Perşembe günkü Molde maçından sonra Fenerbahçe’nin acilen
lige dönmesi gerekiyordu. Çok yoğun bir maç trafiğiyle başlanıldı sezona. 2
Shakhtar Donetsk, Eskişehir, Rize, Antalya, Kasımpaşa maçları ve arada 2
Atromitos maçı. En son Molde. Bu maç en acı vereni, en yaralayanı ve en çok “Acaba?”
sorusunu sorduranı. Perşembe gecesinden sonra ilk kez biz Fenerbahçelileri uyku
tutmadı. “Neden?” diye sorduk. “Nasıl olabilir?” diye düşündük. Ligde kötü
oynarken Molde’nin 3 katı bütçeli Kasımpaşa’yı yenebiliyorsunuz. Ancak
Avrupa’da Norveç ligi 7.sine yenilebiliyorsunuz. Uluslararası platform çok
başka… Çok garip. Belki de biz garibiz, Letonya’yı iki maçta da yenemeyen ama
Hollanda’ya karşı müthiş bir galibiyet alan bir milli takımımız var.
Oyuncu kadrosu olarak kağıt üstünde çok güçlü Fenerbahçe.
Ama performanslar yerinde değil. Van Persie’nin güçsüzlüğü, Caner’in henüz eski
formunu bulamaması, Volkan Şen ve Ozan’ın Fenerbahçe forması giymenin ağırlığını
fazlasıyla hissetmeleri ve art arda gelen sakatlıklar bu kadrodan istenen
performansı sergilemesini engelledi. Sahada isyan eden, başkaldıran, hırslı tek
isim var; o da Nani. Yüzündeki hırs- hüzün karışımı ifadesiyle Şahin
Kendirci’ye varsa bir ağabeyi kadar benzeyen Nani bu takımın bence şu anki
yıldızı.

Luis Kendirci? Şahin Nani?
Maçtan önce merak edilen, Molde hezimetini yaşayan kadroda
ne kadar değişiklik olacağıydı. Volkan kalesine döndü. Fernandao, Van Persie’yi
kesti. Markoviç, Volkan Şen yerine sahadaydı. En büyük sürpriz ise Hasan Ali
oldu. Caner, formsuz olduğu zamanlarda bile önceki hocalar döneminde
kesilmemişti. Ama Pereira Caner yerine Hasan Ali’yi tercih etti.
Fenerbahçe maçın ilk yarısını, özellikle ilk 35 dakikayı
kendisinden beklenen seviyeye yakın oynadı. Markoviç kalitesini gösterdi.
Meireles gereken uyarıları almış olmalı ki performansı sezonun en iyisiydi.
Nani’nin Şahin Kendirci’ye benzerliği sadece yüz olarak değil şahin gözleriyle
ve yumuşacık bilekleriyle köşeyi harika görmesi. “Rüzgarın oğlu” , “Tuncay
Şanlı’nın daha tekniği” ya da Rıdvan Dilmen’in deyimiyle “yavru Rıdvan” Lazar
Markoviç topu mükemmel taşıdı ve Nani’yi harika gördü. Nani adeta ‘Hawkeye’
gibi köşeyi gördü ve yine skorunu yaptı. Markoviç gerçekten çok hızlı bir
oyuncu. Onun için diğer bir lakap ‘Flash’ olabilir. Golden sonra Meireles ve
Ozan’la çok net iki pozisyondan faydalanamadı Fenerbahçe. Özellikle ilk 30 dakika Volkan yanında
katlanan sandalyesi, termosta çayı ve sıcak poğaçalarıyla maça gelse çimlerin
üstünde çok güzel keyif yapardı. Çünkü tek damla ter akıtmadı. Çünkü Bursaspor
gelemedi.

O an...
İkinci yarıda Bursaspor dengeyi kurdu, hatta üstünlüğü ele
aldı bile diyebiliriz. Bazı dakikalarda tempo yükselmeye başlayacakken hakemin
sertliğe müsamaha göstermemesi çok basit pozisyonlarda oyunun durmasına sebep
oldu. 62. Dakikada faul tartışmaları sonucunda Josue harika bir orta yaptı ve
Necid çok iyi bir vuruşla ne kadar iyi bir santrafor olduğunu gösterdi.
Bursaspor eşitliği yakalamıştı ve bu andan itibaren Pereira’nın öne geçmek için
hamlelerde bulunması gerekiyordu. Sahanın en hızlısı Markoviç’i oyundan alarak
Van Persie’yi oyuna dahil etti. Van Persie…
Hakkında 3-5 sayfa daha yazı yazabilirim. Fizik olarak henüz hazır
olmayan Van Persie, ne kadar da usta bir adam... Ne kadar klas... 25 metre
koşarak gol bölgesinin o kadar doğru bir yerinde belirdi ki, bir golcü doğru
yerde ancak bu kadar belirebilirdi. Sakatlanıp çıkıncaya kadar sahanın en iyisi,
verilen şansı en iyi şekilde kullanmış, defansif ve ofansif olarak harikalar
yaratan, sabırla forma sırasının gelmesini bekleyen garip, çilekeş Hasan Ali…
Bu ülkenin en iyi 2 sol bekinden biri olan (diğeri tabi ki Caner) Hasan Ali
bugün harika oyununu, harika bir asistle süsledi. Sol kanattan topla harika kat
etti ve öyle bir zamanda topa bastı ki onu marke etmeye çalışan Sercan, saat
22’de marketlerin kapandığını hatırladı ve yetişmek için kadrajdan çıktı. Hasan
Ali çok net bir gol pası çıkardı Robin’e. Robin istediği gibi vuramadı ama
istediği yere vurdu. Diriliş ateşini yaktı bugün Hasan Ali. Takımına nefes
aldırdı. Liderlikte tuttu. Umarım bu
performansını sezona yayar.
Bu takımın potansiyeli çok büyük… Maçları ciddiye
aldıklarında önlerinde çoğu takım duramaz. Pereira’nın doğru sistemi bulduğunu
düşünüyorum. Markoviç veya Volkan Şen - Nani’li kanat, Fernandao ya da Van
Persie’li santrafor hattı ile üçlü orta saha Ozan-Topal – ve iyileşince Josef
bu takımın ideal kadrosu. Maçına göre Diego bu üçlüye katılabilir. Savunmaya da
Kjaer’in dönmesi gerek. Bu maçın sonucu gelecek hafta oynanacak Beşiktaş
derbisi için moral, oyuncuların kendi potansiyellerini görmeleri için uyanış
oldu. Bundan sonra beklenen, takımın bu
oyunun her yeni haftada üstüne koyması ve daha net galibiyetler alması.