Aziz Alkan...
Duvarında bir
tablo,
Ceylan ile Aslan.
Hikaye bu ya, bir
gün aslan ormanda avlanmak için dolaşırken yavru bir ceylanı pençelerinin
arasına sıkıştırır. Ceylan ıslak, güzel gözleriyle öyle bir bakar ki aslan onu
yemeye kıyamaz. Aksine aşık olur o güzel gözlere. Pençelerini gevşetince kaçar
gider ceylan. Aslan o günden sonra her yerde ceylanı görür. Günlerce avlanmaz.
Güçsüz düşünce de insanlar tarafından yakalanıp hayvanat bahçesine götürülür.
Orada da hiçbir şey yememeye devam eder. En sonunda kafesine canlı yavru bir
ceylan koymaya karar verirler. Koyarlar da... Aslan uğruna günlerdir aç kaldığı,
aşık olduğu ceylanı karşısında görünce delicesine sevinir. Gözlerinden yaşlar süzülür. Aşkı
uğruna aç kaldığı için bir iki gün sonra ölür.
Bu hikayenin
ceylana aşık olan aslanı elbette Aziz Alkan. Selin derin yaralarıyla geldi
Aziz’in hayatına. Yani Kartal’ın pençlerinden düşüp Aziz’in pençelerinin
arasında buldu kendini. Saadet’in ölümünden sonra kalbinin etrafına taş duvarlar
ören Aziz, Selin’in yaşlı gözlerini görünce yıkıp geçti o duvarları. Ama Aziz
aşkı uğruna açlıktan ölür mü yoksa o aşk uğruna güçlü pençeleriyle herkesi
paramparça mı eder orası tartışılır.
Kartal istediği
kadar ‘ben senin için senden vazgeçtim’ desin. Selin dört yıldır çektiği acıyı
elbette bir anda affedip Kartal’ın kollarına koşmayacaktı. Üstelik geçen
zamanda Kartal’ın hayatında değişen hiçbir şey olmadı. Yani geçmişte ‘engel’
diye tanımladığı ya da korktuğu herşey
hala aynı yerde duruyor. Hala Esra ile
evli, hala Aziz Alkan hayatında. Peki dört yıl önceden bugüne değişen ne oldu
ki Kartal şimdi gözünü karartıp Selin’e ‘Kaçalım!’ diyebiliyor. Selin ona ‘bu
aşk ölmeye değmez mi?’ demeseydi de Kartal yine bu cümleyi kurabilecek miydi?
Elbette hayır. Bu adamlar böyledir. Ayaklarının takıldığı ilk engelde
arkalarına bakmadan kaçıp giderler. İşin kötüsü de bunu sizin için yaptıklarını
söyleyecek kadar hadsizdirler. Çünkü bu kendi bencilliklerine uydurdukları bir
kılıftan ibarettir. Her insan yaptığı herşeyi önce kendi için yapar bunu sakın
unutmayın.
Ne dedi Aziz? "Beni
bundan sonra hiçbir şey durduramaz. Bu aşk için tüm gemileri yakarım." dedi. Yani
dört yıl önce Selin’e koca koca sözler veren Kartal’ın yapması gereken şeyi
Aziz yapmıştı. Selin ise ‘sakla
samanı gelir zamanı’ diyerek hem içindeki öfkeyi hem de Kartal’ın ona verdiği
parayı dört yıl boyunca saklayıp doğru zaman geldiğinde her ikisini de iade
etti. Üstelik olayın iç yüzünü öğrenmesi bile durdurmadı Selin’i. Esra’nın
anlattıklarına rağmen Selin yıllar önce vurulduğu yerden vurdu Kartal’ı.
Vurmakla kalmadı kendini Aziz’in sevgiden öte şehvet dolu kollarına bıraktı. Aziz
sevdiklerini kolay kolay başkalarıyla paylaşacak bir adam değil. Sevdiği
kadının yasını yıllarca tutmuş, onunla birlikte kendi ruhunu da gömmüş bir
adamdan bahsediyoruz. Kendi ruhunu gömen Aziz, gerçekten aşık olduğu kanlı
canlı Selin için kimleri nereye gömer hep birlikte izleyip göreceğiz.
Selin, Alkan
malikanesinin kapısından içeri adım attığı anda savaşacağı tek kişi Kartal
olmayacak. Kendi başarısızlıklarından başkalarını sorumlu tutmayı kendine yaşam
felsefesi haline getirmiş Mert elinden geleni ardına koymayacaktır. Öyle ki
bunun ilk sinyallerini de Selin’in saatine fiyat biçerek verdi. Mert kendine
acımayı seven biri. Çabalayıp daha iyisini yapmak yerine ya etrafa saldırmayı
ya da ağlamayı tercih ediyor. Bugüne dek kendine dair tüm olumsuzluklardan
Kartal’ı sorumlu tutarken belli ki kendi için seçtiği yeni hedef Selin olacak.
Elbette Selin’i
hedef tahtasına asacak tek kişi Mert olmayacak. Hüma hala şimdiden kolları
sıvayıp Selin’in geçmişini eşelemeye başladı bile. Tabi önce Selin’in Kartal
ile olan ilişkisine mi ulaşır yoksa Aziz’in Selin’in ve Kartal’ın babasıyla ilgili
sırrına mı bilemiyoruz. İçimden bir ses Alkanlar’ın evinde görebildiğimizden
çok daha fazlası olduğunu söylüyor. Özellikle de Karadeniz’de...
Kartal ile Selin’in
arasındaki hikayeyi öğrendiğinde Esra’nın neler yapabileceğini ise düşünmek
bile istemiyorum. Bu gerçeği hissetmişçesine klüpte eğlenirken Selin’e verdiği
minik gözdağı ‘adımlarını düşünerek at’ der gibiydi.
Selin’in bir de
çocuğu olduğunu ise Kartal dahil evdeki kimse bilmiyor. Hatta lafı bile
geçmedi. Ama Selin Aziz’e ‘evet’ dediğine göre bu gerçek çok yakında eve bomba
gibi düşecek. Evlatlık alınan Kartal’dan yeteri kadar nefret eden Mert,
Osman’ın varlığını öğrendiğinde umarım onu da kendine rakip görmez.
Bu arada;
● 55.dakikada Aziz Alkan’ın ruhunu
gömdüğü mezarın taşını paramparça ettiği sahnede ‘Uğur Polat’ oyunculuğunun zirvesini
izledik. Eğer hikaye Selin’i Kartal’a mecbur kılmasa Selin o an arada Aziz’e
aşık olabilirdi.
● 10. dakikada Selin’in Kartal’ın
adına dair yaptığı yorum en iyi replikti; ‘Kartal, ilginç bir isim. Hatırlaması
zor ayrıca unutması çok kolay...’
● Aziz hem kişilik hem de
hikayesiyle çok güçlü bir karakter. Ben hala Kartal’ın Aziz’in gölgesinden kurtulabileceğine
inanmış değilim.
● Kartal’ın Selin’den vazgeçişindeki
sebep yeteri kadar güçlü verilmediğinden ben şu anda Aziz ve Selin’in
hikayesini çok daha fazla merak ediyorum.
● İtiraf etmeliyim ki 105. dakikada
Selin ve Kartal’ın yüzleştiği sahnede Selin’in Kartal’ı affettiğine inandım.
Hatta hemen barışırlarsa hangi yönde ilerleyeceğini düşündüm. Sonrasında
Selin’in dört yıl önce aldığı paralarla Kartal’ı beklediği anda yüzündeki ifade
duygularını tek bir kelime söylemeden anlatmasına yetti de arttı. Meryem
Uzerli’nin mimikleri oldukça başarılıydı.