Baba Candır : Kötüyüz hem de çok kötüyüz
Vallahi, bana sorarsanız  aslında o kadar da kötü değiliz ama ben, Haluk’un yalancısıyım Haluk ne derse o! Dizi bu hafta 25. bölümüyle ekranlarımıza konuk oldu. Reytinglere baktıysanız şayet bildiğiniz üzere AB dalında en çok izlenen dizi oldu. Ben reytingden anlamam, işim değil ama Survivor gibi bir rakibe rağmen bence güzel oranlar almış. (Dizinin sosyal medya hesapları pek bir mutluydu.)

Baba Candır sıcacık bir aile hikayesi... Her bölüm olduğu gibi bu bölüm de kahramanlarımızın arkasına takılıp onlarla birlikte maceradan maceraya koştuk. Neler mi oldu ? Hadi, gelin bakalım neler olmuş!


Bari bahşiş vereydin be!

Bölüm Emrecan’ın rüyasıyla başladı -Baba Candır seyircisi bilir ki onlar rüya görünümlü kâbuslardır- rüyada Rüzgar ve Ceylan evleniyordu şoförleri kim mi? Tabii ki Emrecan… Derken Emrecan uyandığı gibi magazincilere röportaj veren Ceylan ile Rüzgar ikilisinin yanında aldığı soluğu, kolundan tuttuğu gibi götürdü Ceylan’ı o hengâmenin içinden. Rüzgar da durumu toparlamak (!) adına "Abisi o, böyle durumlardan pek hoşlanmaz." deyip işi hepten arapsaçına çevirdi. Emrecan ve Rüzgar ortalarına Ceylan’ı da alıp öylece kavga ettiler. Emrecan haklı, o gazete haberinin üzerine Rüzgar’ın yaptığı hiç olmadı. Ben bi ara Ceylan’a da atarlanacak sandım ama yapmadı bizim çocuk büyüyor yavaş yavaş. ^^

Nereden bulayım kurban kanı ketçap var işte en acılısından

Kavganın sonunda Emrecan ve Ceylan istifalarını verip kafeden ayrıldılar. Ceylan istemeye istemeye de olsa Emrecan’ın uzanan eline sıkı sıkı tutundu, yalnız bırakmadı onu. Bölüm boyunca da dünya mutfaklarını teker teker dolaşıp iş aradılar Emrecan’a. Bizimkinin yeteneği konusundaki şüphelerim devam ediyor. Gittiği her yerde etrafı birbirine kattı, özellikle taş fırında işe girmeye çalışırkenki çabalarına baya güldüm. Ne kadan da tatlı bir beceriksiz…

Gelelim herkesin merak ettiği benim de yazmak için sabırsızlandığım Haluk-Ece cephesine... Tabii bir de Levent çıktı başımıza. Meğer Hasan Başkan Fransız bir şirketle bir iş ortaklığına girmiş. Bunun koordinasyonunu da Levent Bey sağlayacakmış. 


İkinci cici anne ha, çakalsın bayağı çakalsın ihtiyar 
 
Toplantı odasına girince Ece ve Haluk şok oldu. Ece neye uğradığını şaşırdı, canım benim. Haluk ise kendini zor tutuyordu. Nermin Hala iyi ki var Levent onu görür görmez tırstı :D Ece hemen odayı terk etti, Haluk da Levent’e kafa göz dalacaktı babası olmasaydı.

Gazel gibi döverim, Haluk bilir

Sonra babasına durumu anlattı, böyle böyle diye. "Bu adam Ece’ye neler yaptı, sen nasıl işe alırsın?" diye de çıkıştı, iyi de yaptı. Haluk gibi olun^^

Ece de eşyalarını toplayıp şirketten ayrılma kararını vermişti bile. Nermin Hala da onun arkasından gitti teselli etmeye. Başarılı da oldu Levent’in, onun bir kez daha hayatını mahvetmesine izin vermemesi gerektiğini anlattı. Kadın haklı. Şirketteyse Haluk tam da Levent’e güle güle diyordu. Savaşçı Ece gelip de “Aramıza hoş geldin.” diyene kadar. Artık başlasın 3. Dünya Savaşı. Keşke 3. Dünya Savaşı olsa o zaman kırılıp dökülen sadece etraf olurdu… Kırıp dökmek derken Ece’den bir itiraf geldi bu bölüm. Ya ilk itirafı Levent’e mi edecektin kızım? Git sevdiğini sevdiğine söyle bilirsin “Sevdiğimi söylemez isem sevmek derdi beni boğar." demiş Yunus… Sen de yorma bizi de sevdiğine de. Ece asansörde Levent’e Haluk’u haykırırken Haluk kapıda belirdi ve olan biteni yanlış anladı tabii. Öyle bir surat ifadesiyle ayrıldı ki Ece’nin seslenmelerine aldırış etmeden odasına kapattı kendini. Ece daha sonra kahve götürme bahanesiyle Haluk’un yanına gitti ama Haluk’ta tık yok.

 
Sessiz olur musunuz, kendimle savaşıyorum.


Senin taktikler tutmuyor Tava Nermin

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER