Evet, Aynalıçeşme'de büyüdüm. Bu sayfaya kadar gelenler için bu bilgi artık sır değil. Ailem
Tarlabaşı'na yerleşen sermayeden kaçıp bu mahalleye sığınmıştı 1974
yılında. İlkokul ikinci sınıfa gidiyordum. Gonk Sineması'nın arka
kapısının tam karşısına denk gelen dört katlı apartmanda Madam Luna Behar'ın en tatlı kiracısı olduk. Aç kalır kiramızı öderdik anneme göre..
Tam karşımızdaki Gonk
Sineması'nın üzerine yanlayan sıvaları dökük, yüksek apartmanda ise bekar odaları
vardı. Mahalleye bakan camları siyah yağlıboya ile sansürlenmişti. Mahalleli "aferim namuslu çocuklar" derdi, onların derdi ise hücre mahremiyeti! O odalarda yaşayan üniversiteli abiler, mahallemizin kızlarıyla kaçamak aşklar
yaşardı. Bekaretini mahallenin afili, tombalacı,
esrarkeş, köfteci, kaftici ve taksici delikanlılarından kurtarabilen kızlarımızı ya beli
kırık gibi geriye kaykılarak yürüyen, kısa paça, renkli ceket tutkunu "disko dans" bağımlısı oğlanlar ya
da bu devrimci abiler kapıyordu. Mahallemizin evde kalmış kızları, mahalle
delikanlılarından farklı görünen, farklı konuşan bu genç adamların
gözüne girmek için devrimci kesiliyorlardı, hızla. Boyum yaşımdan çok
daha küçük. Bu fiziksel özelliğim mahalle kızlarının hep işine yarıyor.
Evden sadece 'Rana gezdirme' bahanesiyle çıkabilen kızlar sayesinde, kapış kapış, bu gizli oynaşma seanslarına şahit yazılıyorum.
Doğruyu söylemek gerekirse devrimci abileri, diskocu oğlanlardan daha çok
seviyorum. Mahallemizin yetişkin kızları dans tutkunu az konuşan bu parlak
oğlanlarla çıktığı zamanlarda, pis kokulu bekar odalarının en uzak
köşesinde yalnız kalıyordum, canım sıkılıyordu. Ama devrimci abiler uzun
uzun konuşuyorlardı. Tek umudu yaşadığı hayattan kurtulup, o mahalleden
kaçmak olan güzel genç kızlarımıza beyhude bir masal gibi eşitlik, emek,
artı değer, hak hukuk anlatıyor; arada şiirler hatta devrimci marşlar bile okuyorlardı. O zaman da kızlar sıkılıyor, ben keyifle
dinliyorum.

Bu sıradan detay hakkında üç gün yazabilirim desem? Keriman Ev'de salona giriş duvarına dayalı bu küçük sehpa üzerinde duran sıradan iletişim aracı telefon bize "Basın Öncelikli" torpiliyle gelmişti. Telefon geldi gelmesine ama ahizeyi kaldırıp çevir sesi duymak ve aradığına ulaşmak o kadar da kolay değildi. İşte bu çevir sesi nöbeti evin çocuklarına düşerdi. Yani bizim evde böyleydi. Ayakta dikilip, genç enerjini çevir sesi beklemek, numarayı çevirip, "Aloo!" gelince de ilgili kişiye seslenmekti vazife. Anneee! Bir nev-i erken dönem yönetici asistanlığı neticede! Bu işlerde çok iyiydim. Bütün rehberi ezbere bilir, daha annem leb demeden o an kimi araması gerektiğini de şıp diye anlardım.
Çarşamba ise matineden önce gazino aranacak ve Abdullah Bey'e çaktırmadan rezervasyon sayısı sorulacak. Hafta başı ise mutlaka Yıldırım Bey aranacak. Behiye Hanım'ın tuvaletinin onarımının bitip bitmediği sorulacak. Onarmak derken izah edeyim. Fasılasız yedi suare, iki matine üç ay boyunca giyilen o kostümlerin etekleri yıpranır, boncukları dökülür, bazen talihsiz bir aksesuara takılır yırtılırlardı. İş kazası neticede. İşte onların düzenli olarak sıfırlanması, her gece yepyeni kostümler olarak sahneye çıkmak için yeniden hazır olması gerekirdi.
Nadiren çalan telefonumuz ise hiç bir zaman iyi haber getirmezdi. Ya annem apar topar evden çıkıp giderdi ya da babam.. Babam evden çıkıp gittiğinde annem arkasından ilenir, "artık orospular evden arıyorlar" derdi. Ananeme gelen ölüm haberleri, gıcır ve daha tek senedi ödenmiş Kırmızı Murat'ın Maslak'ta benzinciye girip içinden bir ölü bir sakat çıktığını haber eden gece yarısı araması ve niceleri.. Düşündüm de sahiden telefonla iyi bir haber aldığımız kalmamış aklımda. Belki de bu yüzden şimdilerde hiç sevmem çalan telefonları, uzun uzadıya konuşmayı..
Bu küçük sehpada Keriman'dan farklı olarak bizde babamın küçük sigara tabakası dururdu. Ellenmesi büyük günah olan o kapağı ejderha oymalı ahşap tabakada babamın keyif malzemeleri dururdu. Özenle kesilmiş plakalar, sarma kağıtları, tütün bir de.. Yalnızca annem o kutuyu açmaya ve içinden sarı uçlu Samsun çalmaya cesaret ederdi. Yalnızca tek bir kez o tabakayı ellemişliğim var. Sonuçlarını anlatıp sizi yormak istemem ama merak eden için hemen şuracığa bir link bırakırım
Babanın zulasından esrar çalmak