Hani, "pamuk gibi" diye bir tabir vardır ya; işte bu bölüm Lale tam da öyleydi. Onur'a güvenen, onun yanında kendini huzurlu hisseden, duygularını belli etmekten çekinmeyen... Uzun zamandır onu böyle görmek için heyecanla bekliyorduk hepimiz. Şu gözler, sonunda Onur'u kıskandığını ve bunu belli ettiğini gördü. O zaman halay! Bölümün en keyifli sahnelerinden biriydi Onur'u kıskanıp suçu hormonlarına atması. Ay ben onun hormonlarını yerim! Hep böyle olsa keşke. Kadın doğum uzmanını kıskanınca; Onur'un, Doktor Onur'a karşı ne hale geldiğini de, daha iyi anlamış oldu bence.

Lale'nin: "Seni değiştiremeyeceğime göre, doktorumu değiştiririm." cümlesi, Onur'un hayatındaki öneminin küçük bi'yansımasaydı bana göre. Doktor Onur'lar gelip geçer, geriye Lord Onur kalır. Lale'nin iç sesi kalp ben! İşte böyle görmek istiyorum onu. Duygularına ve Onur'a sahip çıkan Lale Yenilmez! Bu halini çok sevdik, gitme kal. (Kıraç'ın Yıkık şarkısından esinlenilmiştir.)

Bölümün tekrar tekrar izlenilecek sahnesi köşesine, oteli yazabiliriz. Lale'nin çarkıfelek esprisine de acayip güldüm. Yalnız, anormal olan ben miyim bilmiyorum ama, romantizmin dozu çok az geliyor bana. Başbaşa oteldeler, rahatsız edecek kimse yok ve Lale kendi isteğiyle gelmiş oraya. Zemin romantizme şahane elverişli! Ama bizimkiler sahaya çıkmak istemiyor. Lale hamile diye mi yakın sahneler yazmaktan çekiniyorlar diye düşünüyorum. Hani izlerken insanların aklında bir "anne" profili oluşuyor ya, o zarar görmesin diye mi acaba?

Lale ve Onur'un sahneleri bana az geliyor demekten dilimde tüy bitti. Vallahi az yahu, cidden sorun bende değil. Her hafta dile getirdiğim gibi, Lale'nin de Onur'un da ayrı ayrı, iş aile vs sahnelerini izlemek istemiyorum. Ben LalOn izlemek istiyorum! Kesin bilgi, yayabiliriz arkadaşlar. Normal şartlarda yan hikayeler, ana karakteri desteklemek için yazılır. Her yol, her konu başrollerin ilişkisine bağlanır. Bir tek bizimkilerin öyle değil galiba. Ama olacak olacak. No 309'u izlerken anladım ben baya sabırlı bi'insanmışım.

Sen ona bakarsın, o başkasına...

Dizideki bütün karakterlerin yükseleni kesin ikizler! Yoksa, her hafta bu kadar değişken tavırlarının başka bir açıklaması olamaz. Mesela, bir hafta Onur'a kızıyoruz öbür hafta yüzümüzü güldürüyor. Lale'ye sinirleniyoruz, sonra bizi mutlu ediyor. Songül'ü ilk bölümden beri seviyordum bu bölüm çok sinirlendim -birazdan geleceğim o konuya- Nilüfer'e geçen hafta kızmıştım, bu hafta çıkan haberlerin Pelinsu'nun tuzağı olduğunu söyledi. Annesine karşı az da olsa Onur'u savundu bizi mutlu etti. Ama, karakterlerin sürekli değişmesini sevmiyorum ben. İstiyorum ki, izlerken bi'olay geçtiğinde "Hayır o bunu yapmaz!" kıvamına gelebileyim.

Onur'un Pelinsu'ya saygı duyan bi'tarafı var. Özellikle Lale'nin hamilelik olayı gündemde olduğundan beri. Ve Pelinsu, kendi ipini ha çekti ha çekecek. Bar çıkışı magazincilere yaptığı hareketten sonra, olay bizim aleyhimize gibi görünse de; Onur'un bundan sonra, ona saygısının kalmayacağını düşünüyorum. Yani, inşallah amin!

Ah benim edepli, saygılı Lord'um! Her zamanki gibi saygısından ödün vermeden, konuştu Songülle. Haklıyken, haksız duruma düştü sebepsiz yere. Songül'ün erkeklere olan güvensizliğini Onur'dan çıkartmasına çok bozuldum. Hiçbir açıklama yapmasına izin vermeden yargısız infaz nerde görülmüş? Çocuk avukatım gerekli açıklamayı yapacak dedi. Lale'yle o anda konuşabilseydi konu hiç uzamayacaktı. Bir tek konuda haklıydı Songül o da: "Pelinsu'yu niye eve bırakıyorsun, sana mı düştü?" derken. Artık Onur'un onunla ilgili hiçbir şeyde olmaması lazım. Bu konu da zaten hemfikiriz. Songül aslında çok akıllı bir kadın. Ve Pelinsu'yu bitirebilecek güce sahipti bu bölüm. Yıldız, Fikret, hepsi bu durumdan çok çekindi çünkü. Ama o bunu kullanmak yerine, "Bu iş bitti." deyip kestirip attı.

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER