksiyon ve sanki sahada kuş sütü bile varmış gibi çalışan sanat grubu. İşte bunlar tek kelimeyle şahane! Reytingler tavan, dizinin adı geçince tıklama gani olduğu için sosyal medyada yer gök övgü doluyor, izninizle ben olmayanları söyleyeyim diyorum. Vira bismillah! Son iki bölümdür müzikler iyileşmeye başladı. İntizar zaten mükemmel, ona hiç lafım yok. Ancak müzik uygulamasındaki, en basit şekilde "tuş" diye tabir edeceğim yöntemi (teknik adını bilmiyorum) şahsen itici buluyorum. "Sen şimdi akıl edemezsin Balım tam bu cümleye dikkat etZIBONNG!!" tarzı yönlendirmelerinden hoşlanmıyorum. Siz elbette bildiğiniz gibi devam edin de her on beş saniyede bir müzik yardımıyla gelen "tetik oool!" uyarısı billahi kanıma dokunuyor, bilin istedim.

Nurgül Yeşilçay'ı çok beğenirim. İyi bir ekran figürü olduğunu düşünürüm. Son denemeleri tatsız bitti ama Paramparça'da can verdiği karakter çoktan "Nurgül Yeşilçay"ı aştı. O, artık her Pazartesi, saat sekiz buçuk civarında Gülseren oluyor benim için. Ekran başında onu izleyen hiçbir insan evladının da Yeşilçay'ın plastik malzemesinin kondüsyonuyla ilgilendiğini sanmıyorum. İlk taşı atacak olan ben bile ilgilenmiyorum. Size (ya da her kime ise) rahatsız edici gelen her fiziksel 'pürüz' Gülseren'e renk veriyor, hayat katıyor, ruh veriyor. Bu konuda Yeşilçay'ın canını kim sıkıyorsa artık vazgeçsin. Çünkü bu efekt- ışık destekli müdahaleler oyunculuğunu olumsuz etkiliyor. Ne gözaltı torbaları, ne göbek, ne sivilce, ne de yüzündeki çizgiler mühim değil, sırtında kambur çıksa umurumda olmaz! Seyircinin satın aldığı hikayede Gülseren, "Türkiye Güzeli" olarak sunulmadı. Cihan, Gülseren'e, "Dilara'dan daha taş la bu, koş koş!" diyerek aşık olmadı. Bu neyin kaygusu? Yaşadığı hayatın Gülseren'den götürdükleri olarak algıladığım ve çok kıymet verdiğim fiziki detayları keşke teknoloji desteğiyle geri vermeye çalışmasanız. Hayır, mutlaka müdahale edeceğiz diyorsanız da o zaman biraz daha özen gösterin. Kamera Gülseren'e döndüğünde işin dokusu, kokusu değişiyor, gaipten görüntüler izliyor gibi oluyorum. Zaten geneli silmiyon, detayı siliyon, o zaman ne anladım ben bu çorbadan değil mi?

Rahmi Gürpınar çok yakında adını Ekran Tarihi'nin Unutulmaz Babaları listesine ekler.

Bu bölümde arada ses gitti. Vallahi televizyonum sağlam. Bip de yoktu, acaba dublaj mı unutuldu diyerek kötüleri söyleme defterini kapatıyorum. İyi şeyleri söylemeye Rahmi- Cihan ikilisinden başlamak istiyorum. Erkan Petekkaya hakkında fikrim malum. Daha önce de yazdım. Rahmi- Cihan sahnelerini izlemek çok keyifli olacak diyordum, bu bölüm siftah ettim. İki oyuncu, "al gülüm ver gülüm" paslaşmasının zirvesine kuruldular. Zaten baba zaafım var, her kombinasyonuna çarpılmaya kafadan hazırım. Yakında izlemelere doyamayız bu baba oğul ilişkisini.. İyilerden devam edeceksek Paramparça'nın Sanat Grubu da harikalar yaratıyor. Tek bir detay yok ki, "bu ne yaa?" diyeyim. Kostüm ve Styling mükemmel. Az biraz Keriman gözümü tırmalıyor, -tayt girl mü olacak, alamancı Hala mı karar veremediği anlarda- ama geri kalan herkes karakterlerini en doğru yansıtacak şekilde giyiniyor. Gülseren'e seçilen kostümlerle altı çizilen "giyinmeyi bilmeyen kadın" havası bile şahane bir detay. Ellerinize sağlık!

Bu bölümün yükselen yıldızları ise Rahmi ve Keriman oldu. Evet, Keriman da, Rahmi de çok avantajlı, dişi karakterler ancak bu derece parıldamalarına rejinin katkısı asla yadsınamaz. Evvelce ve defalarca Nursel Köse ve Cihan Canova performansı izledim. Yerleri geniş ise ferah feza yayılabilen değilse de işlerini temiz yapmaya odaklanan tipte oyuncular olduklarına kaniyim.. Misal Nursel Köse'nin Keriman için kullandığı çoğu detayın senaryonun sol tarafında olmadığına iddiaya girerim. Oyuncular ve reji böyle şık bir şekilde kafa kafaya verince ortaya tadından yenmeyecek kadar mükemmel anti kahramanlar çıkıyor. Her iki oyuncuya da teşekkür ederim..

Yünetmen Cevdet Mercan ile aynı dönemin çocuklarıyız (ne yazık ki Mercan da benden yaşça küçük). Daha önce işlerini izlediğim ama tutunamadığım, rejisine meftun olmadığım bir yönetmen idi. Sorsalar, "sağlam çeker" der, geçerdim. Kayıp Şehir de dahil. Bu projede sanki puzzle'ın kayıp parçaları bulunmuş gibi tuhaf bir uyum yakalanmış. Galiba asıl kutlanması gerekenlerden biri de Endemol olmalı. Bu kimyayı bir araya getirmeyi beceren onlar neticede.. Ancak prensip olarak one shot insanı değilim. Ortada bir yapımcılık başarısı var mı, ona da diğer projeleri izledikten sonra karar vereceğim. Başarı dediğim de projenin aldığı reyting ile ölçülmüyor benim kitabımda..

Bölümün özeti de yazının başlığında: Tebrikler! Dilara Cehennemi'ne iki kişilik davetiye kazandınız. Bölüm yine güzel bir final yaptı. Hikâyeden gol bekliyorum.

İstisnasız bütün ekibin gönlüne bereket...

Böyle işte..
R.



Paramparça 7. Bölüm Fragmanı


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER