Memlekette bir cenaze, iki yolculuk

Carrie şaka mı yaptı!

Homeland 4. sezon finali, dev dalgaların en vurucu olanını göstermek yerine, suların çekilişi ile kalan enkazı gözler önüne sermeyi tercih etti. Kimi seyircide bu durum hayal kırıklığı yaratsa da, benim için büyük felaket sonrası psikolojik hasar tespiti yapmak çok daha zevkliydi. Carrie aylardan sonra ilk defa memlekete geri dönüş yapmıştı, babasını kaybetmiş, Quinn’i de eve geri getiremememişti. İşte bu tabloda başlayan sezon finali, Ortadoğu’nun savaş atmosferinden uzakta, bize memleket topraklarının güvenli görüntüsünün altındaki güvensizliği anlattı.
Zaten bu güvensizlik, 11. Bölümün sonunda Haqqani’nin yan koltuğunda gördüğümüz Dar Adal ile bir çığ gibi Carrie ve çevresinin üzerine gelmekteydi. Eve geri dönüldüğünde de Dar Adal, en iyi adamı Quinn’i geri alma peşindeydi. Bu nedenle de Quinn’in nerede olduğu konusunda Carrie’yi sıkıştırdı. Ama Carrie de Quinn’i eve geri getirememişti, zaten getirse bile üçkâğıtçı Dar Adal’a teslim etmezdi. 4. sezon finalinden anladığım kadarıyla Carrie’nin Dar Adal ile hesaplaşması önümüzdeki sezonun ana konularından birisi olacak ve bu hesaplaşmada Saul’un pozisyonu çok önemli bir rol oynayacak.
 
Bizi hep bu telefonlar ayırdı.

Çünkü Saul’un Haqqani’nin elinde rehine olduğu videolar, eğer açığa çıkarsa ABD’de Saul’un prestijini fena halde sarsardı. Bu nedenle Saul, geri dönüp neden olduğu hataları düzeltip, haysiyetini geri kazanmak istiyordu. Ben ne zaman ki bizim ajanlar aklın ve sağduyunun yolunu buldular desem, bir bakıyorum silah kuşanalım Ortadoğu’ya gidip terörist öldürüp intikamımızı alalım zihniyetine giriyorlar. İşte bu noktada Saul ne kadar Mira’yı çok seviyor görünse de ben ilk defa Mira’ya gıcık olma değil onu anlama yoluna girdim. Kadıncağız emekli olup bahçemizde güneşli günler göreceğiz hayalleri kurarken Saul geri dönüp rövanş maçı yapmak peşinde. Hem de bu uğurda ruhunu şeytana bile satacak kadar da gözü dönmüş.
 
Lockhart’ı eküriye alsak mı jürisi: “hımm hiç fena değil” derken.
 
Tüm bu siyasi karmaşanın içinde karakterlerimizin nefes aldıkları tek günün Carrie’nin babasının cenaze günü olması durumun ne kadar içler acısı olduğunu gösterdi. Cenaze günü geri dönen Quinn ile beraber üçlü dost meclisi toplandı. Bir de bu meclise girmek isteyen dördüncü kişi Lockhart’ın, çok değil, sadece birkaç bölüm önce bu ekipte yer alacağını ve hatta benim bunu canı gönülden destekleyeceğime asla ihtimal vermezdim. Ama gel gör ki şimdi oyuncak ayıcık kıvamına gelen Lockhart’ın yanaklarını sıkmak istiyorum. Geç gelmesinin ezikliğini, lazanya getirirken ki mahcubiyetini, onlarla oturmak isteyip de çekinmesini lisenin iyi yürekli çekingen çocuğunun, en havalı grup ile arkadaş olma çabasına benzettim. Bizim eküriden onay çıkıp gel bizimle otur dendiğindeki mutluluğu da ayrıca görmeye değerdi.  Carrie’nin de dediği gibi cenaze günü cidden karakterlerimizin en mutlu olduğu gündü, normal insanların yaptığı gibi beraber bir masa çevresinde oturup sohbet edip gülümsedikleri tek gün.
 
Düğünü aşağıdaki kilisede yapsak…
 
Gel gelelim mutlu cenaze akşamının sonunda Quinn evin damadı gibi misafirler gittikten sonra mutfakağa yardıma kaldı. Zaten bütün akşam da Carrie’nin bebeği ile ilgilenmişti. Yani bebek az daha büyük olsa “Anne, Quinn Amca da bizle kalsa ya! Ben onu çok sevdim. Hem benim babam yok ya bana babalık yapar.” diyecekti küçük Emrah modunda. Carrie’nin ablası da kafasında senaryoyu çoktan kurmuş, muhtemelen Carrie ve Quinn’in düğününde giyeceği kıyafeti bile düşünmüştü. Biz de Carrie ve Quinn’i ilk defa bu kadar keyifleri yerinde izlerken olaylar mutlu aile tablosuna doğru gidiyordu.
 
Öpsem olmuyor öpmesem olmuyor
 
Quinn’i yolcu etmeye çıkan Carrie normal geçen bir günün romantizmi ve ağustos böcekleri resitalinden gaza geldi ve Quinn’in ‘birazdan seni öpeceğim’ bakışına ‘öp be öp de kurtulalım şu gerilimden’ bakışı ile cevap verdi. Bütün bir dördüncü sezon boyunca beklenen Carrie – Quinn öpüşmesi yaşanırken ben büyük heyecanlar yaşadığımı söyleyemem çünkü biz bu diziye Brody’nin turuncusuna kanıp da başlamışız. Ama hem Quinn’in hem de Carrie’nin mutlu olmasını istediğim için tebessümle izledim bu romantik akşamı. Ancak öpüşmenin hemen ardından Carrie’nin gaz kesip ‘ama ben seni üzerim’ konuşmasına hak verdim. Böyle bir ilişkiye başlamadan Carrie’nin de Quinn’in de hayatlarını bir hale yola koyması gerekmekteydi.
 
“Hangi anne çocuklarını bırakıp gider?”,  “Sen”
 
Bu sebeple Carrie ve Quinn’in beraber bir yola çıkmadan önce ayrı ayrı çıkacakları yolları vardı. İlk yolculuk Carrie’nin annesiyle hesaplaşmak için çıktığıydı. Carrie’nin 15 yıl önce çekip giden annesi, babasının cenazesi için geri dönmüştü. Ancak kadını geldiğine geleceğine pişman eden Carrie önce kadını evden kovdu sonra da cenaze akşamının duygusallığından sıyrılmadan annesini bulmaya yollara düştü. 15 yaşındaki kardeşini bulmanın şaşkınlığını üzerinden atamayan Carrie onu arayan Quinn’e bu kafa karışıklığını yansıttı. İşte Carrie’nin yolculuğunun sonucu Quinn’in yolculuğunun nedeni oldu. Carrie ile beraber kuracakları yaşamın hayali ile süper gizli görev teklifine çok net ‘hayır’ diyen Quinn’i bir anda uçağa binip bilinmezlere giderken gördük. Hâlbuki çok değil birkaç saat bekleseydi Carrie annesi ile yüzleşmesinden ona geri dönmüş olarak çıkacaktı.
 
Yollar bizi nereye götürecek
 
Ancak maalesef ki Quinn Carrie’nin ‘bunu sonra konuşalım’ sözüne fazla alınganlık gösterip bunu bir ‘hayır’ olarak kabul etti. Zaten bu çocuğun ani çıkarımları ve hızlı karar mekanizması hep başına iş açıyor. Bu ufak telefon konuşmasının açtığı hasarı düzeltmek için Quinn’in peşine düşen Carrie soluğu Dar Adal’ın evinde aldı. Öğrendik ki Quinn, muhtemelen Dar Adal’ın düzenlediği iletişimin sıfıra yakın olduğu bir görev için Irak’a gitmişti. Bu duruma gözü dönen Carrie, önünü ardını hesap etmeden Dar Adal’ı, Haqqani’nin arabasında gördüğü manzarayı rapor etmekle tehdit etti. Ancak Carrie çok geç kalmış hayatta en çok güvendiği insan Saul, Dar Adal ile pazarlığını tamamlamıştı bile.
 
Sen de mi Brütüs!
 
Saul CIA şefliğini ve küçük düşürücü videosunu almış karşılığında da Dar Adal’ın Haqqani ile yakın ilişkisini görmezden gelmişti. İşte bunun hayal kırıklığı ile dağılan bir Carrie, bilinmeze uçan bir Quinn ve şeytana ruhunu satıp tekrar CIA şefi olan Saul ile 4. sezonu bitirdik. Bu sezondan çok daha heyecanlı yeni sezon dileklerim ile yazıyı bitirirken okuyan herkese, özellikle okuyup da yorum bırakanlara çok teşekkür etmek isterim.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER