“Kızım hürriyet en kıymetli şeydir hayatta” diyen Cevdet, onun kendini tehlikeye atmaması için ve buraların ona bir daha değmemesi için Hilal’e sıkı sıkı sarılıp çok güzel konuştu. Çoğu zaman babasıyla Yunan komutanı olan adam arasında gidip gelen Hilal de, o anda özlediği babasıyla muhataptı. Duygularını uçlarda yaşayan Hilal babasını çok seviyor ama bilmediği şeyler yüzünden de ona karşı öfke doluyordu. Ama ne olursa olsun ailesine kavuşmuş ve sıcacık dünyalarında tekrar birlikte ve tek yürek olmuşlardı. Öyle ki Yıldız’la bile anlaşır olmuştu. Ama Yıldız’ın yardım ederken aslında bilmeden Kuvvacılar hakkında bilgi verdiğini anlayınca üzülmüş ve ablasına içten içe kızmıştı. Yalnız Leon ile ilgili ilk defa bir şeyler hissettiğinin farkına vardı Hilal. Bakalım bunu içinde nasıl sindirecek ve duygularına nasıl söz verecek?  Çok kontrollü bir kız Hilal. Zira çok rahat bir şekilde duygularını örtüp onları yok sayabilir ama tabi ki bir müddet. Çünkü insan ne kadar kaçarsa kaçsın aşk bir tutsaklıktır. Ne kadar inkar ederse etsin bir nevi köleliktir. Onu anlayana kadar bizi ele geçiriverir ve de aşk değiştirir.
 
Leon zaten Hilal’in bir müddettir farkında ve onu kendine benzettiği için, kendine daha da bir yakın hissediyor. İlk adımı atacak olanın o olacağı kesin. Bu nasıl ve ne şekilde gerçekleşir ileri ki zamanlarda göreceğiz. Kendini babasına ispat etmek için çırpınıp duruyor Leon. Ama baba hayata o kadar kızgın ki onu fark etmiyor bile. Daha doğrusu diğer oğlunu kaybetmiş ve belki de bu kayba kendi ihmali sebep olmuş bir baba olarak, kendini o kadar suçluyor ki kendini mesleğine vererek, babalığını cezalandırıyor. Oysa böyle yaparak diğer çocuğunu da gözünün önünde yaşarken kaybediyor. Düşmanın elinden kurtulmuş olan oğluna sarılıp onu merak ettiğini söyleyeceğine “Seninle konuşacaklarım var.” diyerek onunla arasına her zamanki gibi sert bir duvar örüyor. Bir yandan da elinden geleni yapmadığını düşünen karısının hışmına uğruyor. Onu alkolik olmakla suçlarken onu anlamadığını hiç mi hiç düşünmüyor.


 
Acılar insanı böyle içine içine çeker işte. Onlara saplandıkça daha bir uzaklaşırız yaşamdan, daha bir koparız olmakta olan gerçeklerden. Bu sefer de onlarla sınanmaya başlarız. Kendi oğlu tehlike içine düşünce hiç yapmayacağı şeyi yaptı Vasilli. Oysa Hilal’i Başbakan affetmesine rağmen dönüp bakmamıştı bile. Bunu normal karşılamıştı ki infazı oğlu yüzünden durdurduğunda bile hala yanlışının farkına varamamıştı. Mektubu sümen altı yaptığını gayet rahat bir şekilde söyleyerek, bir nevi meydan okudu Cevdet’e. Ona gözdağı verdi kendince. Bir yanda içten içe şüphelendiği Cevdet diğer yanda oğlunu öldürdüğünü düşündüğü Türklere olan öfkesi. Şimdi kendi içinde daha bir sıkıştı Komutan. Ne evinde mutlu ne de kendi içinde.
 
Bugüne kadar hep dört ayaküstüne düşen Tevfik, kendi kazdığı çukurlara düşmeye başladı nihayet. Kendinden başkasına hizmet etmeyen Miralay eninde sonunda yakayı ele verdi. Kimliği açığa çıktığı için buradan öyle kolay kolay sıyrılamayacaktır ama başka manevralar yapacak ve başka düzenbazlıklar peşinde koşacaktır. Tehlikeli bu adam her türlü pis oyunu çevirebilecek bir karakterde. Ne millet dinler, ne vatan. Eftaltya da onun yüzünü tamamen anladığı için onun kirli çamaşırlarını ortaya çıkarıyor bir bir. Aşkından gözü kör olan bu kadın da artık Miralay’ın korkusuzca karşısında. 

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER