Hayaller aslında ne anlatıyordu?
Hayatı geri sarsak neler değiştirirdik kim bilir, hangi hataları geri alır, zamanında cesaret edemediğimiz hangi adımları atardık acaba? Pişmanlıklarımızı telafi etsek, başka tercihler yapsak, yine aynı kişi mi olurduk o zaman, yoksa aldığımız dersler bize büyük bedelleri ödetirken, bir yandan da karakterimize bir tuğla daha mı koydu da bugünlere geldik? Sil baştan başlasak bambaşka şeyler mi yaşardık, yoksa yine aynı hataları yapar mıydık?

MedCezir’in 45. Bölümünü izlerken aklımda bu sorular dönüp durdu, aslında bu sorularımın cevabının çoğunu çok sevdiğim bir film olan Eternal Sunshine of the Spotless Mind vermiştir bana ama, insan yine de düşünmeden edemiyor.

Yaman'ın gerçeklerinin, Eylül'le Mert'in yüzüne vurduğu an.

Bölüm boyunca aklındaki sorularla boğuşan bir tek ben değildim elbet. Kah kendi kendilerine kaldıklarında, kah başkalarıyla sohbetlerinde evlilik kararlarını sorgulayan Eylül ve Mert, yaşanan onca olayın içinde sağduyulu vazgeçme kararını aldılar ya, bravo diyorum onlara… Daha önce de, oldu-bittiye gelen bu evlilik kararına çok bozulduğumu söylemiştim. İnceden mesaj içeren sorgulamaları ve sonunda vazgeçişlerinden de bu yüzden gerçekten çok memnunum. Ne doğru bir sonuca vardı sorgulamaları: Sevdiğini kanıtlamak için illa hemen evlenmeye gerek yok ki! O buluşmaların tadı mutlaka çıkarılmalı.

Onlar bunca karmaşa içinde sağduyulu sonuçlara varırken, aynı şey maalesef en iyi arkadaşları için geçerli olamıyor. Yaman ve Mira’nın kavgalarında elle tutulur bir tutku var resmen, buna bayılıyoruz, tamam. Ama bunun her ne kadar çok ateşli olduğunu düşünsem de artık DEV saçmaladıklarını kabul etmemiz gerekiyor. Birbirlerine her defasında biraz daha kırıcı oluyorlar. Üste çıkabilmek için ellerindeki bütün kozları acımasızca kullanmaktan hiç çekinmiyorlar. Bu bölüm de; Yaman’ın yumuşak karnı zengin kız fakir oğlan edebiyatından tutun da, sırça köşkteki şımarık prenses masallarına kadar tüm can acıtıcı sözler sarf edildi. Her ne kadar kurulan hayallerde Mira’nın Yaman’ı ezik, kendisini de mutsuz göstermesinden yana saf değiştirip, Mira’ya çok kızmış olsam da, bu kavgalarda her türlü Mira’dan yanayım. Çünkü Yaman hala Mira’ya zarar vermemek bahanesiyle çıktığı yolda şu haliyle çok daha zarar verici. Tutunduğu dal çoktan kırıldı. Bir an Faruk bile gidip aralarını yapmaya çalışacak sandım, Yaman'cım bu "sözüne sadık" kalma olayı sana da anlamsız gelmeye başlamadı mı? Gerçi bu saatten sonra olaylar bu durumun çok daha ilerisine gitti. 

Bu arada Serezlerin bahçesinde altında sürekli kavga ettikleri şu ağaç gerçekten lanetli bence, en can yakıcı sözler hep burada ediliyor. 

Kavgaların sonuçları kırık kalpler, yıpranmış sinirler, başkasına patlatılan öfke nöbetleri… Mira cephesinde bu kavga, resmen Beren’e patladı. Beren öfke içinde kendisine doğru gelen Mira’yı görünce hemen arkasına bakmadan kaçtı, kaçışı çok komikti ama hedef olmaktan kurtulamadı. Oysa Beren, Yaman’a da, sonrasında Mira’ya da ettiği sözlerde ne kadar haklı, değil mi? MedCezir’de en çok sevdiğim şeylerden biri bu olmuştur hep, saçmalayanlarla çileden çıksak da biri hislerimizi mutlaka dile getiriyor. Bu görev de genellikle favori kadınlarımıza düşünüyor: Beren ve Sedef. Bu arada Beren’in Yaman’la konuşurkenki "Sude tavrı" dikkatinizi çekti mi, aynı bakışlar, aynı küçük görmeler ama şunu da söylemek gerek ki; Beren mantıklı tespitleriyle Sude’yi beşe katlar.

Yaman’la Mira’nın durumuna yeniden döneceğim ama hazır Sude’den bahsetmişken ona da şöyle bir bakalım. Sude Nadir’den aldığı akıllarla şirkette tüm otoriteyi ele almış olsa da, yaşlı kurt Asım Şekip Kaya bu taktiklerin sadece Sude’nin fikri olmadığını hemen sezdi. Genellikle dört ayak üstüne düşen ve hep bir B planıyla paçayı sıyıran Sude, bu kez DEV çuvallayacak. Onun Nadir’le işbirliğini yaptığı duyulduğunda Asım Şekip Kaya kimbilir neler yapacak, Sedef’se tabiî ki çok üzülecek ama ondan şöyle okkalı bir laf sokma da bekliyorum.

Sedef’in bu haftaki "anaokulu saç trendlerinden örnekler" kitabından alınma abuk saçı yine ne kadar yakışmıştı, değil mi? Gerçi bu hafta saçlarda birçok örgü gördük, sanırım yeni trend bu… Sedef’in her fırsatta yoga yapması ve bunu da kendine çok yakıştırması süper. Oyuncuların bu tarz zenginliklerinin olması da böyle harika oluyor işte.

 
Yaman'cım bu işleri bildiğine göre sen de polisiye seviyorsun, benim favorim Dexter'dı seninki hangisi?

Dedektiflik konusunda herkesin kendini ne kadar geliştirdiğinin farkında mısınız? Yaman polisiye klasiği beyaz tahtaya deliller falan yazdı, bağlantıları kurmaya çalışıyor. Sonra Leyla olayına hemen uyandı. Deniz eski lise arkadaşının yapabileceklerini öngörüp Sedef’i yardıma çağırdı. Sedef zaten tehdit etme konusunda doktora tezi yazıyor. Bu Turunç Nadir hepsine ne özellikler kazandırdı, baksanıza… Bu arada Leyla’nın durumlar çok fena… Bıyık altından gülmesi çok komik olan Nadir’in has adamı, Leyla’yı Serez’lerin evinden çıkarken görünce korktuğumuz başımıza geldi. Kıza çoktan bir şey yaptılar diye düşünmüştüm ama neyse ki sağ salim gördük balkonda… Yalnız  Leyla’nın kendisini merak edip kapıdan bacadan gözetlemeye çalışan Yaman’a, alıkonulduğuna dair bir işaret çakmasını bekledim ama olmadı. Böyle durumlar için herkesin bir tehlike şifresi belirlemesini tavsiye ederim, bizimki "tarçınlı kek" mesela.  Umarım fazla hırpalamazlar kızı, onu da bu sezon sevdiklerimize ekledik çünkü, değil mi?

 Mutluluk tablosu

Gelelim hayallere ve açığa çıkardıklarına... Öncelikle Mert’in Ayhan Işık bıyığı çok iyiydi. Mira’nın Mert’in hayalindeki stili ise ders niteliğinde okutulmalı… Mert’i de Mira’yı hayalinde böyle kombinlediği için tebrik etmek gerek. Yaman’ın gözünün üstünden kaldırılmış saçlarıyla derin bir nefes aldım, gerçi Mira’yla karşılaştıkları geçmişe gönderme yapan sahnede de Yaman’ın saçları geriye doğru taranmıştı. Lütfen artık şu kötü saçlardan kurtarsak bu çocuğu… Yalnız Mert’in hayalindeki Mimar Yaman, rahmetli Sinan Enveroğlu gibi değil miydi? Mira Orkun’la evlenmiş ama Yaman hala onun etkisinden çıkabilmiş değil. Zaten o da “ayran budalası” dedi bu haline… Bu hayalle bir kez daha anladık ki; Yaman tam bir tek tabanca. Tek başına açtığı ofisle rüştünü ispat etmeyi gerçekten çok istiyor. Başarılı olacağına tüm kalbimizle inanıyoruz Yaman'cım!
 İbret tablosu

Hayallerin kızlar tarafından kurulanlarıysa esas gerçekleri açık eden kısımdı. İşte tam da burada ilk kez saf değiştirmeme neden oldu Mira. Birincisi hayalindeki Yaman eziklikten kurtulmuş değil. Oysa biz izleyenler olarak hep Yaman’ın eğitimini tamamlayıp, işini eline alıp, ekonomik olarak iyi seviyeye gelip, kendine güveneceği günlerin hayalini kuruyoruz, değil mi? Hala Mira’nın gereksinimlerini karşılayamayan, onun karşısında ezilen bir Yaman gösterdi bize Mira. Daha da kötüsü, bunları aşkından daha çok önemseyip mutsuz olan bir Mira vardı Yaman’ın yanında. Canım, istersen bir karar ver, seni asıl mutsuz eden Yaman’ın sürekli şüpheci oluşu mu, yoksa babanın evindeki rahatlığa sahip olamaman mı? Şimdi eğri oturup doğru konuşmak lazım. Olaylar gerçekten de böyle gelişebilir. Ama ayrı da olsanız, insan sevdiği için böyle hayaller mi kurar? Mira’cım geçen hafta öğrendik, ikizler burcuymuşsun, sonuna kadar gerçekçi olmak burcunun özelliği de, bu hayalinle Yaman’a aşık olan değil, Yaman’ı küçük gören kızsın. Her geçen gün Yaman'ın aşkına daha çok inandık bu sezon.
 Elif, canım sen hayırdır vol II

Ancak, Yaman’ın kavga sonrası tavrına ne desem bilemiyorum. Şu halinizle sen de Mira da, birbirinizin aşkını hak etmiyorsunuz artık. Mira’yla her kavganda sen soluğu Elif’in avucunun içinde alacaksan, seninle de işimiz var. Elif senin çekim alanına girmiş, sen de bunu çok iyi biliyorsun. Gerçi geçen hafta adada kızı öylece yalnız bıraktıktan sonra, ben Elif’in yerinde olsam senin yüzüne bile bakmazdım. Elif gerçekleri bilse, bunları gayet mantıklıca dile getirse de duygularına karşı koyamıyor, isim koymadan devam edelim tripleriyle resmen bile bile lades diyor. Elif’cim artık kendini korumak için çok geç, sen daha bol bol o şarkıyı dinlersin, Şebnem Ferah senin için söylüyor, Can Kırıkları. Bu arada egzersiz sırasında video cevaplayan Elif konusunda yapacağım şakaların doz aşımı tehlikesinden sadece şu yorumla yetinelim, Elif'cim sen hayırdır?

Şarkılardan bahsetmişken Çağatay Ulusoy’un Benim Hala Umudum Var performansına bayıldığımı söyleyeyim, sesine ne kadar yakışmış değil mi? Üstelik Yaman’ın ruh haline de birebir yakışıyordu. Hem bitti deyip, hem umut etmekten vazgeçmiyor. Zaten bu ruh halini gitarın sapında duran o toka da açıkça belli etmiyor mu? Genellikle dizilerde kullanılan şarkıların ve klipvari görüntülerin zaman doldurmak için olduğunu düşünsem de MedCezir hiç bu hissi uyandırmıyor. Tabi şarkıları karakterlerimizin söylemesi bunda büyük etken, bu noktada bir kez daha oyuncuların zenginliklerine geldik.
 Neresinden başlarsan başla, istersen sil baştan, tutku aynı işte...

Yaman-Mira kavgasının ertesi sabahında kapıda karşılaşmaları ve geçmişe gönderme yapmaları bence çok hoştu. Yeniden başlamaya da kalksalar aynı tutku, aynı ateş yok mu bir aradayken… Bu sahnenin ilk bölümden tek farkı Orkun’un arabasının değişen modeliydi galiba… Yaman saatler önce kendisine bir sürü kırıcı laf etmiş olmasına rağmen, Mira yine bir adım attı, merhaba dedi. Bence bu, Mira’nın Elif gibi kendisine yenilmesi değil. Dediği gibi her yeni gün Mira için yeni bir umut. Yalnız Eylül’le yaptığı evlilik sohbeti umut vermekten çok uzaktı. Mira resmen bir nesli evlilikten soğuttu. Ayrılmış ailelerin çocuklarında evliliğe negatif duygular oluşması gayet doğal tabi, ama karşısına aşka inandıran biri çıktığı zaman insanın bu fikirleri değişir Mira’cım, tecrübeyle sabit.

Aileler ilişkilerimizde ne önemli değil mi? Mert de sürekli Eylül’le ilişkilerini anne-babasıyla karşılaştırıyor. Deniz’e ise DEV düşman tabi, kadıncağızın ne kadar iyi niyetli ve tam Selim’in kalemi olduğuna o kadar inandırıldık ki, Mert böyle Deniz’e tavırlı devam ederse neredeyse ona kızacağız. Gerçi Eylül Gamze’yi bağrına basmış, Mert mi Deniz’i sevmeyecek, sadece acısı çok taze henüz.

Giray'la Ayşe'yi de balayında gördük. Yalnız bu Ayşe’nin durumuna çok üzülüyorum. Baksanıza Giray o kadar para kaldırdı ama kızı sanırım balayında Kumburgaz’a falan götürdü.

Safari’nin dönüşü için ise kutlamalar yapmayı planlıyordum ama inanın hiç keyfi yok!

Bu arada söylemeden edemeyeceğim, şu ara havalar ılık geçiyor ama kış bastırdığında lütfen Serez Malikanesinde Yaman’a da bir oda verilsin artık. Çocuk o tek katlı, dört bir yanı açık yerde donup kalacak, ısıtıcıları ne kadar köklersen kökle, ısınmaz orası. Hayır, sonra dizlerinde romatizma çıkacak çocuğun…
 
Bir kendine acı çektirme biçimi olarak, gözetleme
 
Nikah sahnesinde, geçen haftadan bu yana yaptığımız tüm tahminler son sahnede yine fos çıktı ve açılan kapıdan çiçekçi girdi. Bu bölüm Mira’ya kızmış olsam da oraya gitmemiş olmasından çok memnunum. Düşündüm de sanırım ben de aynen Mira’nın yaptığını yapardım. Gitmez ama tepkisiz de kalamaz, çiçek gönderirdim. Ama Yaman ve yeni gelinin nikah sarayından çıkan hallerini görmeyi de bekler, kendime DEV acı çektirmeyi de ihmal etmezdim. Kahrolsun içimizdeki arabesk ruh! Haftaya artık YaMira aşkının kaderi de kesin olarak belli olacaktır diye düşünüyorum. Ben başından beri hep sakin olun barışacaklar diyordum da umutlarım artık bayağı azaldı. Bu kavgalardan da biraz yoruldum, üstelik hikayenin sadece bu aşk üzerinden gitmesine de çok içim elvermiyor, MedCezir karakterleri hepsi birer harika, neticede söyleyecek çok sözleri var değil mi?

Son olarak giderken şu harika Minnoş Mira'yı şuraya bırakayım da moralimiz düzelsin. 


 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER