Küçük Bey Selim, Şebnem ile karşılaştıktan sonra daha sık şirket işleriyle ilgilenecek bu belli oldu. Babasıyla geçen diyaloğundan anladığım kadarıyla Selim de şirket stresinden bilumum zengin aktivitelerinden sıkılmış olacak ki Into The Wild moduna girmiş. 'Bana mutlu muyum diye sor baba', 'Sevdiğim işi yapıyorum baba' pozları. Bu CEOlar, patronlar çocuklarını veliaht olarak yetiştirmek isterken hepsi isyankar oluyor, yazık günah zenginlerimize. Şirkete hiç uğramayan Selim yeni yeni toplantılara katılmaya başlasın, işler ilgisini çeksin derken bizim Şebnem'e de çok yakıştı bu iş kadınlığı havası. Bu kız gerçekten her işin altından kalkar, yeter ki sıkılmasın. Bu arada geçen hafta isyan ettim bu hafta saçını boyamış Şebnem. Karakterle ilgili vurgu yapılmadı, belki de Selin Şekerci'nin diziden bağımsız bir hareketiydi ama biz bunu diziye göre kabul edelim ve olmuş diyelim.
(Kardeşim bana ne yapıştın be lego olduk burada!)
Dolmuşa binen kadınların ortak sesi olduğun için teşekkürler Şebnem Gürsoy!
Güzel, güneşli bir günün sabahında Kadıköy Moda'nın ortasında magandalar güzelim Ege'mi jeep'e atıp dövüp (artık nerede dövdüler bilmiyoruz) Müfit Abi'nin cafesinin önüne fırlattılar. Hay Allah dağ başı mı burası canım?! Dört ayak üstüne düştüğünü de belirtelim. Bu düşüşüyle Can'ın Kainat'a yapacağı olabilitesi yüksek ilan-ı aşkını engellemiş bulundu. O da yetmedi geceyi Kainat ile birlikte geçirdi. Aa 'haberin kalbi İzafet' de dahil tabii bu geceye.
(Veee Nermin-Ege'nin büyük aşkı başlar...)
Ege yavaş yavaş Kainat'tan çok şey öğrendi. Bu öğrencilik aşkı ona pahalıya patlıyor. Zira Nermin vazgeçecek gibi değil bir de eski kira borçlarını çıkardı çocuğa. Bu sahnede Nermin-Ege tanışmasını, küçük flörtleşmelerini de gördük tam bir 'ııııyyy yaneeğ.'
Kainat, Nermin'e hesap sormaya gidiyor, gerekli lafları yapıştıramadan geri dönüyor. Nermin kendini tatlı mı tatlı Müfit Abiyle bir tuttu ya daha da bir şey demiyorum. Kainat, Ege'den başka bir şeyi görmeyedursun, nihayet Can radikal bir karar aldı. Fakat Kainat doğru yer ve doğru zaman kuralına uymaya devam ediyor, Can gitmeden yetişmeyi başardı. Biliyorum, bu kelimelerin yetmediği iletişimsiz çiftimizden hepimiz burada bir öpüşme sahnesi bekledik ama maalesef. Belki de haftaya kaldı bilemiyorum.
“İişkimizin içine edeceğine, tuvalete etsin diye önlem aldım!”
Özgür iyice kafayı sıyırıp neredeyse başına bela alıyordu. Vıcık vıcık romantizme bulaşırsa böyle olur. Aşık olanlar nasıl bu kadar azimli aptal olabiliyorlar hiç bir zaman anlayamayacağım sanırım. Almila'nın peşinden koşmasından ötürü Özgür'ün mesleğini unutmuştuk ta ki yoga hocası Önder Bey'e müthiş baharatlar, bitkiler kitleyene kadar. Hiç gözüm tutmamıştı zaten o Önder Bey'in kıvırtak hareketlerini.
Şebnem bu evlilik olaylarına sırf intikam için giriyorsa fazla abartı olur. Arda, Şebnem'i istemeye geliyor, Seniha Sultan'dan gık çıkmıyor. Herkesi bu oyuna dahil edecek kadar ne planladı Şebnem çok merak ediyorum.
Arda da Bodrum'a gitti, geldi, Selim'e atarlandı, bir şeyler yaptı. Sonuç olarak Şebnem'in peşinde dolanıyor ve kuzu gibi. Hikayedeki en dengesiz karakter olarak Arda'yı seçiyorum.
(Arda, Hakan Hepcan'a benzemiyor mu?)
Dizi 8.bölüm'ü yani iki ayı tamamladı, ekibi tebrik ederim. Kış sezonunda fark yaratabileceğini düşünüyorum. Tabii uzun soluklu olursa...