Kayıp giden mutluluğumuza gülümseyin!
Kendimi bildim bileli kışı hiç sevemedim. Sevmedim değil, sevemedim. Yani epey denedim ama oldukça zarar ve ziyan neticesinde mağlup çıktım. Şimdi yine kışın ortasında kanepeye yayılarak ekranı seyrediyorum. Mevsimler ayları, aylar ise günleri rendelerken evin zemininde döşeli parkeleri sayıyorum. Sonra çıkıp güvercinleri yemliyorum, suyun donmamasına dikkat etmek gerek. Kışın ne yapılır ki başka? Belki en fazla elmalı turta. Peki karlar altına gömülen mutluluğumuzu geri getirebilir mi? Şimdilik mümkün görünmüyor.

Dizi seyri kışın yapılacaklar listesinde zirveyi kapmış durumda. Zira dalak donduran soğuklar, uçsuz bucaksız hava tahminleri ve televizyonun karşı konulamaz gücü bunu başarıyla sağlıyor. Fakat itiraf etmeliyim, ben çok sıkıldım. Güneşin Kızları bu hafta beni durgunluğuyla yordu. Başlangıçta her bölüme kaosun tillahını gömen bir dizi olunca, işler iki kere zor. Çünkü biliyorum ki süreler kısalmış olsaydı bizim sıkılmamıza da daha epey vaktimiz olacaktı. Hatta belki de o tatsız an hiç gelmeyecekti. Neylersin ki çember daralmakta...


Yeşilçam kareleri kadar güzel...

Şimdi her şeyi ufaktan toparlayalım. Haluk'un bir oğlu var, ama aslında onun oğlu değil. Güneş'in üç kızı var, ama ikizlerin babası sandığı kişi değil. Haluk Ali'nin hem üvey babası hem de kayınbabası. Savaş Nazlı'nın hem sevgilisi hem de üvey kuzeni. Rana Nazlı'nın hem halası hem de bi' yerde kaynanası. Sanırım tansiyonum düşüyor. Bu listeyi sabaha kadar sürdürebilme ihtimalim beni ürkütüyor. Böylesi karmaşık ilişkiler labirentinde çıkışı bulmak epey zor. Fakat işin içine bir de yavaşlama dahil olunca sıkıntı büyüyor.

Güneşin Kızları'nın 29. bölüm finalinde yaşananlardan sonra Zafer'in teneşiri boylayacağı gün gibi açık ve netti. Buna rağmen bütün bölümü ''Nasıl?'' sorusu ve flashbacklerle geçirdik. Güneş'in yaşadığı travmanın dallanıp budaklanmasını tercih ederdim. Çünkü naif görünümüne karşın güçlü bir kadın olsa da, bir adam öldürdü. Tuvaletteki çığlıklarının daha öncesinde kendini ele verecek hatalar yapması ilgiyi daha sıcak tutabilirdi. Haluk onun peşinde sürüklenirken bizde de gençlerle ilgili bir ''Acaba?'' hissi oluşurdu.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER