Aşk Laftan Anlamaz: Anlıyor, şaka yaptım!
Şimdi siz yabancı sayılmazsınız. Ayrı gayrı yok aramızda, bir şüphem yok ondan çok şükür. Ama ben bu gördüklerimi size nasıl anlatayım? İzlediğim iki saati kolay sindirebildiğimde muhtemel ihtimalle 5 yaşındaydım ve annemle Scooby Doo izliyorduk. 16 olduk elhamdülillah, içimdeki hissiyatın verdiği çocukluk hevesi anlatılır türden değil. Muazzam bir bölüm, muazzam replikler ve işleyiş.. Her şey tam tıkırında orta şekerli Türk kahvesi modundaydı. Bu akşam bunca keyif aldıysam sebep olanlara duyduğum hürmetten yazımı vurgun yemiş misali yazarım. Yazıyorum Allah ne verdiyse. 

En başa dönelim sağ salim. Ne ile başladık? Didem'den başladık. Ne yaptık? İsyan ettik. O kadar samimi sahteydi ki Murat gibi insan sarrafı bir adama bile yutturdu. Helal olsun ne söyleyeyim. Bizim kızımız zaten saf. Sık yanağını, al gönlünü. Yapacak bir şey yok. Nasip kısmet. Konu Didem ise eğer oraya imzamı atar, altına Tuğçe Karabacak yazarım. Ekranda yeni rastladığım bir isim olmasına rağmen karakteri her birimize muhteşem şekilde empoze etti. Didem deyince kitabı defteri kapatıp gidiyorsak bu onun kusursuz işleyişindendir. 

Modası geçmedi mi o renklerin?

Selam sana Fadik Teyzem. Ahiretlikten aldığı bayrağı şahane taşıdı ama o kadar çok vicdanla harmanladı ki saygı duydum. Yufka yüreği can ciğer kuzu sarması tadındaydı.

Hayat'ın ailesine tepkiliyim. 20'li yaşlarının yarısını ardında bırakmış bir kız evlada duyulan güvensizlik ve her defasında gelen ''memlekete gideriz sevmediğin adamla evlenir 3 çocuk yaparsın'' repliği hiç hoşuma gitmiyor. İlgili merciilere sesleniyorum. Neyin kafası bu? Biz 2016'dayız, Hayat ise hayatının baharında. Yapmayın gözünüzü seveyim. Kendinize gelin. Teşekkür ederim. 

Hazır ol!

''Bak ben hayatla ilkeleri sayesinde başa çıkabilmiş bir adamım. Bu insanların hoşuna gitmez ama böyle. Büyük bir iş dünyasının işindeyim ama küçük bir dünyam var benim. Aile iş ve ilkelerden oluşan bir dünya. Anlamıyorsun. Laubalilik ve amatörlük dışında yalanda hoşuma gitmez. Hatta yalan söyleme ihtiyacı duyan insanlar bana korkak ve zavallı gelir. Daha fazla devam etmeyeyim istersen.''

Evlere şenlik!

Böyle özetlemiş Sarsılmaz durumu. Kırıldı Hayat, silindi hevesler, bozuldu plaklar. Müptelası oldum. Yalan bende geri vitesi olmayan bir uçurum kenarıdır. Gördüm ki Murat'ta da öyle. Geçen sefer anlatmaya çalıştığım ''Çürük temelin üstüne ne kadar malzeme yığarsanız yığın yıkım daha şiddetli olur'' cümlemin sağlamasıdır bu. Murat sildi mi silen üstünü karalamaya gerek bile durmayan bir adam. Hayat bunun farkına varmasına rağmen ve izah edeceği onca fırsatı olmasına rağmen ısrarla devam ediyor. Ne denir bu duruma? Kendi kuyunu kendin kazdın demeyi uygun gördüm. Hayat kendini affettirmeye çalışırken izlediğimiz o yakınlaşma sahnelerinin hakkını yemem, yedirmem. Şu gördüğünüz fotoğrafı da izah edemem. Siz anlarsınız beni. İlginize teşekkürler.


Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER