Evren size ne söylemek istiyor acaba?
Evrenin doğal yollardan gönderdiği mesajlar işe yaramayınca bizzat Evren’in verdiği mesajlara ve birlikte geçen onca güzel zamana rağmen yine birbirini anlayamadı Ayaz ve Öykü. Aralarındaki çekim ve hatta dile gelen onca itiraftan sonra, geçen bölüm Burcu’nun da dediği gibi çoktan evlenmiş olacak sayısız çift vardır.


Bütün bu çabayı Ayaz’ı kıskandırmak yerine hislerini söylemek için harcasan keşke Öykü.

Kendi kendine en sonunda yaptığı aşk itirafından sonra cesaretini toplayıp Ayaz’ın karşısına bir heves dikilen Öykü, Ayaz yüzüne kapıyı kapatınca sudan çıkmış balığa döndü. Kendisi odasında bunalımdayken Ayaz’ın kızlarla gününü gün ettiğini farkedince de kendisinden hiç beklenmeyecek bir tarzla Ayaz’ın karşısına yeniden çıkmaya karar verdi.


Aşk doktoru Evren

Ayaz Öykü’den uzak durmaya çalışırken, Önem’in modaevi için çekildikleri fotoğrafları ünlü bir giyim firmasının sahibi olan Evren Yakut’un (Hazım Körmükçü) eline geçmişti bile. Kimsesiz çocuklar ve ihtiyacı olan yaşlılar için düzenlenen bağış kampanyası projesinin yüzü olarak Öykü ve Ayaz’ı kullanmak isteyen Evren, ikisinin arasındaki çekimi farkedip bir yandan aralarını yapmaya çalıştı. “Sizin kaderiniz bir yazılmış” temalı yaklaşımı ile Evren karakteri biraz fazla zorladı ve sonuçta kar etti mi, yine etmedi.





Romantik miyiz?

Tüm günü yine birlikte geçirmek zorunda kalan Öykü ve Ayaz günün sonunda sihirbazlık gösterisinin de malzemesi oldular. Aşk Çıkmazı oyununda kutuya kapatılan çiftimiz yakınlaştıkları her anda olduğu gibi yine birbirlerinin çekimine kapılıp nerede olduklarını unuttular.

Bunlar daha iyi günlerin Mete

Şeyma’nın elinden tutup babasının evini terkeden Mete -ki yaşına bakılırsa zaten geç kalmış-, daha önce özel olmasını istediğini söylediği geceyi otelde geçirmiş anlaşılan. Eh, şimdiden sonra Şeyma’dan yakasını zor kurtarır. Hatta ve hatta bu sahneyi laf olsun diye koymadıklarını düşünerek, İlker ve Sibel’in niyet ettikleri bebek Mete ve Şeyma’ya mı kısmet olur bilinmez.

Ama Metecim bu menüde Portakallı Ördek yok, başka bir yere mi gitsek?

Mete, Şeyma’ya sürpriz yaparak birlikte oturacakları evi seçmesini istedi. "Bahçesi, havuzu ve giyinme odası olmazsa olmaz" diyerek, ev ev dolaşan Şeyma sonunda rüyalarının evini buldu. Tüm gün gezdikten sonra yorgun argın yemek yemeğe gittikleri kafedeyse Şeyma’yı yine geçmişi bekliyordu. Nereden tanıştıklarını çok anlamadığımız ama vaktiyle samimi bir ilişkileri olduğunu rahat tavırlarından kolayca tahmin ettiğimiz şahıs, Şeyma ile konuşurken Mete’nin masada olmasına dahi aldırmadı. Ve yine geçiştirme bir hikaye ile konuyu kapatmaya çalıştı Şeyma. Sormadan edemeyeceğim; kaç hayatın var senin Şeyma, anlatsana biraz?

O kadar atar yaptın, ama yine Ayaz'a derdini döktün ya Mete.


Gördüğü ve duyduğu onca şeyin üstüne kafası iyice bulanan ama hala tam olarak inanmayan Mete, bir de kafenin sahibi arkadaşına sordu Şeyma’yı. Aldığı cevapla "Tamam artık Şeyma’yı tümden kapının önüne koyacak" derken, beklentimizi katladı. Mete hem terkedip, hem de beğendiği o eve yerleştirerek aslında bir tomar para çaldı Şeyma’nın suratına, tabii anlayana. Bu harekete ancak yarabbi şükür diyecek olan Şeyma ise yine dört ayak üstüne düştü. Mete’nin haftalardır süre gelen anlamsız hareketlerinin bir de anlamsız sonuçlarını izleyeceğiz şimdi.

Kader ağlarını çorbacıda örüyor

Tüm bunların arasında, önceki günlerde Önem’in arkadaşları ile tanışmasından sonra aralarına soğukluk giren Bülent ve Önem’in keyifsizlikleri de devam etti. Bülent fotoğraflarla eski eşinin hatıralarına daldı gitti. Sahi, biz Bülent’in niye işini gücünü bıraktığını öğrendik mi, ya da eşinin neden öldüğünü? Muhtemelen eşinin ölümünden sonra işlerini bırakmaya karar verdiğini tahmin ettiğim Bülent, eski günleri yad etmek için mahalleye gittiğinde belki de geleceği ile yolları kesişti. Öykü’nün annesi Meral ile bulaşıkçılık olarak çalışmaya başladığı Çorbacı'da karşılaştılar. Meral’in kirasını ödeyemediğini duyan Bülent, yardımcı olmak istedi ve ev sahibine Meral’e kefil olduğunu söyledi. Bu kira konusu vesilesiyle yeniden karşılaşacakları garanti olan çift, ileride Önem’e rağmen bir araya gelecek diye tahmin ediyorum. Hatta bu durum Öykü’nün işini ve Ayaz’la ilişkisini de tehlikeye sokacaktır.
 
Diğer yanda İlker ve Sibel’in komik olması amaçlanan ama saçma görünen bebek hazırlıkları vardı. Maalesef bu çift gözümde hala dizinin süresini doldurmaya yarayan unsurlar olmaktan öteye geçemedi. Aralara sıkıştırılmış sahneleri ve itici tavırları ile daha uzun yer almaları konusunda da ısrarcı olamayacağım. Umarım yakın zamanda daha elle tutulur bir hikayeleri olur.

Aşıkları görelim deyince el kaldıran Burcu kalp ben

Emre bir yarışma programına katılsa, mesela O Ses Türkiye, negzel olar

Bu bölümde Burcu ve Emre’nin geçen haftaya nazaran daha çok ve daha güzel sahneleri vardı. Emre taksi şoförlüğünden kovulunca anneannesinin ilaçlarını karşılayabilmek için arabasını satmak zorunda kaldı. Burcu'nun araması üzerine de buluşup ve dertleştiler. Emre’nin işsiz kaldığını öğrenince aklındaki planı uygulamaya koyan Burcu, Emre’ye Kafe'de haftada üç akşam şarkı söyleyebileceği bir iş buldu. (Hoş, sonrasında Emre’nin kız hayranları arttıkça bu yaptığına pişman olabilir.)

Öykü ve Ayaz’ın aralarının iyi olmadığını bilen Burcu, onları Emre’nin şarkı söyleyeceği Kafe'ye davet ederek aralarını düzeltmek istedi. Tesadüflere ve dolu dolu geçen iki güne rağmen Öykü ve Ayaz’ın hâlâ Evren’in mesajını anlamlandırmaya çalışmalarını gördükçe saçımı başımı yolasım geldi.

 

Mavi seneye de Serkan Çayoğlu ile anlaşsın.

Ayaz’ın tüm çabalarına rağmen doğru dürüst bir cevap vermeden kaçan, aklı başına geldikten sonra bile devam eden tutarsız davranışları yüzünden gerçek hayatta arkadaşım olsa Öykü'ye çok kızardım. Ayaz'a olan hislerine rağmen “Senden uzak durmaya çalıştıkça sen dibimde bitiyorsun” diyorsun ve bu lafı duyan adamdan daha ne yapmasını bekliyorsun Öykü? Geçen iki gün boyunca her saniye Öykü’nün gözünün içinde bir umut arayan Ayaz, baktığı yerde sürekli başını önüne eğmiş bir Öykü görünce en sonunda dayanamayarak her şeyden vazgeçti.

Bunun yanında, Ayaz’a Öykü’den daha çok hak versem de, her şeye rağmen Öykü’den çok kolay vazgeçtiğini düşünüyorum. Geceleri uyuyamadığından, canının yandığından bahseden ama aşık olduğu kızın yüzüne kapıyı kapattıktan sonra soluğu başka kızların yanında alan hatta Çeşme’de tatil planları yapan birini de savunacak değilim. Ayaz’ı sürekli kızların yanına koşturmak yerine kendini işine gücüne veren bir kılıfa sokmuyorlar anlayamıyorum, bu hali hiç de gerçek gelmiyor. Öykü ve Ayaz’ın daha başlamadan çarşafa dolanan ilişkileri kaç bölüm sonra çözülecek bakalım.

Televizyonda yayınlanan dizileri neden severiz ve özellikle ülkemiz televizyonlarında yayınlananların süresinin uzunluğuna bakmadan neden saatlerce karşısına oturur izleriz? Bize diziyi sevdiren nedir, haftalarca takip ettikten sonra yavaş yavaş ya da bir anda diziden soğutan ne olur? Sokak anketleri yapılmalı belki bu konuda, yazı dizileri çıkar sanırım bu sorulardan (Ranini’ye göz kırpıyorum buradan, yapsak mı?) Onlarca cevap verilir sanırım bu sorulara.

Sorulardan birini kendimce yanıtlamak istiyorum. Bizi bir diziden yavaş yavaş soğutan ne olur? Benim için bu sürekli eleştirdiğim konuların haftalarca iyileşmeden karşıma gelmesinden olur. Kiraz Mevsimi’ni ilk bölümünden beri keyifle izliyorum,  beşinci bölümden itibaren de hakkında yorum yazıyorum. Daha önceki yazılarımda bulabileceğiniz gibi dizinin merak uyandıracak temel bir hikayesinin olmamasından şikayetçiyim. Başrol çiftlerini bol bol ve keyifli sahnelerde izliyoruz ama diğer rollerin hikayelerinin kenara atıldığını ve diziyi yeteri kadar beslemediğini düşünüyorum. Emre ve Meral hikayeleri ile biraz biraz başlayan bu hareketin daha da yayılmasını umuyorum. Ve başrollerin de sıkça görünebilmeleri için kullanılan konuları çok yaratıcı bulsam da fazlaca uzatıldığını düşünüyorum.

Kiraz Mevsimi şu anda günü değişmesine ve dişli rakiplerine rağmen hala rekor ratingler alıyor, umarım konuların biraz daha dengeli dağılımı ile ilgimizi kaybetmeden bu rekorlara yenilerini ekler.

 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER