Menemen sonrası sohbet epey koyuydu
doğrusu. Polat diğerlerine hem sancağı tutan ellerin sahip olduğu tüten ocakları
anlattı, hem de yol haritasından bahsetti. Misyon, hanedanları yıkmak; vizyon,
yeni bir hanedan kurmak. Bunu da tüm ezilen halklarla birlikte yapmak. İlk
hedefleri de en büyük hanedanı devirmek. Kesinlikle doğru bir strateji. Daha
ufaklarının yerlerine yenilerini koyabilirler ama en büyüğü devirdiğinde bir
dağılma söz konusu olacaktır. Şimdi Britanya Hanedanlığı düşünsün...
Polatlar sohbet ededursun Sır Katibi de
mors alfabesiyle telgraf çekmekle meşguldü. Yalnız adamlar inanılmaz sinsiymiş.
Hala telgrafla türlü türlü gizli geçitlerden haberleşiyorlar. Sonrasında
gördüğümüz Kudüs, Üsküp ve Taşkent haberin yayıldığını gösteriyordu. Normal
koşullarda lisanın arapça olduğunu sanırdım ama hem sır teşkilatının ümmetçi
bir anlayışta olması hem de günümüzdeki son tartışmalardan dolayı Osmanlıca’nın
kullanıldığını düşünüyorum. Bu da Kurtlar Vadisi Aklı’nın bu konuya ilişkin
fikrini ortaya koyuyor.
Bu sırada Sagir de eski usül mekana
çökme operasyonu yapıyordu. Aklıma Serdar Akar’ın Barda filmi geldi bir an. Bir
eğlence mekanına o mekana uymayan birileri girdiyse mutlaka olay çıkar. Nitekim
çıktı da ve Sagir 10 dakikada kendine mekan yaptı. Sonra gidip insan
kaçakçılığı yapanlardan Suriyeli adamlar da topladı. Sanırsın sene 2003. Sagir
fazla Ortadoğu’da kalmış belli. Günümüz kafasına gelmeden kafasına sıkmazlar
umarım.
Gidelim "kimsiniz lan siz!" diyelim ağızlarını burunlarını kıralım abicim!!
Bu kadar muhabbetin üstüne hanedanlığa
bir selam çakmadan olmazdı hani. Uzun uzun yürüdüler. Polat’ın sağında Cahit,
solunda Akif vardı. Sahneden anladığım Polat’a yeni bir yol arkadaşı bir süre
daha gelmeyecek. Gittiler bastılar Lion timinin mekanını. Ekip öyle güzel sızdı
ki içeri izlerken mest oldum. Dünyanın en iyi futbolcuları Barcelona uyumuyla
futbol oynarmış gibi birbirlerinin yardımlarına yetişerek ilerlediler. Ustayı
da operasyon yaparken izlemeyi özlemişiz doğrusu.
Fakat Zülfikar Ağa’yı o kıyafetlerle
görünce kahkahayı basmadan edemedim. Amca senin ne işin var orada yaaa... Hayır
kör kurşun gelse de vefat etse Polat’ın koskoca bir desteği kaybetme riski var.
Sırf bombaları taşımak için o riske atılır mı o adam? Neyse ki bir şey olmadı. Polat da yine
kameraya konuştu. Sevdi bu işi galiba...
Mesajı Brendon’un alması uzun sürmedi.
Canını sıktı tabi ama her zamanki gibi kafasında bir plan olduğundan içi
rahattı. Öncelikle 2015’de Ra’nın yani Lord Albert Stone’nin nihayet geleceğini
ve bir sandığın açılacağını öğrendik. Şimdi bir de esrarengiz sandık çıktı
ortaya. Kurtlar Vadisi Pusu’da ezoterizm belli ki bitmeyecek ki bu güzel bir
şey. Brendon da Ra’ya 'Hoş geldin hediyesi' olarak Polat Alemdar’ı vererek direnen
son kaleyi de onun ayaklarının önüne sermek istiyor. Güzel hediye doğrusu.
Kurtlar Vadisi, Ra için de eminim büyük
bir yıldız getirecektir. Kim olduğu belki çoktan bellidir ama şimdilik biz
bilmiyoruz. Gelecek adamda mutlaka hafif de olsa bir İngiliz esintisi olmak zorunda. Benim
adayım James Spader. Hem aranılan her özelliğe sahip hem de adeta bakışlarıyla,
mimikleriyle oynayan bir oyuncu. Yazının sonunda onun sahnelerinin olduğu bir video
var. Siz de adaylarınızı Al Paçino hariç yorumlarda dile getirebilirsiniz. Al
Paçino’dan olmaz. Adam süzme İtalyan yahu. Biraz role uygun düşünelim.
İyi de tır şöförü kim olacak? Akif çok temiz yüzlü, ben olayım desem tanırlar...
Hayaller Britanya Hanedanlığı'nı yıkmak,
gerçekler uluslararası terörist yaftası. Dolayısıyla ilk adım üstlerinden bu baskıyı
atmak olmalıydı. Çözüm basit: Şedid’e gönderildiği söylenen paraların
Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne ulaşmasına engel olmak. Öte yandan Brendon ve
ekibinin amacı da paraları sağ salim delil olarak kayda geçirmek.
Planı yaptılar, operasyona başladılar. Açıkçası
ekip arkadaşına ilaçlı su içirmek, ara sokak olmasına rağmen yolu kesip
adamları da orada o kadar zaman tutup paraları bir arka sokakta değiştirmek
oldukça zorlama bir plan oldu. Memleketimde bir sokak kapandıysa bir alt veya
üst sokaktan yoluna devam edebilirsin. “Yol benim hakkım” diyen inatçı şoför amcalar
gibi durup beklemek hayli enteresan oldu.
Planın tek güzel yanı Yasin komutanı tırcı
kılığında görmekti. Üstündeki detaylarla, boğazlı kazağıyla tam tır şöförüne
benzemişti. Yakıştı da yani. Yolların ustasıyım, operasyonlarının hastasıyım
Yasin komutan. Sonuçta plan her ne kadar zorlama olsa da paraları tereyağından
kıl çeker gibi değiştirip Brendon’a tarihi bir gol attılar. Topun ağları deldiğini
farkettiği anda Brendon’un yüz ifadesini bizden esirgemeyen reji ekibine
ayrıca teşekkürler. Büyük keyifti.
O Rascoln buraya gelecek!
Ortalık hızla karışırken Rascoln ile
bir nebze nefes aldık. Onun da derdi Rascoln’e tekrar kavuşabilmek. Bunun için
rus ruleti oynamaya bile razı. Zira Rascoln ölüme en yakın olduğu anda ortaya
çıkmış. O razı da yanındakiler değil. Diyalog çok eğlenceliydi. “-: Bunun
içinde niye kurşun yok Dimitri? +: Belki Rascoln çıkartmıştır bilirsin o hep
seni korur.” Kurşunu çıkarttın da hiç mi iyi bir yalan düşünmedin Dimitri? Kötü
yalanların iyi sonuçları olmaz. Çekti vurdu Dimitri’yi kolundan. Neyse ki
Rascoln yoktu yoksa o alnından vururdu.
Rascoln her bölüm daha da eğlenceli bir
karakter olmaya devam ediyor. O sevimsiz karakteri bu kadar sempatik hale hiç
sırıtmadan dönüştürebilmek müthiş bir iş. Vadi bunu daha önce Muro ile de
yapmıştı. Muro, terörist ve son derece sevimsiz bir adamken birden filmi
çekilecek kadar eğlenceli ve sevimli bir karaktere dönmüştü. Zaten dizinin gücü
sadece anlattıkları olaylarda, Polat Alemdar’da değil bu ve bunun gibi bir sürü
mükemmel ince işçiliklerde yatıyor. Emeği geçen herkese helal olsun.
Ne o Cahit geçen gece seni Polat abinlerle atarlı giderli yürürken görmüşler??
Fehmi’nin de işleri benimkiler gibi
ağır yürüyor. Hala bir konseyi kuramadı. Bu haftaki tartışma İstanbul sefirliği
üzerinden döndü. Hakkı Baltazar’ı, Cahit de Pusat’ı destekleyince Fehmi’nin ne
yapacağını gerçekten merak ettim. O da hiç beklemediğim bir şekilde raconu
kesti. Artık kim ayakta kalırsa o sefir olacak. Geçen bölüm dizi-yorum’unda “hükmetmek
isteyenler hep kazananlardan yana olur Pusat sıkmalıydı” demiştim. Bu satırları
yazarken bir nevi haklı çıkmanın gereksiz sevinci içerisindeyim.
Baltazar kararı öğrenir de durur mu? Adam
"su uyur düşman uyumaz" lafının hakkını sonuna kadar veriyor. Pitbull’la hemen
tezgahı kurdular. Ayrılacaklar ve Pitbull ufak güçleri haraca bağlarken ondan
kaçanları Baltazar kucaklayacak. Böylece gücüne güç katacak. Güzel tezgah.
Nitekim ayrılık haberi Pitbull’un çetesini de birleştirdi ve ilk haraca bağlama
operasyonuna başladılar.
Mekan basarken susturucu silah
kullanmayanı çok gördük ama kafa atanı ilk Pitbull’dan gördük. Hadi kafayı
attı, silahları çıkartıp ilerleyecek sandım. Aynen geri basıp ağacın arkasına
saklanması beni resmen bitirdi. Saklandığı ağaç ikinci kez kahkahayı basmama
sebep oldu. Öyle bir görüntüydü ki ağacı vurmak, Pitbull’u vurmaktan daha
zordu. Yine de adam şerbetli midir nedir, vurulmadı.
Kız aşık mı oldun sen yoksa?..
Onlar çatışadursun, izleyicilerden
ciddi bir kesimin ‘Fehmi’nin oğlu’ olduğunu düşündüğü kara oğlan içine Yasin
Komutan kaçmışcasına herkesten farklı bir yol izleyerek kolayca diğerlerini
teslim aldı. Buraya kadar her şey güzeldi ama o kestiği racon olmadı. Toz işine
son vermek Pitbull’a resmen meydan okumak demek. Resmen çeteye hünerlerini
gösterdi ve ardından lidere meydan okudu. Ayrıca toz işine karşı çıkışı ile
Fehmi’nin oğlu şıkkını tamamen kafamdan sildi. Fehmi’yi severim ama onları
rahatsız etmez toz işleri falan. Çocuk sanırım KGT’den veya öylesi bir
oluşumdan.
Safiye hala saf saf Elif’e okul bulma
derdinde. Artık ona Saf’iye diyeceğim çünkü ondan bahsederken saf demekten
sıkıldım. Otoparkta Lions timi ikisini de paket edince Brendon gözümden biraz
düştü doğrusu. Sen kaç haftadır plan, plan, plan de sonra tut kardeşini paket
et. Aynısını Amerikalılar da yapıyordu. Nerde kaldı senin İngiliz
yaratıcılığın? Üstelik planı da o yapmamış Saf’iye ile paket olan adam yapmış.
Gidip Cahit’e Safiye kaçırıldı diyecek. Ancak Polat teslim olursa hayatı
kurtulur diyecek ve böylece Polat’ı paket edecekler. Brendon’un koltuğu
sallandıkça formu da düşüyor. Ha bu arada Cahit iletmezse de yakınlarına haber
uçuracaklar. Böylece Polat kesin haberdar olacak. Yahu o zaman Cahit’i niye
denkleme katıyorsunuz? Kendine gel Brendon vallahi bu hallerin beni üzüyor...
Şarjörleri eksik çıkarsa geri gelirim bak...
Gelelim Tilki’ye... Adam manzaraya
doyamadı. Oturdu kaldı öyle. Neyse ki otururken de oldukça karizmatik. O kadar
altınla ne yapacağını ben de merak ediyordum ki silah alacakmış. Silah tüccarı
adamla diyalogları gerçekten güzeldi. Silah tüccarının anlattıklarının kısa özetini
Lord of War filminin başlangıcında görmüştük
zaten. Filmde silah tüccarı Yuri Orlov diyordu ki, “Dünya üzerinde 550 milyondan fazla ateşli silah var. Bu, gezegenimizde
her 12 kişiden 1’inde silah olduğu anlamına gelir. Sorulması gereken soru:
Diğer 11’ini nasıl silahlandırabiliriz?” Müthiş ve korkunç bir ekonomi.
Silahlar Suriye rejimine gidecekmiş.
Kurtlar Vadisi Aklı burada da kötüler ile iyiler ayrımını kendi uslubunca bir
kez daha ortaya koyuyor. Zira son gelişmelere bakarsak Türkiye dışında hemen
hemen hiç kimse artık Esad rejimine karşı değil. İngilizler bir Rus aracılığı
ile Suriye rejimine silah yolluyorlar ve bizim dizimizde İngiliz ve Rus kesimi
kötülerden oluşuyor. Rusya zaten başından beri Esad yanlısıydı. Kurtlar Vadisi
de Esad’ı sevmiyor. Bunu zaten az çok görüyorduk da ilginç olan zamanlaması.
Bakalım bir şeyler çıkacak mı buradan...
Cahit, Saf’iye’nin kaçırıldığını duyar
da yerinde durabilir mi? Tabii ki baskına gitti. Adresi öğrenme şekli gerçekten
güzeldi. İki silahını da çıkartıp herkesi indirdi. Bu çift silah çıkartma huyu
Pusat’da da var. Hangisi daha önce başlattı bilmiyorum ama güzel oluyor. Baskın
yerine tek başına gitmesine evde ben hariç herkes kızdı. Bu tercihi
anlayabilirim. Tek başına daha rahat ve sessiz hareket edeceğini düşünmüş
olabilir. Benim takıldığım nokta Juliette’in blöfünü yemiş olması.
Hulk'u masaya öyle bağlamıyorlar vallahi..
Saf’iye’nin kanı Amon’un hanedanlığınca
kutsal kabul ediliyor. Sadece onlar o kanı akıtabilir. Hanedanlar arası
savaşlar daha önceleri de mutlaka olmuştur ama sanmıyorum ki kanı asil kabul
edilen bir hanedan üyesinin dahi burnu kanamış olsun. Bunların canları tatlıdır
efendiler. Mutlaka aralarında birbirlerine dokunmama anlaşmaları vardır.
Bölümün başlarında Brendon ne diyordu? “Biz böyle işler için kendi adamlarımızı
harcamayız.”
Peki hanedanlar durum ne olursa olsun
kendilerine dokunulma riskiyle bir ömür yaşamak isterler mi? Hiç sanmıyorum. O
yüzden Saf’iye'ye hiçbir şey yapamazlar. Bunun blöf olduğunu görmemeleri beni
şaşırttı doğrusu. Bir diğer şaşırtan nokta da sorguda Cahit’in çelik yeleğine
yumruk atan elemandı. Vallahi o zekayla iyi girmiş Lion timine.
Gelecek
bölümün hikayesi şimdiden belli. Operasyon: Saf’iye!.. Heyecanla bekleyeceğim.
Ha, son olarak Polat’ın ek iş olarak geceleri pizza kuryeliği yapması hepimizi
üzdü. Tamam bi ton para ve altın kaybettin ama bu kadar da sert düşmez ki bir
insan canım...