Paramparça'nın mekanlarına aşırılı kişisel bir yolculuk

Evin her odasına, sokaktan gelen her sesin çağrısına uyup mekandan kopuyorum. Bu geziye eşlik edenlerden utanmasam salonun ortasına oturup ağlayacağım.  Keriman Ev, büyüdüğüm, şimdilerde bir Kore şirketinin alıp restore ettiği o İtalyan apartmanının neredeyse ikizi gibi. Yapım ekibinin aradaki duvarı kaldırarak salona kattığı ön tarafa bakan küçük oda benimdi. Tek kişilik yatak, suntadan çatılmış yalan bir kütüphane.. Masa yok. Keriman evdekiyle aynı yerde duran kare ahşap yemek masasında ders çalışırdım.

Zaten kızların odalarına çekilmeleri de görülmüş şey değildi. Bir odası olmak, yatmadan yatmaya girilen, giyinmek için kullanılan ve yıkanmış adet bezleriyle, iç çamaşırlarını, altına gerilmiş naylon iplere astığın bir yatak sahibi olmak demekti en fazla bizim için. Erkekler için durum farklı mı, bilemem. O yıllarda, bu mahallelerde kız olmak bunu gerektirirdi. Bu sayılı zamanlar dışında kapısı hiç kapanmayan odalarımızda her mahreme, ergen delişmenliğimize ve hormon savaşımıza bir yalan atardık. Atanamayan yalanlarla kadınlığın yollarını arşınlayanlara da selam olsun!




Çerçeveye asılı minyatür patikler çığ gibi yayılan bir modaydı o yıllarda, siz bilmezsiniz. Babam arabanın aynasına taksın diye bir tane de biz almıştık annemle çıktığımız bitimsiz Nişantaşı- İstiklal gezilerinin birinde. Almıştık da hediyemizi hakaret varsayıp, çok sinirlenip bir yüzümüze tükürmediği kalmıştı babamın. Arabasına böyle saçma sapan aksesuarlar koymazdı. Araba da ne araba ama! 59 model Chevrolet. Çekirge kanat. Siyah ve direksiz! O yüzden ne fren yaptıkça kafa sallayan köpekler, ne aynada sallanan hapishane işi boncukları olmadı arabanın. Sadece vites koluna taktığı mavi turkuvaz taşların etrafına çiçek motifi yaparak dolanan gümüş bir bileklik vardı. Beş yaşındayken bana doğum günü hediyesi olarak aldığı, artık büyüdüğüm için bileğime dar gelen gümüş bilekliğim.. Bak o bile kayıp..




Tek bir kez olsun goblen yapmaya heves etmemiş genç kız olmazdı o yıllarda.. İstiklal Caddesi'ndeki her pasajda goblen satan bir dükkan vardı. Dahası "iş işlemek" genç kızlığın şanındandı. Masa örtüsü, yatak örtüsü, sehpa örtüsü, yastık kılıfları, çeyiz niyetine ya da gündelik kullanım için olması fark etmez eğer nitelikli bir ev kadını adayı olacaksan 'nakış' yeteneği bileğine takman gereken ilk altın bileziktir bizim oralarda. Kapı önlerinde tıngırtı bezi kenarı oyalayan ablalara, bit kadar bağımsız parçaları birbirine ekleyerek dev yatak örtülerine varan kızlara sorarsanız nakış en önemli hasletidir bir kadının. "Hamam peştemalinin kenarları bile iğne oyalı" kızımızın sırtı yere gelmez ve en popüler gelin adayıdır mahalle kadınlarının gözünde..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER