Söz: Önce fırtınanın dinmesini beklemek lazım
Söz'de geçtiğimiz bölümde ekip ilk kez şehit verdi ve Kurtdereli'yi kaybetmiştik. Bir de Eylem'in ölmesi mevzusu ve bölüm sonunda bütün ekibin Çolak'ın peşine düşmek için harekete geçmesi vardı. Geçtiğimiz bölümün ardından Eylül'ün aslında öldüğüne inanan kişi çıkmadı sanıyorum, dolayısıyla böyle bir hamleye başvurmalarının altından umarım sağlam bir sebep çıkar düşüncesiyle yeni bölümü izlemeye başladım.

Bir haftalık zaman atlamasıyla girişi yapıverdik. Çolak'ı bitirmeden dönmemeye yeminli ekip operasyonlarını aralıksız devam ettirir halde. Hatta ilk bölümde Yavuz'un yaptığı suyun içinden çıkma numarasını bu bölümde yine görmüş olduk. Bu sırada Çolak'ın büyük planının detayları da biraz olsun çıkmış oldu.

Kod Adı: Kıyamet. Sezin'in korumasındaki Çolak'ın oğlu da planın bir parçası. Çolak'ın oğlu konusu da geçtiğimiz haftanın en tartışma yaratan meselelerindendi. Ortaya bir sürü birbirinden acayip teori çıktı tabii ki. Hatta Ethem Bey duruma kendince esprili bir boyut bile kazandırdı mesela. Ama malum oğlan Sezin'in yanında olduğundan en azından sahada aktif bir şekilde çarpışan ekibin içindeki isimler elenmiş oldu. Hatta geriye tanıdığımız isimlerden Ateş, Yasin ve muhtemel Sebo kalmışken Sezin'in Ateş ve Yasin'i farklı hallerde görmesiyle onlar da elenmiş oldu elbette. Tabii malum oğlanın tanıdığımız birisi çıkması halinde geçerli olan bir durumdan bahsediyoruz.

Çolak'ın peşinden amansızca takibe devam eden ekipte bu sefer de bacağından yaralanan Zafer tehlike altına girmiş oldu. "Sıksana, hadi sıksana!" tavrını beğenmediğimi eklemiş olayım, neyse ki Zafer'i de durum daha fazla zora girmeden kurtarmış oldular. Üstelik Erdem Yarbay sayesinde oldu ki karakterin şu zamana kadarki en işe yarar haline şahit olduk desem olur herhalde.



Ekibin Çolak'ı araması devam ederken kendini kurtarmaya çalışan Çolak, boş durmayıp Sebo'dan yardım istedi. Ateş ise diğer koldan Sezin'e giden mühimmatı taşıyan arabaya şoför olarak yerleşti ve sonuçta casus olarak içeriye sızma fırsatı yakaladı. İki durum da nihayetinde kendisini geceye atmaya başardı ve bir noktadan sonra iki tarafın birleştiğine şahit olduk. Ateş biraz zor olsa da Sezin'in güvenini kazanırken, Çolak da mesela aynı su numarasını kullandı.

Ateş'in kendine iltifatlarına ve hayatını kurtarmalarına 'dayanamayan' Sezin, o durumda yapılacak iş kalmamış gibi niyeti bozmaya kalkınca ortaya biraz komik görüntülerin çıktığını söyleyebilirim. Nazlı'nın Ateş'i aradığında telefonu açan Sezin'in konuşmaları da güzeldi mesela. Ama Ateş'in acemilik yaparak telefonunu arkada bırakması ise değildi! Nazlı'nın araması için yapılmıştı da yani şimdi... Sonunda da Sezin'in çaktırmasa bile Ateş'in kamuflesini anlamasına sebep oldu işte. Bu da zincir halinde ekibin Çolak'ı elinden kaçırmasına ve Sebo'nun ona ulaşmasına sebebiyet verdi.

Öte yandan yine de Yasin'in 'diyaloglarda şansının yaver gitmesi' olarak düşündüğüm planı sayesinde hiç değilse ertesi günkü buluşma yerini öğrenmiş oldular ki bu da bir şeydir.

Zafer'e müdahale ise güya riskli olsa bile başarılı bir şekilde sonuçlandı. Hem iki bölüm üst üste kayıp yaşanmayacağını tahmin ediyordum hem de helikopter kazası, Hafız'ın vurulması, Fethi'nin eli derken şanslı bir ekipler maşallah. Nazar değmesin tabii, o ayrı. Yalnız felç ihtimali, sinir zararı falan derken Zafer'in yolu yine de Ankara'ya düştü, o biraz acayip oldu. Avatar Atakan beye şu noktada veda edip All Star'a falan gönderirsek şaşırmayacağım.

Not: Çolak'ın ininde gördükleri puzzle halindeki tablo Hieronymus Bosch'un "Dünyevi Zevkler Bahçesi" isimli tablosu. İnternette bakınırken 529 parçalığına denk geldim. Boyutuna fazla dikkat etmedim ama masadaki de bu civarda bir şeydi herhalde. Kafayı kırmak isteyene Educa'nın 9000 parçalık versiyonu da mevcut, aklınızda olsun.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER