1940 yılında Disney, o zamana kadar gerçekleştirdiği en riskli hamlesini yaptı. Fantasia ile birlikte animasyon ve klasik müziği bir araya getirdi. O zaman için tehlikeli görülebilecek bu hamle, daha sonra Disney'in en büyük başarılarından birisine dönüştü.
Fantasia o zamana kadar üretilen her şeyden farklıydı. Ne sadece bir animasyondu ne de bir konserdi. Aksine, ikisinin bir araya gelmesiyle oluşan bir melezdi. Leopold Stokowski'nin liderliğinde Philadelphia Orkestrası müzikleri hayata getirirken, tasarımlar Walt Disney'den çıkıyordu.
Disney'in ilk uzun metrajlı filmi Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler'den (Snow White and the Seven Dwarfs) bir yıl sonra Stokowski ortaya güzel bir fikir attı. The Sorcerer’s Apprentice'in Mickey Mouse versiyonu yapılacaktı. Projenin müzik çalışmalarını da o yürütecekti. Ortaya çıkan ilk sonuçlar şahaneydi ancak bir de sorun vardı. Bunu uzun metrajlı bir film haline getirmek yüksek meblağlara mal oluyordu. Ancak Disney bu riski almaya karar verdi. Ortaya çıkan ürün sadece 12 sinema kompleksinde gösterilebilecekti. Ancak izleyenler ve eleştirmenler izledikleri eserden memnuniyetle bahsediyordu.
Time Dergisi'nde o zaman çıkan eleştiride Fantasia'dan "Animasyon ve müziği bir araya getirmek şahane değilmiş gibi, bu tecrübe izleyicileri etkilemeyi başarıyor." deniyordu.
Her ne kadar İkinci Dünya Savaşı kazanç sağlama konusunu zora soksa da, ileride Disney bu sayede Fantasia imtiyazı kazanacak, oyunu bile üretilecekti.
kaynak: time